Beyzade Haber
2022-01-06 09:06:47

ÖYLE BİR CÜMLEN VAR MI?

İsmail Aslan

birkalemdostu@outlook.com 06 Ocak 2022, 09:06

“Bir cümle ne ki? Altı üstü bir cümle… Bir kâğıt parçasına düşülen birkaç kelime… Hem bir cümle kimi, neyi değiştirebilir ki? Şu koca yerde ne kadar tesiri olabilir ki bir küçük cümlenin? dedi ve öylece sustu arkadaşım. Ben de sayfayı çevirdim ve kaldığım yerden okumaya devam ettim:

 “Öyle anlar olur ki bir tek cümle senin her şeyin olur. Âdeta fani olursun onda, onun yolunda. Gönlünde bir köz gibi, gözlerinde bir katre gibi yanar durur. Kitap kitap onu sorarsın, satır satır onu ararsın. Yüksünmezsin, üşenmezsin, geceler boyu gezinir durursun satır aralarında. Seyyahı olursun cümle ülkesinin. Yürürsün, yürürsün ve sonra bir bakarsın ki çoktan oralı olmuşsun. Uğramadık bir şehrini, bakılmadık bir kuytu köşesini bırakmazsın. Kaybolursun içinde. Yitip gidersin, boğulursun âdeta ummanında. Ama sen yine de vazgeçmezsin, ararsın hep. Hem de öyle bir ararsın ki yürüyüp geçtiğin yolları bile unutursun. Zira nârın da o olmuştur artık nurun da…

Bir cümle ateş mi olurmuş? deme sakın! Kâğıtların, kalemlerin yanmadığını görüp aldanma! Öyle cümleler var ki yangınlar bile üşür içinde. Ana fikrinde nice zemheriler eser. Tir tir titreyen heceler yanar orada. Siyah siyah kararan geceler yatar orada. Uzayıp giden, geçmek bilmeyen vakitler atar orada. Aralıksız göz yağmurları, güz yağmurları, aşk yağmurları yağar orada. Ve en mühimi bir yara kanar orada. Asla kabuk tutmayan, her daim derinden derine, inceden inceye akan bir yara…

Söyle şimdi bana senin öyle bir cümlen var mı? Benim henüz yok. Yıllardır arıyorum. Hep yolundayım, arıyorum. Yollardayım, arıyorum. Korlardayım, arıyorum. Hep arıyorum…”

Daha fazla dayanamadım. Zira yorgun düştü gözlerim, boğazımda bir düğüm oldu sözlerim. Bir cümlecik daha okuyacak mecalim kalmadı sanki. Kitabı kapattım ve arkadaşım gibi ben de sustum…

Sustum ama zihnimde bir soru yumağı. Neydi şimdi bu okuduğum satırlar? Bir cümle şu zamanda, şu yaşam içinde bir gaye mi, bir hedef mi olurmuş yani? Bunu hangi insan yapar ki? Hatta kim düşünür ki böyle bir şeyi? Hem bunları yazan niye yazmış ki?

Sahi arkadaşım böyle bir şeyi sen hiç düşündün mü? Yani bir cümleyi gaye edinip onu aramak hiç aklına geldi mi? Hiç aradın mı? “Bu zamanda yapılacak belki de en son şey bu” diyorsun değil mi? Sen de haklısın. “Kitap” denen “değerli dost” bile bir meta haline getirilmişken; maziye gömülüp gündemden düşürülmüşken bir cümleye talip olup peşine düşmek olacak şey mi?

Ben düştüm işte arkadaşım. Bir cümlenin izini sürmekle, hep onu aralamakla geçti/geçiyor ömür dakikalarım. Bütün okumalarımın/yazmalarımın yegâne gayesi sadece budur: O tek cümleyi bulmak. Ve bulduktan sonra şöyle hakiki manada, tüm mâsivadan sıyrılarak, hücrelerime işleye işleye, şöyle gönül dolusunca, doyasıya tâ gönülden ateşine yanmak. İşte tek amacım bu. Buna muvaffak olur muyum? O cümleye varır mıyım? Gölgesine varıp bir nebze soluklanır mıyım? diye çok sordum gönlüme. Çok düşündüm kendi kendime. Ümitsizliğe düştüğüm anlar olmadı değil. Ama aramaktan hiç vazgeçmedim. Her vesileye başvurdum. Hiçbir vesileyi es geçmedim. Bir seyyah oldum adeta. Satır aralarında gezinen bir seyyah. Her kitap bir dünya oldu benim için. Her sayfa bir ülke; her satır bir şehir. Ve ben hep o başkenti aradım. O tek şehri, o tek cümleyi…

Aslında aradığım o cümle sır değil arkadaşım. Evvel vakitlerde çok söylenmiş. Hem de öyle söylenmiş ki bir asrın âdeta imzası, mührü olmuş. Bana sır olan, nasıl söylendiğidir, nasıl söylenebildiğidir. Anlayamıyorum arkadaşım. Havsalam almıyor, alamıyor bir türlü bunu. Akıl ve gönül dünyam karşısında hepten aciz. Anlayacağın bu Fakir için bu cümle tam bir zirve. Ulaşılır mı, ulaşılmaz mı bilinmez ama nasip diyorum ben arkadaşım, nasip diyorum…

Neyse, o zirve cümleyi söyleyelim artık:

“Fedâke Ümmî ve Ebî Yâ Resûlallah!”

“Anam, babam sana feda olsun ey Allah’ın Resûlü!”

Rabbim bu cümleyi bana /sana buldursun. Bizi, ona kavuştursun…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.