19.06.2020, 05:01 377

Ali Şeriati’yi hatırlarken

Ali Şeriati’yi hatırlarken

Ali Şeriati, Fars topraklarından çıkıp tüm dünya’yı fikirleriyle etkileyen bir münevver..

1933-1977 yılları arasında yaşamış İranlı sosyolog Şeriati, çağdaş İslam düşünce dünyasının en önemli isimlerinden biri..

Onun dünyada ne kadar etkili bir isim olduğunu daha iyi anlamak için Jean Paul Sartre’ye kulak vermek yeterli ..

Şöyle diyordu Sartre : “Bir dine bağlı değilim ama seçmem gerekseydi Şeriatı'nın inandığı din olurdu

Bir aydın gibi konuştu, bir aydın gibi yaşadı ve yine bir aydın gibi can verdi Ali Şeriati..

O, hayatını iman ettiği değerlere şahit kılarak yaşayan namuslu bir kalemdi..

Kendisine çok sert konuştunuz, biraz da rahatlatıcı konuşsanız diye uyarıda bulunanlara: “Ben sizi rahatlatmaya değil, rahatsız etmeye geldim. Ben esrar ve eroin miyim ki sizi rahatlatayım?" diye cevap veren ve kadim Yunan’ın Sokrates’ini hatırlatan çağdaş bir filozof Ali Şeriati..

Sokrates kendisini, Yunan Site devletini rahatsız eden bir at sineğine benzetir, Plato’dan öğrendiğimize göre ..

Cemil Meriç, “Aydın yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır” der. Zira aydın, muhafazakar ve statükocu bir tip olamaz.

Şöyle der Şeriati “ Eğer bir din yetimi korumuyor, kimsesize sahip çıkmıyor, ezilenlerin sesi ve soluğu olmuyorsa yalandır ve afyondur. Bunlar olmadan kılınan namaz, tutulan oruç, gidilen hac, kesilen kurban, ihya edilen kandil geceleri, ziyaret edilen türbeler vesaire Ebu Cehil ‘in hacılara su verip, yetimi ve yoksulu görmemesi gibi yalandır, afyondur”

Albert Camus gibi Ali Şeriati’de “Baş kaldırıyorum, o halde varım” der. Şeriati’nin hayatında bu sadece bir cümle değil yaşam felsefesidir.

Şeriati, “Fatima Fatimadır” isimli eserinde sadece seküler dünya’yı değil içinden çıktığı geleneksel öğretileri de yerden yere vurmaktadır.

Zaten ona göre insan’ın dört zindanı vardır. Şeriati’nin dilinde bunlar; tarih, coğrafya, toplum ve benlik zindanlarıdır. O, bu dört zindan da kurtulabilmeyi başarmış çağdaş bir aksiyon adamıdır.

O kendisini okuyanları okumaya ve düşünmeye teşvik etmiştir hayatı boyunca. Kısacık hayatında yüzlerce konferans vermiştir. Kendisini dinleyenleri itaat etmeye değil, düşünmeye ve sorgulamaya teşvik etmiştir.

Okuyun zira mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor” uyarısında bulunan bir münevverdir Şeriati.

O yürek fethine önem verir. “Ebu Zer” isimli eseriyle sultanların değil, mazlumların yanında olunması gerektiğini vurgular. “Bilal'in kalbinin fethi; Endülüs kıyılarının fethiyle yanyana düşünülemeyecek kadar büyüktür” sözü bana yıllardan beri ışık olan sözüdür.

Şeriati’nin kitaplarıyla üniversitede okuduğum yıllarda tanıştım. Taha Özhan isimli bir arkadaşım, onun “İnsan” isimli kitabını bana vermişti. O yıllarda okuduğum Risale-i Nur dahil benzeri kitaplar beni içime doğru yoğunlaşmaya sevkederken , Şeriati beni dış dünya’ya karşı daha duyarlı olmaya teşvik etti.

Bir şeyi bilmenin, beraberinde sorumluluk getirdiğini Ali Şeriati ile öğrendim.

Muhammed İkbal isimli eserinde onun denge betimlemesi benim bu kavram üzerinde derin derin düşünmeye ve nihayetinde denge’nin insan hayatında en özet kavram olduğu bilincine uyandırdı.

Ünivesite’de Siyaset bilimi okuduğum yıllarda İran asıllı iki hocamla da Ali Şeriati’yi konuşma imkanım olmuştu. Birisi Cyrus Manzoor isminde Harvard’ta eğitim görmüş ve Şah zamanında Bakanlık yapmış donanımlı bir profesördü. Bize sosyoloji ve siyaset bilimi dersleri verirdi. Devrimden sonra İran’dan kaçanlardandı. Kendisi son derece seküler bir isim olmasına rağmen Ali Şeriatı okumamdan gayet memnun olmuş ve bana onu okumaya devam etmemi tavsiye etmişti. Hukuk derslerimize giren İran asıllı Dr. Khatib Chahidi işe Şeriati ile beraber Mutoharri’yi karşılaştırmalı okumamı tavsiye etmişti. Her ikisinde de seküler kişiliklerinde rağmen Ali Şeriati ile ilgili olumsuz bir şey duymamıştım.

Ali Şeriati’nin bir aydın olarak herkesi etkilediğini ve bir güneş gibi herkesi aydınlattığını, o yıllarda yakınen idrak etmiştim. Zaten yazı’nın başında Sartre’nin paylaştığım ifadesi de bunu özetliyordu.

Ali Şeriati şöyle diyordu : “Tarih boyunca her zaman din ile din çarpışmıştır, yoksa hiçbir zaman bugün anladığımız anlamıyla din ile dinsizlik savaşı görülmemiştir."

Evet o bizim de “Mabedde Yangın var!” dememize ilham veren soylu bir kalemdir.

Not: 19 Haziran 1977’de 44 yasında dünya’ya gözlerini kapadı. Bu kısacık hayatında irade kalemiyle bir nesli etkiledi ve hala etkilemeye devam etmektedir.

Yorumlar (2)
Mehmet Necat Kezik 4 yıl önce
Ali Şeriatı insanın kalbinin derinliklerinde ki zindana ışık tutan bir kalemdir. Ali Şeriatı'yi anlamak için Günümüzdeki din tacirlerinin tezkerine çomak sokmak gerek yani bir misyon adına Ali Şeriatı gibi gerektiğinde #CAN ile bedel ödemek gerek
Şengül Karakuş 4 yıl önce
Allah razı olsun hocam Ali Şeriati yi bilmek yetmiyormuş onu anlamak lazım bende bir kitabı var onu okumak gerektiğini hissettirdiniz sağolun
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 20 Nisan 2024
İmsak 04:24
Güneş 05:51
Öğle 12:43
İkindi 16:25
Akşam 19:25
Yatsı 20:45
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı