Türkiye’deki emekli sorununa ilişkin Millî Gazete’nin sorularını yanıtlayan Mahmut Şengül, önemli değerlendirmelerde bulundu!
Türkiye’nin ekonomik krizinin kurbanı olan emeklilerin birçoğu açlık sınırının altında 7.500 TL’lik bir gelirle yaşamaya mahkûm edilmiş durumda. AK Parti iktidarı döneminin aylık bağlama oranlarında yapılan düzenlemelerle emekli maaşları 20 yıllık süreçte kabul edilemeyecek seviyelere geriledi. Emeklilerin bu içler acısı durumunu Birleşik Emekliler Sendikası Genel Başkanı Mahmut Şengül ile konuştuk. Millî Gazete’nin sorularını yanıtlayan Mahmut Şengül, emeklilerin hak kayıplarından, emeklilerin Türkiye şartlarında alması gereken en düşük maaşa kadar birçok konuyu değerlendirdi. Türkiye’nin tek emekli sendikası olan Birleşik Emekliler Sendikasının çalışmalarında da bahseden Mahmut Şengül, emeklilerin taleplerini de sıraladı.

Mahmut Bey, emeklilerin yıllardır eriyen maaşı artık tüm Türkiye’nin bildiği bir gerçek. Ne oldu da 20 yıllık süreçte ortalama bir emekli maaşı nasıl oldu da asgari ücretin altına düştü?
Öncelikle 2008 yılında bir gece yarısı çıkarılan torba yasada emeklilerin maaş bağlanma oranları ile oynandı. 2008 öncesi emekli olan birisinin maaş bağlanma oranı yüzde 70 iken 2008 yılında çıkarılan yasa ile aylık bağlanma oranı yüzde 35'ler oranına düşürüldü. Bu da yine özellikle 2008 sonrası emekli olanların maaşlarının yüzde 50 gibi bir oran düşmesine sebep oldu. 2000'li yıllarda en düşük emekli aylığı ile bir emekli 13 adet çeyrek altın alabiliyordu ya da emekli olduğunda aldığı kıdem tazminatı başını sokacağı, kira ödemekten kurtulacağı bir ev almaya yetiyordu. Ancak 2002 sonrası uygulanan politikalar ile emeklinin alım gücü korunamadı ve emekli yüksek enflasyona yenik düştü. Emekliye verilen maaş zamları maalesef gerçek çarşı, pazar enflasyonuna göre değil TÜİK'in kaynağını açıklayamadığı sahte enflasyon verileri ile hesaplanıyor.

Peki, efendim günümüz şartları da hesaba katılınca sizce en düşük emekli maaşının ne kadar olması gerekir?
Öncelikle biz emekliler biliyoruz ki bugünkü enflasyon şartlarında ne kadar zam alırsak alalım bir ay sonra maaşlar emeklinin cebine girmeden buharlaşacak. Bunun için yapılacak zamla birlikte emeklinin alım gücünün de korunması gerekiyor. Örneğin ülkemizde en düşük maaş tanımının adı asgari ücrettir. Asgari ücreti belirleyen kurum ise emeklilerin işvereni durumunda olan Sosyal Güvenlik Kurumu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır. Asgari ücreti belirleyen SGK bu ücretin altında işçi çalıştıran kurum tespit ettiğinde asgari ücretin altında maaş ödemek suçtur diyerek cezai işlem uyguluyor. Ancak aynı SGK yaklaşık 10 milyon emekliye asgari ücretin altında maaş vererek adeta suç işlemekte.

Birleşik Emekliler Sendikası olarak emekliler için talepleriniz neler?
Öncelikle maaş artışları ile birlikte emeklilerin başka sorunları da var. Malum yaşımız gereği sağlığa en fazla ihtiyaç duyduğumuz çağdayız. Ancak sağlıkta ve ilaçta kesilen katkı payı emeklinin bütçesini ciddi anlamda etkilemektedir. Sağlıkta katkı payının kaldırılmasını ve sağlığın ulaşılabilir olmasını talep ediyoruz. Yine 20 yıl önce en düşük emekli aylığı asgari ücretin yüzde 40 fazlasıydı bugün ise en düşük emekli maaşı 7.500 TL. Bir de bu rakamın altında maaş alan dul ve yetimler var. Asgari ücret 11.402 TL, buna yüzde 40 oranı ilave ettiğimizde yaklaşık 15.000 TL gibi bir rakam çıkıyor. Yani bugüne kadar emekli hiç zam almayıp alım gücü korunsaydı bugün en düşük Emekli aylığı 15.500 TL olacaktı. Bizler sadaka istemiyoruz yıllarca çalışıp vergisini peşin ödediğimiz emeğimizin karşılığını istiyoruz.