Davutoğlu'ndan TCMB çıkışı: Kim gelirse gelsin Erdoğan yönetiyor

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Ağrı’da STK, kanaat önderleri, muhtarlar ve basın mensupları ile bir araya gelecek açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, konuşmasında ekonomik gelişmelere yer vererek, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na yönelik eleştirilerde bulundu.
Dolar kurundaki tarihi rekoru değerlendiren Ahmet Davutoğlu, “Kim gelirse gelsin Merkez Bankası'na Cumhurbaşkanı bizzat yönetiyor. Aslında Türkiye'de bakan falan yok. Ekonomi Bakanı da Hazine Bakanı da BDDK Başkanı da hepsi Tayyip Erdoğan.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu ile dün akşam saatlerinde görüşmesinin ardından Merkez Bankası’nın 3 üyesinin görevden alınmasına tepki gösteren Ahmet Davutoğlu, “Türk Lirası neden değer kaybediyor? Dünyada bütün paralar değer kaybediyor diyorlar. Son bir ayda değer paraların kaybettiği değer yüzde 2. TL'nin değer kaybı yüzde 7-8. Dün gece, gece yarısı yine Sayın Erdoğan -Merkez Bankası Başkanı'yla görüşmüştü- gece yarısı Merkez Bankası başkan Yardımcıları değişti dolar 9,20'yi buldu.” ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası Başkanlığı görevine getirilenlerin Merkez Bankası tecrübesinin olmadığını kaydeden Davutoğlu, “Şöyle diyor; 'elinde ekonomi derecesi var, işletme derecesi var.' Neye benziyor biliyor musunuz? Elinde ehliyet var diye siz taksi şoförüne TIR kullandırır mısınız? Merkez Bankası dünyada başlı başına bir ihtisas alanıdır. Ama Sayın Erdoğan, kim gelirse gelsin Merkez Bankası'na Cumhurbaşkanı bizzat yönetiyor. Aslında Türkiye'de bakan falan yok. Ekonomi Bakanı da Hazine Bakanı da BDDK Başkanı da hepsi Tayyip Erdoğan.” diye konuştu.
Ahmet Davutoğlu'nun konuşması şöyle:
“Tutaklı bir çiftçi yolumu çevirdi ve Sayın Başbakanım mazot fiyatları öylesine yükseldi ki bütün her şeyi kapattım, yem fiyatları öylesine yükseldi, hayvanlarımızı kesiyoruz. Yolda yürürken genç kızlarımızla kafede oturdum bizim halimiz ne olacak Sayın başbakanım diye sordular. Üniversiteyi bitirmişler işsizle üniversiteye hazırlanıyorlar ümitsizler. Kadınlarımız çevirdi torunlarını gösterdi. Ağrı feryat ediyor. Sadece Ağrı değil bütün Türkiye feryat ediyor yalnız Ağrı'nın şöyle bir farkı var; buradan Ağrı'yı temsil edenlere ve Ankara'daki iktidar sahiplerine sesleniyorum. Başbakan Ağrı'ya geldiğimde doğal gaz tam ulaşmamıştı. Doğal gaz gelecek dedik geldi ama şu anda öğreniyorum ki en yüksek fiyatı doğal gazda Ağrılılar ödüyor Türkiye'de. İlçelere daha doğal gaz gitmiş değil.
Şeker fabrikası kapatılmış tekrar açılması sağlandı ama şeker fabrikasına şeker fabrikasına şeker pancarı arzı yapılamadığı için yeterince verimli çalışılamıyor. Niye şeker pancarı verilemiyor? Çünkü şeker pancarına yüzde 26 zam yaptık diye övünüyor ama yeme, gübreye yapılan zam yüzde 150, mazota 120, ortalama zam yüzde 120. Şeker pancarına verilen zam yüzde 25. Kim şeker pancarı ekmeyi düşünür?
Türk Lirası neden değer kaybediyor? Dünyada bütün paralar değer kaybediyor diyorlar. Son bir ayda değer paraların kaybettiği değer yüzde 2. TL'nin değer kaybı yüzde 7-8. Dün gece, gece yarısı yine Sayın Erdoğan -Merkez Bankası Başkanı'yla görüşmüştü- gece yarısı Merkez Bankası başkan Yardımcıları değişti dolar 9,20'yi buldu. 5 sene önce başbakanlığı bıraktığımda bu rakam 2 lira 85 kuruştu. Gelenlerin hemen gece özgeçmişini istemişti. Cehalet diyorum ya. Görevden alınanların Merkez Bankası Başkanı da 5 ay önce göreve gelmişti. Kendileri getirdiler 5 ay sonra değiştiriyorlar. Yeni gelenler -kişiliklerine bir şey demem- ama bir gün dahi Merkez Bankası tecrübeleri yok. Başka birimlerde başka kurumlarda çalışmışlar ama Merkez Bankası başlı başına bir ihtisas alanıdır. bir bilim alanıdır. Merkez Bankası Başkanı'nın kendisinin de yok. Şimdi öyle bir şekilde Merkez Bankası Başkanlığı'nı, Türk Lirasını, enflasyonu öyle kişilere teslim etmişsiniz ki…
Şöyle diyor; 'elinde ekonomi derecesi var, işletme derecesi var.' Neye benziyor biliyor musunuz? Elinde ehliyet var diye siz taksi şoförüne TIR kullandırır mısınız? Merkez Bankası dünyada başlı başına bir ihtisas alanıdır. Ama Sayın Erdoğan, kim gelirse gelsin Merkez Bankası'na Cumhurbaşkanı bizzat yönetiyor. Aslında Türkiye'de bakan falan yok. Ekonomi Bakanı da Hazine Bakanı da BDDK Başkanı da hepsi Tayyip Erdoğan. Ve bütün kurumların içi çözülmüş durumda. Ve öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki şu an da bölücülük diyorlar ya hani kendileri gibi düşünmeyen herkese bölücü, hain, terörist diyor ya. Bize de bir sürü ithamlarda bulundular, bulunuyorlar.
Şimdi be size bölücülüğü anlatayım: İşte Ağrı sokaklarını gezdim. Bütün Doğu ve Güneydoğu'yu geziyorum. Bir tek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, bir tek o yiğit Kürt aşiret çocuklarının, Kürt çocuklarının bir teki bile bu ülkeyi bölmek gibi bir niyet bir imayla dahi serdetmiş değil. Allah'ın izniyle bu toprağı kimse bölemez. Ama onların politikasıyla değil, bu yiğit Kürt vatandaşlarımızın bu topraklara bağlılığı dolayısıyla bu ülkeyi kimse bölemez.
Sayın Bahçeli ikide bir bana dönüp Doğu'da Güneydoğu'da Kürt vatandaşlarımızın bizi ne kadar sevdiklerini bildiği için bunu da kıskandığı için Serok Ahmet deyip duruyor. Bana en güzel hediyeyi veriyor. Ben Ağrı'da da Serok Ahmet'im ve bununla gurur duyuyorum. Ama Sayın Bahçeli'ye, Sayın Erdoğan'a buradan sesleniyorum. Şu anda bu ülkede gerçek bölücüler kimler biliyor musunuz? Şu anda bu ülkede gerçek bölücüler sırça köşkünde oturup, 5 maaş alıp, vergi muafiyetine tabi olup müteahhitlikten milyarlar kazananlar ve yurt dışında milyar dolarlık servetlere sahip siyasiler. Şimdi
Türkiye ikiye bölündü. Bir; milyar dolarlarla servetleri olanlar, milyon dolarla rüşvet alanlar, milyon dolarlarla birtakım ihalelere girip büyük paralar kazananlar. Bu bir kesim. Diğer kesim ise Ağrı sokağında evine kömür alamayanlar, çocuğuna okul harçlığı veremeyenler ve bin 500 lirayla geçinmek zorunda olan emekliler. İşte gerçek bölücülük bu. Siz Türkiye'yi ikiye böldünüz. Yüzde 20'lik bir üst tabaka AB standardında yaşıyor. Yüzde 20'lik bir alt tabaka -gelir dağılımı anlamında- Afrika ölçeğinde, Bangladeş ölçeğinde yaşıyor. İşte gerçek bölücülük bu. Cehaletleriyle ve yolsuzluklarıyla Türkiye'yi bu hale getirdiler.
İşte biz bu bölücülüğe son vermeye geliyoruz. Orta direği yok edenlere, çiftçiyi mazot alamaz duruma getirenlere, esnafa siftah yapmadan kapattıranlara karşı gerçek temiz siyaset ile bu toprakların işçisini, emeklisini, kadınını, gencini, çiftçisini düşünmek üzere ve bu bölücülüğü ortadan kaldırmak üzere geliyoruz. En büyük bölücülük şu anda bu.”