20.07.2020, 06:10 100

Dil sorunu

Dil sorunu

Kur’an’a göre eşya’ya isim verebilme kabiliyeti Allah’ın insana verdiği ilk ilimdir.  Bunu Alak suresindeki “Oku” emriyle veya Eski Ahitteki “Önce söz vardı” cümlesiyle beraber düşünmek lazım.

Meleklerin, Adem’in halife olmasına itirazlarına Kur’an adeta "ama Adem, isim verebilme kabiliyetine sahiptir” diyor Bakara suresinde. İşte Adem, bu kabiliyetiyle halife-i rui zemin oldu.

İsim verebilmek nedir? Dil felsefesinin önemli isimlerinden Ludwic Witgenstein: “Hayat, dil oyunlarından ibarettir" der. Dünya’daki sorunların temelinde ise dil sorunu olduğunu vurgular.

İnsanlar’ın çatışması dil üzerindendir. Zira dil, iletişim aracıdır. İletişimin olmadığı yerde çatışma mukadderdir.

Su” dediğimiz zaman bunun bir istek cümlesi mi, betimleme mi yoksa şifre mi olduğunu ancak aklederek anlarız. Çoğu zaman iletişim sorunları, yanlış anlamalardan kaynaklanır.

Onun için kastedileni anlamak için çaba sarfedilmelidir. Ne ki, kastedilen her zaman tam olarak anlaşılamaz. Wistgentein’ın dediği gibi insanlar, “İçimde böcek var” dese kimse karşıdaki kişinin içinde ne tür bir böcek olduğunu bilemez. Ancak en azından, kendi içindeki böceğe veya tasavvurunda olana benzeterek anlamaya çalışır.

İşte onun gibi birileri “İçim acıyor” dediğinde de durum aynıdır. İçin acıması ne demektir? Zira herkesin içi, farklı zamanlarda farklı farklı acımış olabilir? Kimini bir yakınını kaybetmiş olması acıtır. Kimisini evlat acısı? Kimisi topluluk önünde rencide olmuş veya terkedilmiştir.

İçimde böcek var ! dendiği zaman, bunun ne tür böcek olduğunu bilemeyeceğimiz gibi, içinin acıdığını söyleyeni de kendi içimizden yola çıkarak en fazla anlamaya çalışabiliriz. Ne ki, kimseyi tam olarak anlamak mümkün olmayacaktır.

Yıllar önce bir mahkumla konuşurken, onun tarafından terslendiğimi hatırlıyorum. Mahkum’un erkek kardeşi, silahla Filedelfiya’da öldürülmüştü. Ben, bunun çok acı olduğunu duygulanarak söylemiştim. Mahkum nasıl yani? dedi. “Senin adına üzüldüm” dedim. Mahkum “Nasıl üzüleceksin ki?” dedi. “O senin kardeşin değil üstelik senin hayatında hiç kardeşin silahla vuruldu mu?” dedi. Witgenstein’ın benzetmesiyle konuşacak olursak bana, içimdeki böceğin mahiyetini sen nereden bileceksin? diyordu.

Gençlerle iletişimde de aynı şey geçerlidir. Çoğu kez, kullanılan dil farklıdır. Sorun, burdan kaynaklanmaktadır. Ben, mahkumların çoğunun anne ve babaları tarafından değil anne anne ve dede tarafından yetiştirildiklerini biliyorum. Aslında dede ve ninelerin, ilgi ve sevgi noktasında çocukların anne ve babalarından daha iyi olduklarını da düşünüyorum. Lakin onların başarısızlığı, sanırım çocuklarla aynı dili konuşamamaları. Arada iki kuşak var zira. Her ne kadar dede ve nine, torunlarına daha sevgi dolu olsalar da, onlarla iletişim sorunu yaşamaktalar. Onun için gençler, kendilerini sokaklara atarak kimliklerini kaybedip, hayatlarını karartıyorlar.

Bugün mezheplerin ve meşreplerin sorunu da, dil sorunudur. Batınilik, İlahi kelamı anlaşılamaz ilan edip ona ezoterik metin muamelesi yapmıştır. Onu sadece belli bir sınıf anlayabilir, diyerek din sömürüsüne kapı açmıştır. Bunun karışışında Vehhabilik, Kur’an’da mecazı ilga ederek “Allah’ın eli” ifadesini “Allah’ın nusreti ve kudreti” olarak anlayanları tekfir etmistir.

Evet dünya’daki insanın sorununu çözebilmek, dil sorununu çözebilmekle mümkündür.

Kur’an’ın da dediği gibi eşya’ya isim verebilme kabiliyetine sahip insanın bu istidadını kullanarak yani varlığı anlamaya çalışarak yeryüzündeki sorunlara formül üretebilmesi mümkün olur.

Evet, şarkıda da dendiği gibi : “Dil yarası, dil yarası en acı yara imiş, Dudaktan kalbe bir yol var ki. Sevgi ve şefkattenmiş

Selam ve dua ile

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 29 Mart 2024
İmsak 05:01
Güneş 06:22
Öğle 12:48
İkindi 16:20
Akşam 19:05
Yatsı 20:21
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı