Arakanlı Müslümanların zorlu imtihanı: Ekmekleri yok ama imanları var!

Uluslararası Doktorlar Derneği (AID) bünyesinde gönüllü çalışmalar gerçekleştiren Dr. Murat Kadir Topcu, Arakanlı Müslümanların yaşadıkları insanlık krizine dair izlenimlerini Milli Gazete’ye anlattı.

DÜNYA 19.01.2023, 04:35
1
Arakanlı Müslümanların zorlu imtihanı: Ekmekleri yok ama imanları var!
İslam dünyasının acılı yurtlarından Arakan’da, Myanmar Devleti ve Budist çeteler tarafından devasa zulümlere maruz bırakılan Arakanlı Müslümanlar, çok zorlu şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Arakanlı Müslümanlara yönelik terör olaylarının patlak verdiği 2012 yılında insani ve tıbbi yardım çalışmaları yürütmek için Arakan’da bulunan ve 2018-2019 yıllarında Bangladeş’teki Türkiye Sahra Hastanesi’nde altı aylık görevinin iki buçuk ayını “Başhekim” olarak ifâ eden Uluslararası Doktorlar Derneği (AID) gönüllüsü Dr. Murat Kadir Topcu, Arakanlı Müslümanların maruz kaldıkları insanlık dramına dair dikkat çeken izlenimlerini Milli Gazete ile paylaştı.

Sayın Dr. Murat Kadir Topcu, Arakan’da neler yaşadınız? İzlenimlerinizi anlatır mısınız?

Uluslararası Doktorlar Derneği (AID) bünyesinde sağlık taraması yapmak ve özelikle sağlık alanında ihtiyaçları tespit etmek, neler yapılabileceğini görüp rapor hazırlamak amacıyla 20 Kasım-3 Aralık 2012 tarihleri arasında Arakan’da bulundum. Arakan eyaletindeki 14 şehrin 3 tanesinde sadece Budistler, diğer 11 şehirde Müslümanlar ve Budistler bir arada yaşıyordu. Yaklaşık 50 milyon nüfuslu Myanmar’da 4 milyon kadar Müslüman olduğu sanılıyordu ve bunun 2 milyonu Arakan’da yaşıyordu. Bu nüfus 2017 olaylarından sonra çok daha azaldı. Müslüman Arakanlılar Rohingya ırkına mensup, Budist Arakanlılar ise Rakhine ırkına mensup. 1950’li yıllardan itibaren yaygın olarak kullanılmaya başlanan Rohingya ismi için Arakanlılar, Arapçada merhametli anlamındaki “rahme”den geldiğini söylüyorlar. Yıllardır Budistlerle Müslümanlar ara ara sorunlar yaşasa bile yine de beraber yaşıyorlardı. Ancak 2012 Haziran’ındaki olaylardan sonra Müslümanların yaşadıkları şehirlerden zorla çıkarılıp kamplara toplandı. İki şehir hariç tüm şehirlerde ya öldürülmüş ya göçe zorlanmış ya da kamplara mahkûm edilmişlerdi.

Müslüman mültecilerin sığınmak zorunda kaldığı kamplarda neler gördünüz? Nelere şahit oldunuz?
Kampa girdiğimizde gördüklerimiz karşısında resmen dağıldık. Kamplarda ilk dikkatimizi çeken “evler” oldu. Yere dikilen dört çubuğun etrafını ve üzerini, çuval ve geniş yapraklı otlarla kapatınca, işte size ev dediğim şeyler. Sert rüzgârda temelinden kopup giden, yağmurun çatı ve yan duvarlardan geçip doğrudan içeri yağdığı evler. İçerisi 15-20 metrekare, içinde üç beş parça kap kacak ve birkaç elbiseden başka bir şey yok. Aslında buralar evden ziyade çadır tanımını hak ediyor. Tuvalet ve banyo tabii ki yok. Binlerce insan bu yoksullukta yaşam savaşı veriyor maalesef. 110 ülkeye gitmiş olan bir gazeteci arkadaşım burasının şu ana kadar gördüğü en kötü yer olduğunu söyledi.

Arakan’da en çok etkilendiğiniz olay neydi?
Kendimizi toparladıktan sonra üç ayrı noktada gıda (yalnızca pirinç ve su) dağıtımı yaptık. Arakanlılar, her mahalle için ayrı ayrı küçük idari yapılanmaya gitmişler. O bölgede kaç aile yaşıyor, hangi aile kaç kişi, kime ne kadar pirinç verileceğini defterlere yazıyorlar. Kimse kimsenin hakkını istemiyor. Arabayla giderken çocukların Kur'an okuduğu bir yer dikkatimizi çekince durduk; Kur'an okuyan çocuklar bir tarafta, cüz okuyanlar bir tarafta. Etraftan yükselen Kur'an sesleri bizi çok mutlu etti. Yanlarına gidip beraberce Kur'an okuduk, sohbet ettik, fotoğraf çekildik. Hem burada, hem de başka kamplarda mescit ihtiyacı olduğunu, ayrıca çocukların eğitimi için de okula ihtiyaçları olduğunu söylediler. Sırtlarına giyecek doğru dürüst bir elbise, boğazlarından geçecek iki lokma ekmekleri olmayan bu insanların Kur'an öğrenimi ve çocukların eğitimi konusundaki hassasiyeti bizi çok etkiledi.

Arakanlı Müslümanların Bangladeş’teki yaşam mücadelesi nasıl seyrediyordu? Bangladeş’te neler yaşadınız?
Bangladeş’te bulunduğumuz dönemde Cox's Bazar’da yaklaşık 1,3 milyon Arakanlının yaşadığı 28 kamp vardı. Türkiye Sahra Hastanesi 9 nolu kampta bulunuyordu. İnsanlar burada Arakan'daki kamplara göre daha düzenli bir hayat kurmaya çalışıyordu. Oraya göre en belirgin fark, Budist çetelerce öldürülme korkusunun olmaması, onun dışında kamplarda sefalet yine diz boyu. Arakanlıların kamp alanları dışına çıkması hem yasak hem de neredeyse imkânsız. Burada bir tür açık hava hapishanesinde yaşıyorlar. Yine de iyi diyorlar, en azından Budistler tarafından öldürülme riski olmadığı için. Burada herkes bir şekilde yeni bir hayat sürmeye başlamış. Sefaletin hüküm sürdüğü acı ve kederle bezenmiş yeni bir hayat...

Son cümlelerinizi alabilir miyiz?
Buradaki yaklaşık altı aylık çalışmamızda son 2,5 aylık sürede Türkiye Sahra Hastanesi Başhekimi olarak görev yaptım. Bu sayede hem diğer hastaneleri ziyaret etme imkânı buldum, hem de birçok toplantıya katıldım. Hem Türkiye'den gelen ekiplerden hem Arakanlı çalışanlarımızdan hem de Bangladeşli tercümanlarımızdan çok güzel insanlar tanıdım. Hem onları tanıdığım için hem de burada mazlumlara hizmet etmeyi nasip ettiği için Allah'a sonsuz şükürler olsun. Burada hizmet etmemizi sağlayan ve bölgenin en iyi hastanesini işleten Sağlık Bakanlığı, AFAD, TİKA, Kızılay ve diğer pek çok kurumumuz ve STK’larımız çok iyi iş çıkarıyor. Türkiye Sahra Hastanesi ekibinin bir parçası olup Arakanlılara hizmet edebildiğim için mutluyum. Rabbim Arakanlı kardeşlerimizin ve tüm mazlumların yardımcısı olsun.

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 24 Nisan 2024
İmsak 04:18
Güneş 05:46
Öğle 12:42
İkindi 16:25
Akşam 19:28
Yatsı 20:50
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı