Son Dakika

12 Eylül Darbesi’nin gerçek nedeni Kudüs Yürüyüşü

Türkiye bir asrı geçen tarihinde birçok darbeye sahne oldu. 1960, 1971, 1980 ve 28 Şubat 1997 Post Modern darbelerinde seçilmiş hükümetler görevden uzaklaştırılırken, ülkenin önüne ket vuruldu. Türkiye'nin darbeler tarihinin dönüm noktalarından birisi de hiç kuşkusuz 12 Eylül 1980 Darbesi’dir. Her ne kadar darbe için birçok neden öne sürülse de asıl neden İşgalci İsrail’in Küdüs’ü başkent ilan etmesinin ardından Milli Görüş Hareketi’nin Konya’da düzenlediği tarihi Kudüs Yürüyüşü’dür.

GÜNDEM 12.09.2024, 13:35
12 Eylül Darbesi’nin gerçek nedeni Kudüs Yürüyüşü
Türkiye bir asrı geçen tarihinde birçok darbeye sahne oldu. 1960, 1971, 1980 ve 28 Şubat 1997 Post Modern darbelerinde seçilmiş hükümetler görevden uzaklaştırılırken, ülkenin önüne ket vuruldu.
Karanlık ilişkileri, ihanetleri, ölümleri ve birçok mağduriyeti aynı potada eriten Türkiye'nin darbeler tarihinin dönüm noktalarından birisi de hiç kuşkusuz 12 Eylül 1980 Darbesi’dir. 12 Eylül darbesi için birçok neden öne sürülürken asıl nedenin Milli Görüş Hareketi ve Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yolunu tıkamak olduğu açıktır.
Darbeye bahane ise Milli Görüş Hareketi’nin, İşgalci İsrail’in Küdüs’ü başkent ilan etmesinin ardından 6 Ekim 1980’de Konya’da düzenlediği tarihi Kudüs Yürüyüşü’dür.  Kudüs Yürüyüşü, Türkiye ve dünyada öyle ses getirmiştir ki İşgalci İsrail yürüyüş sonrası Küdüs’ü başkent yapma kararından vazgeçmiştir. Siyonistler ve Türkiye’deki uzantıları Kudüs Yürüyüşü’nden altı gün sonra Türkiye’ye büyük acılar yaşatan ve ülkemizin geri gitmesine yol açan 12 Eylül darbesinin gerçekleştirmişlerdir. 12 Eylül darbesinin asıl gerekçesinin Kudüs Yürüyüşü olduğunu Kendine Milli Güvenlik Konseyi adını veren kuvvet komutanlarından Genelkurmay Başkanı Kenan Evren hem de Genelkurmay 2. Başkanı Haydar Saltık konuşmalarında itiraf etmiştir.

Milli Görüş Hareketi ve Erbakan Hoca denince hiç kuşkusuz zulme karşı yapılan mitingler de akla gelir. Bunlardan en önemlisi ve tarihin akışını bir bakıma değiştiren mitinglerden birisi de hiç kuşkusuz Kudüs Mitingi’dir. Tarihte az yürüyüş vardır; böylesine Siyonizm’i korkutan, bunlardan birisi de 6 Eylül1980 yılında Milli Görüşçülerin liderleri öncülüğünde Konya’da gerçekleşen Kudüs Yürüyüşüdür. İsrail, bütün dünyanın ve Müslüman ülkelerin tepkisine rağmen Siyonist İsrail Kudüs’ü ebedi başkenti olarak ilan eder ve söz konusu kararı İsrail kabinesi Knesset'te onaylanır. Tarihler 6 Eylül 1980’i gösterdiğinde bir çiçekle başlayan bahar yaza dönüşmüş ve Siyonizm’in korkulu rüyası Milli Görüş erleri Lideri öncülüğünde Konya’da tarihi bir miting gerçekleştirir. Bu miting sonrası geri adım atmak zorunda kalan Siyonistler, Kudüs’ün Başkent yapılmasından geri adım atarlar… İstasyon Meydanı’ndan, İtfaiye Meydanı’na kadar 7 kilometrelik yürüyüşe, Konya ve çevre illerden gelen yüz binler katılır. O gün Milli Görüşçüler ve Erbakan Hoca ile yapılan Kudüs misakı, 7 yıl sonrasındaki İntifada'nın da müjdesi olur.

Kanat Operasyonu adlı kitapta, Amerikan karar mekanizmalarının ve Ankara'daki Amerikan Askeri Yardım Dairesi mensuplarının, MSP hareketini dikkatle izledikleri ve özel sohbetlerde Türk komutanların "Dikkatini çektikleri" ifade edilerek aynen şöyle denmektedir: "12 Eylül'e 6 ay kala Amerika'ya bir Musevi-Türk heyeti gitmesi sonucunu getirmişti. Heyet, Türkiye'deki gidişatın cemaatleri için tehlike arz ettiğini vurgulamış, gecikmesi halinde hızlı bir göç için yolun açık tutulması dileğinde bulunmuştu. Amerikan makamları, Dünya'nın her köşesindeki Musevi taleplerine hassas olduğundan Türkiye Musevilerinin girişimi çabucak yanıt bulmuş, "Göçün mümkün olabileceği, ancak buna gerek kalmayacağı umudunun korunduğu, bu yüzden acele edilmemesi gerektiği" konusunda bazı telkinlerde bulunulmuştu." Gerçi 12 Eylülle birlikte Musevi cemaatinin göreceli bir rahatlamaya kavuştuğu hahambaşı David Aseo'nun Milli Güvenlik Konseyi'ne çektiği telgrafta "Türk Musevileri askeri yönetim altında kendilerini huzurlu hissediyor" demesinden belli olmuştu.


VE KUDÜS YÜRÜYÜŞÜNDEN 6 GÜN SONRA 80 DARBESİ
Muhteşem Kudüs Yürüyüşü’nün ardından harekete geçen Siyonistler ve Türkiye’deki uzantıları Kudüs Yürüyüşü’nden altı gün sonra Türkiye’ye büyük acılar yaşatan ve ülkemizin geri gitmesine yol açan 12 Eylül darbesinin gerçekleşmesiyle Kudüs Yürüyüşü’nün intikamını almak isterler. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi, radyodan okunan ilk bildiriyle "İç Hizmet Kanunu'nun verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur” sözleriyle darbe gerçekleşir.

Türkiye’de üçüncü askeri darbe 12 Eylül 1980 gerçekleşti. Kendine Milli Güvenlik Konseyi adını veren kuvvet komutanları, ülkedeki düzensizlik halini öne sürerek, yönetime el koydu. Süleyman Demirel’in Başbakan olduğu hükümet görevden alınırken, Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedilir, Anayasa uygulamadan kaldırılır. Darbe sonrası siyasi partiler kapatıldı, parti liderleri tutuklandı ve yargılandı. Bu dönemde Türkiye siyaseti 9 yıl boyunca askeri bir düzen ile idare edildi. Dönemin Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren Cumhurbaşkanlığı görevini üstlendi.

Kudüs Yürüyüşü’nün 12 Eylül darbesinin gerekçelerinden biri olduğu hem Genelkurmay Başkanı Kenan Evren hem de Genelkurmay 2. Başkanı Haydar Saltık tarafından dile getirildi. Kenan Evren, 16 Eylül'de yaptığı ilk basın toplantısında mitingden şu şekilde bahsetmişti: "Konya olayları gericiliğin ne boyutlara ulaştığını göstermiştir. Milletimizin bu olay karşısında gözleri açılmış, tehlikeyi bütün boyutlarıyla görmüştür. Darbenin planlayıcılarından Haydar Saltık ise 29 Ekim 1980'de yaptığı basın toplantısında bu konuda, "Konya mitingi 12 Eylül'e gelinmesinde bardağı taşıran son damla olmuştur" ifadelerini kullanmıştı.

Kudüs Yürüyüşü’nün üzerinden tam altı gün geçmişti. Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren idareye el koyup askeri ihtilal yaptı. Darbenin gece 03.00'da ilanından sonra aynı gün sabah saat 05.30'da Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan Hoca’ya Genelkurmay Başkanı Kenan Evren tarafından birer tebliğ gönderildi. Tüm tebliğlerde "TSK yönetime el koymuştur. Hükümetiniz feshedilmiş, parlamento üyeliğiniz düşmüştür yazıyordu. İhtilal sebebiyle Erbakan Hoca, İnciada'da bir askeri dinlenme tesisine oradan da getirilerek Mamak Sıkıyönetim Mahkemesi'nde sorguya çekildi. Erbakan Hoca’nın Mamak’ta ifadesini alan Askeri hâkim Albay Hamdi Sevinç büyük bir cesaret göstererek, tutuklanma talebini red etmişti. Ancak savcılık, serbest bırakılma kararına itiraz etmişti. Savcılığın itirazını inceleyen diğer bir sıkıyönetim Hâkimi tüm Genel İdare Kurulu üyelerinin tutuklanmasına karar verdi. Ve Erbakan Hoca darbecilerin kurduğu mahkemece tutuklanır.

Sayın Necmettin Erbakan, Türk Silahlı Kuvvetlen Ülke bütünlüğünü koruma, milli birlik ve beraberliği sağlamak, muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yemden tesis etmek ve demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak maksadıyla, iç Hizmet Yasasının kendisine tevdi ettiği Cumhuriyeti kollama ve koruma yetkisine dayanarak Yüce Türk Milleti adına Ülke yönetimine el koymuştur. Parlamento ve hükümet feshedilmiştir, siyasi faaliyetler durdurulmuştur. Parlamento üyeliği sıfatınız kaldırılmıştır. Hiç bir konuda beyanat verme yetkiniz yoktur. Can güvenliğiniz Türk Silahlı Kuvvetlerinin teminatı altındadır. Bu maksatla, emniyet içinde evinizden havaalanına götürülecek, oradan uçakla Uzunada/lzmir'e gideceksiniz. Geçici bir süre ikamet edeceğiniz adres aşağıdadır. Bir saat içinde hazırlanıp, harekete hazır olduğunuzu güvenliğiniz için gelen subaya bildiriniz. Talimatı getiren subayın ikazlarına uyunuz. Bu talimat ile belirtilenler dışındaki her türlü tutum ve davranışınız suçtur. (Ankara, 12 Eylül 1980)

1980 darbesinde insanların kişilik haklarına büyük zararlar verildi; 50 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 7 bin kişiye idam cezası istenmiş ve 517 kişi idam edildi. Bunların yanı sıra, 171 kişinin işkenceden ölmüş ve gazeteler 300 gün yayın yapamamıştı.

12 Eylül ve sonrasında Milli Görüş iktidarına yapılan 28 Şubat Post Modern darbeleri Milli Görüşün yolunu tıkamak ve Erbakan Hocamıza siyasi yasak getirmek için yapılmıştır. Tarihe post-modern darbe olarak geçen 28 Şubat döneminde Sincan'da tankların yürütülmesine gerekçe yapılan 'Kudüs Gecesi'yle ilgili askerin rahatsızlığı aslında çok eskilere dayanıyordu. Sincan'ın Refah Parti'li Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın 31 Ocak 1997'de düzenlediği 'Kudüs Gecesi'ni bahane edip tank yürüten askerin, aynı adı taşıyan 'Kudüs Mitingi'ni de 12 Eylül 1980 askeri darbesine gerekçe yapmıştı.
 

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 05 Ekim 2024
İmsak 05:11
Güneş 06:31
Öğle 12:32
İkindi 15:49
Akşam 18:24
Yatsı 19:38
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı