Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, dünyanın pek çok ülkesinde alternatif protein olarak araştırma ve çalışma yapılan yapay et konusunu, TBMM gündemine taşıdı. Gürer, artan nüfus ve açlık riskinin insanları GDO’lu ürünlere sürüklediğine dikkat çekerek, “Ülkemizde yapay et ile ilgili bir çalışma var mıdır? Bu konuda bakanlığınızca bir inceleme ve değerlendirme yapılmakta mıdır? Bu yönde çalışmalar nasıl değerlendirilmektedir?” şeklinde yönelttiği sorularının, Tarım ve Orman Bakanlığınca cevaplanmasını istedi.
CHP'li Gürer’in soru önergesine yanıt veren Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci; dünyanın, artan nüfus ve azalan kaynaklar nedeniyle bir süredir alternatif protein kaynakları üzerinde çalışmakta olduğunu belirtti.

Bakan Kirişci, “Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün verileri, hücresel kökenli et üretiminin 2030 yılında toplam et üretiminin yüzde 10’unu karşılayacağını öngörmektedir” şeklindeki öngörüyü aktardı.

Bakan Kirişci, “Yapay et konusu son zamanlarda araştırma konuları içesinde popüler bir konu olmakla birlikte Ülkemizde araştırma faaliyeti yürüten bölümlerce çeşitli araştırmaların yapıldığı görülmektedir. Yapay et teknolojisi ile ilgili gelişmeler, çalışmalar ve araştırmalar takip edilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

Önerge sahibi CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise artan nüfus ve açlık riski gerekçesi ile dünya GDO’lu ürünlerin üretimini olağanlaştırdığını belirterek, “Ülkemizde Gıdada yasak olsa da GDO’lu yemlerin de ithalatına izin veriliyor. Şimdi de et krizine karşı yapay et tartışmaları başladı” dedi.
Gürer, “Keçi, sığır, dana, tavuk gibi hayvanlardan alınan numunelerden elde edilen kök hücrelerin aminoasit, glikoz, vitamin ve minerallerden oluşan bir çözelti ile karıştırılarak meydana gelen bu karışımlar, laboratuvar ortamında yapay bir ete dönüştürüldüğü bilgisi kamuoyunda gündeme gelmektedir. Hayvanlardan alınan numuneler ile laboratuvar ortamında yapılan kültür eti olarak bilinen laboratuvarda meydana gelen bu tür etlerin insan sağlığı üzerindeki riskleri de bilim insanlarınca ifade ediliyor. Et ile ilgili ‘helal mi, haram mı?’ tartışması et üretilmeden gelişti. Esas işlenmesi gereken konu büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığı yeterliyken neden et açığı yaşanıyor, fiyatlar neden bu kadar artıyor. Buna bakmak lazım. Dünya yaşadığı her krizi ülkemizin yaşayacağı sanısı başarısız iktidarın yetersiz politikalarını saklama çabasıdır. Ülkemizde mera alanları yarı yarıya azalırken, gebe ve süt inekleri kesime giderken, yem fiyatları fırlamış besiciliği zorlarken yapılması gereken ülke hayvancılığını kırsalda geliştirip planlı bir şekilde geleceği doğru kurgulamaktır” şeklinde konuştu.