Son Dakika

ABD destekli işkence

Üç yılı aşkın bir zamandır BAE zindanlarında tutulan Mehmet Ali Öztürk’ün çilesi sürüyor…

ASAYİŞ 13.06.2021, 04:35
6
ABD destekli işkence
Ortaya konulan bilgiler, yaşananların BAE- ABD ortaklığında gerçekleştiğini gösterirken, BAE’li yetkililere yönelik suç duyurusuna ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlileri de eklendi…
Mehmet Ali Öztürk, siyasi sebeplerden ötürü Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) zindanlarında tutulurken, ortaya çıkan bilgilere göre Öztürk’ü esarete götüren süreçte ABD de rol oynadı. Konuya ilişkin olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan beyanda, dikkat çeken ifadeler kullanıldı. Aktarılan bilgilere göre, ABD’li yetkililerce Mehmet Ali Öztürk hakkında bilgi toplanılıp BAE’li yetkililere gönderildi. BAE’li yetkililer, sorgulamalar sırasında ABD ile ortak bir sorgu süreci yürüttüklerini de saklamadı.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan iş adamı Mehmet Ali Öztürk ile hanımı Emine Öztürk 2018 yılında ticari bir fuar kapsamında gittikleri Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) gözaltına alınmıştı. Emine Öztürk gözaltı sürecinin ardından serbest bırakılırken, Mehmet Ali Öztürk ise göstermelik bir yargılamaya tabi tutulmuş ve müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Öztürk üç seneyi aşkın bir süredir zorlu şartlar altında özgürlüğüne kavuşacağı günü beklerken, ailesi ve avukatlar tarafından yoğun bir çaba sarf ediliyor.

Mehmet Ali Öztürk’ün eşi Emine Öztürk, eşinin haksız yere tutuklandığı ve eşine işkence yapıldığı iddiasıyla Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki sorumlular hakkında geçtiğimiz senenin Aralık ayında savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusunun ardından adliye önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında konuşan Emine Öztürk, yaşadıkları süreci, “Zırhlı araçlara bindirdiler. Dedim herhalde bunlar mafya, bizi öldürmeye götürüyorlar. Odanın içinde hiçbir şey yazmıyordu, polis, karakol gibi yazmıyordu. Pasaportlarımızın resimlerini çektiler. Eşimi orada son kez gördüm. Ayırdılar bizi. Bir buçuk gün kaldım, sonra Türkiye’ye geldim. Ondan sonra eşimi görmedim, olay olduktan üç ay sonra eşim aradı, sesini duyduk. Bir yıl boyunca düzmece bir mahkeme sürdü. Avukatımızı girdirmediler, savunma hakkı vermediler, elçiliğimizle görüştürülmediler. Bir yıl sonra Abu Dabi’de bir cezaevine nakledildiğini öğrendik” ifadeleriyle anlatmıştı.

Müşteki mağdurlar Emine Öztürk ve Abdullah Öztürk tarafından savcılığa sunulan beyana göre Dubai’de keyfi olarak tutulan ve işkenceye maruz kalan Öztürk, imkân bulduğu telefon görüşmelerinde eşine ve arkadaşına yaşadıklarını anlattı. Mehmet Ali Öztürk’ün anlattıkları çerçevesinde konuşan Emine Öztürk, şu ifadeleri kullandı: “Eşim telefonda ‘çok uzun süre işkence gördüğünü, işkence olarak yapılanları’ anlattı. O’nu soğuk suda yatırmışlar, sırtına demir bağlanmış vaziyette ve kollarını gererek rükûa gider şekilde sürekli öyle tutulduğunu, hiç uyutmaksızın 3 gün bu şekilde tutulup, düştüğü zaman üzerine soğuk su döküp, tekmeleyip, kafasına dahi tekmeler ve yumruklarla vurup tekrar kaldırıyorlarmış. Kafasına havlu gibi bir şey geçirip ağız hizasından su boşaltarak boğulma hissi oluşturup nefessiz bırakıyorlarmış. Yapılan işkence sırasında birkaç kez bayılmış. Soğukta bekletme, küçük hücrede uzun süre tutma, aç bırakmanın yanı sıra elleri ayakları bağlıyken ne olduğunu bilmediği iğneler yapmışlar kendisine. Toplam ‘52 gün sürekli bu şekilde işkence yapıldığını, sürekli dayak atıldığını ve bağırarak hakaret edildiğini’ anlattı. İşkence sırasında düşüp çöktüğü zaman vücuduna buz hissi veren spreyler sıkmışlar. Dua ederek ayakta kaldığını söyledi. Bu süreçte 25 kg. vermiş.”

Eşinin BAE zindanlarında yaşadıklarını anlatan Emine Öztürk, Mehmet Ali Öztürk’ten Türkiye aleyhinde beyanda bulunmasının istenildiğini fakat Öztürk’ün, “Bunlar asla doğru değil ve ben bunları söylemem. Benim hiçbir suçum yok, basit bir insani yardım görevlisiyim. Siz beni ülkeme zarar vermek için tuttunuz ama ben bunu yapmayacağım” dediğini söyledi. Emine Öztürk, sorgulama sırasında eşinin önüne bir Suriye haritası konulduğunu ve “Suriye’de Türkiye’nin ve Katar’ın askeri noktalarını göstermesinin” talep edildiğini de kaydetti. Emine Öztürk, konuya ilişkin olarak, “Bazen işkence yöntemlerini değiştirmişler. Bir ara tamamen çok aydınlık bir odaya almışlar ve burada hiç uyutmadan çok uzun süre tutmuşlar. Sonra tekrar sorguya almışlar bu sefer de önüne bir Suriye haritası koyarak ‘Suriye’de Türkiye’nin ve Katar’ın askeri noktalarını göstermesini’ istemişler. O da ‘askeri yerleri bilmediğini, Katar’a hiç gitmediğini, kendisinin sivil halkların olduğu bölgelerde sivillere insani yardım dağıttığını ve sadece o bölgeleri bildiğini’ söylemiş ve ‘devletle ilgili konuları gidip devlete sorun’ demiş” dedi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan ek beyanda aktarıldığına göre, Türkiye aleyhinde konuşmayı reddeden Mehmet Ali Öztürk’e ABD’de üniversitede okuyan oğlu Abdullah’ın resmi gösterilerek kendisini öldürecekleri söylendi. Emine Öztürk, konuya dair şu sözleri sarf etti: “Eşim telefonda, ‘Abdullah’ı getirin O’nu öldürecekler’ deyince biz de bilet aldık ve oğlum dönmek üzere havaalanına gitti. Biz tembihlemiştik. Oğluma, ‘Arkadaşların seni hiç yalnız bırakmasınlar, pasaporttan geçene kadar beklesinler’ diye. 15 Nisan günü dönecekti. Bileti alınmıştı. Oğlum George Bush Havaalanı’nda daha pasaport kuyruğunda bir şeylerin ters gittiğini anlamış. Burada sıradakilerden ayrı özel muamele görüyor ve üzeri olağanüstü şekilde aranarak bir pasaport görevlisi tarafından havaalanı içinde başka bir yere götürülerek onu bekleyen 4-5 kişilik FBI ekibine (FBI kimlik kartları göstermişler) teslim ediliyor. Onlar oğlumu alıp bir odaya götürüp orada saatlerce sorgulamışlar. Bu sorgulama sırasında, ‘ABD’ye niye geldiği, anne-baba aile hakkında bilgiler, özellikle babası hakkında’ bir şeyler sorulmuş. Öte yandan aynı yerde bir FBI ajanı bilgisayarını alıp şifresini istemiş. Oğlum şifreleri vermiş ve açarak bilgisayarı incelemişler.”

Mehmet Ali Öztürk’ün eşi Emine Öztürk, Abdullah Öztürk’ün ABD’de yaşadığı sürece dair çarpıcı bilgiler paylaşırken, sözlerinin devamında Abdullah Öztürk’ün evine FBI tarafından baskın yapıldığını da aktardı. Abdullah Öztürk’e Mehmet Ali Öztürk hakkında sorular sorulduğunu belirten Emine Öztürk, “Daha sonraki günlerde de oğlumun Türkiye’ye gelmesine izin vermediler. Onunla bir kadın ajan ve Bryan S. Cannon isimli FBI ajanı muhatap olmuş. 19 Nisan’a kadar FBI sürekli etraflarında olmuş ve evlerine gelip gitmiş. 19 Nisan’dan sonra, ‘Artık gidebileceğimi söylediler ve havaalanına geldiğimde de hep takip ettiler’ şeklinde anlattı. Ve sonra ABD’den çıkarak Türkiye’ye geldi” diye konuştu.

Yapmış olduğu açıklamada eşi Mehmet Ali Öztürk’ün beyanlarını aktaran Emine Öztürk, yaşadıkları süreçte ABD’nin rolü olduğunu söyledi. Emine Öztürk şunları ifade etti: “Eşim, kendi sosyal medya hesaplarında Amerika’nın politikalarına ve işlediği suçlara dair ABD karşıtı yorum ve paylaşımları için de sorgulanıp işkence görmüş. Kendisine bunlar sorulup, bundan dolayı da işkence yapılmış. Bu süreçte BAE yetkililerinin sürekli ABD ile istihbarat bilgi ve belge paylaşımı yaptıklarını anlıyor. Hatta tutulduğu üs, sorulan sorular, sorgunun başlangıçta İngilizce yapılmak için zorlanması, tüm süreç BAE-ABD ortaklığında bir operasyon olduğunun anlaşıldığını eşim ifade etti. Sorgulamalar sırasında da ABD ile ortak bir sorgu süreci yürüttüklerini de saklamadılar. Eşimin sosyal medya hesaplarında ABD ile ilgili paylaşımları çoğunlukla ABD’nin silahlarının PKK/PYD eline geçmesi ve bu silahlarla sivillerin ölümüne sebep olması sebebiyle eleştirdiği paylaşımlardı. Bu arada çok tuhaf bir şey daha oldu. Eşim sorgulardan sonra BAE savcılığının karşısına götürüldüğünde savcı eşime, ‘ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nun eşimle yakın ilgilendiğini ve konsolosluk tarafından Türkiye’de eşim hakkında çok bilgi topladıklarını ve bu bilgileri Birleşik Arap Emirlikleri ile paylaştığını ve hatta dosya gönderdiğini’ beyan etmiş.”

Müşteki mağdurlar Emine Öztürk-Abdullah Öztürk ile avukatlar Mete Gençer ve Gülden Sönmez tarafından başsavcılığa sunulan ek beyanda, ABD’nin Mehmet Ali Öztürk’ün tutuklanış sürecinde oynadığı rolden ötürü Mehmet Ali Öztürk’ün tutulduğu tarih olan 20 Şubat 2018’de ABD İstanbul Başkonsolosu olan Charles Frederic Hunter, ABD İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Barbara Thomas, ve ABD İstanbul Başkonsolosu Daria Darnell hakkında cezai ve hukuki işlem yapılması talep edildi. Başsavcılığa sunulan beyanda, ABD İstanbul Konsolosluğu görevlilerinin derhal yakalanarak haklarında tutuklama tedbirine başvurulmadığı takdirde delilleri karartma ve kaçma şüphelerinin mevcut olduğu da dile getirildi. Öte yandan sanıklar hakkında yürütülecek tahkikat tamamlanıncaya kadar haklarında tutuklama tedbirine başvurulmasının hukuki bir zorunluluk olduğu da belirtildi. Söz konusu beyan, “Türkiye sınırları dışındayken de suçluların yakalanması ve iadesine dair hukuk normlarından yararlanarak sanıkların yakalanarak tutuklanmasının temini için mahkemeye müracaat edilmesini, savcılığınızca yapılacak tahkikat neticesinde ulaşılacak başkaca deliller ve tespit edilecek başkaca suçlardan dolayı sanıkların cezalandırılmaları amacıyla haklarında kamu davasının açılmasını ivedilikle talep ederiz” ifadeleriyle sonlandırıldı.

Mehmet Ali Öztürk’ün oğlu Abdullah Öztürk, İstanbul Adalet Sarayı önünde gazetemize yapmış olduğu açıklamada başından geçenleri anlattı. Türkiye’ye dönmek için gittiği havaalanında FBI görevlileri tarafından tutulduğunu söyleyen Öztürk, sorgulandığı sırada kendisine ailesiyle ilgili sorular yöneltildiğini dile getirdi. Öztürk, “2017’de ABD’de üniversite okumaya gittim. Yaklaşık beş altı ay sonra babamın Dubai’de tutuklandığını öğrendim. Bundan dolayı ailemin yanına gelmek istedim. Türkiye’ye dönerken havaalanında beş altı tane FBI çalışanı tarafından tutuldum. Bir odada üç dört saat boyunca sorgulandım. Babamla, benle ve ailemle ilgili sorular sordular. O gün Türkiye’ye gelemedim. Uçak biletimi bir gün sonraya ertelediler. Ertesi gün sabah kalktığımda evimin önünde sekiz on tane FBI çalışanı olduğunu gördüm. Eş zamanlı olarak ABD’deki komşularımın arkadaşlarımın yanına gidip benimle ilgili sorular sorduklarını öğrendim. O gün de ülkeme dönemedim. Bu süreçte telefonumu, bilgisayarımı ve bütün elektronik eşyalarımı aldılar ve bunları kontrol ettiler. İki gün sonra ABD’den ayrılabileceğimi söyleyip beni uçağa kadar getirdiler” dedi.

Milli Gazete’ye açıklamalarda bulunan Abdullah Öztürk, babasıyla nadiren de olsa görüşebildiğini belirterek babasının fiziksel ve psikolojik olarak çok yıprandığını dile getirdi. Konuşmasında başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere yetkili isimlere seslenen Öztürk, “Babam telefonda iyi olduğunu söylüyor ama psikolojik olarak çok yıprandı. Kolay bir şey değil yaşadıkları. Üç buçuk dört yıldır orada. Çok zayıfladığını söylüyor. Babam birçok ülkeye gidip insani yardımlarda bulunan bir insan. Suriye’ye, Afrika’ya, birçok yere gidip yardımlarda bulunan bir insan. Bunu beni sorgulayan ABD’li yetkililere de söyledim. Babama bir an önce kavuşmak istiyorum. Yetkilere seslenmek istiyorum. Gerçekten korkuyoruz. Babamın sağlık problemleri var. Avukatımızın da söylediği gibi bazı işkenceler oluyor. Babamın bir an önce gelmesini istiyoruz” diye konuştu.

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 20 Nisan 2024
İmsak 04:24
Güneş 05:51
Öğle 12:43
İkindi 16:25
Akşam 19:25
Yatsı 20:45
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı