Fehmi Koru’nun seçmen olarak kafası karışık: İlk defa oluyor bu

Gazeteci Fehmi Koru, bir seçmen olarak oyunu nasıl kullanacağına dair kafasındaki düşüncelerini paylaştı. Gerekçeleri sıralayan Fehmi Koru, 'bu ilk defa oluyor' diyerek kararsızlığını ortaya koydu.

GÜNDEM 29.12.2022, 11:05
2
Fehmi Koru’nun seçmen olarak kafası karışık: İlk defa oluyor bu
Gazeteci yazar Fehmi Koru kendisine ait kişisel internet sitesinde, bir seçmen olarak seçime az bir süre kala oyunu nasıl kullanacağı üzerine düşüncelerini kaleme aldı.
Belirsizlik noktalarını sıralayan Fehmi Koru, “İlk defa oluyor bu. Her zaman, seçimlere şimdiki gibi az bir süre kaldığında, oyumu kullanacağım parti ve aday belli olur, kararım netleşmiş bulunurdu. Sislerin dağılıp ortamın aydınlanmasına kadar beklemem gerekecek.” dedi.
Fehmi Koru, “Oyumu iktidar tercihleri istikametinde kullanmayacak olursam, muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu olduğu takdirde oyumu gönül rahatlığı içerisinde onun için kullanabilir miyim? Ben kullansam bile ancak bütününün oyunu aldığı takdirde seçilebileceği muhafazakar ve milliyetçi kesimin AK Parti ve MHP’den uzaklaşmış seçmenlerinin hepsi oylarıyla CHP’nin genel başkanını cumhurbaşkanı seçtirmeyi içlerine sindirebilirler mi?” görüşünü savundu.Fehmi Koru’nun yazısı şöyle:

“Sonuçta ben de bir seçmenim. Oy kullanabileceğim yaşa eriştiğimden beri demokratik görevimi yerine getirip oy kullanıyorum. Zamanında yapılacak olursa beş ay sonra, beklediğim gerçekleşir ve iktidar ‘baskın seçim’ yoluna giderse o vakit, yine sandık başına gidip oyumu kullanacağım.
Her seçmen gibi, sandık başına gittiğimde ne yönde oy kullanacağıma karar vermeme yardımcı olacağı düşüncesiyle, gelişmeleri takip ediyor, konuya ilişkin yazıları okumaya, yorumları dinlemeye çalışıyorum.
Ne yalan söyleyeyim, okudukça ve dinledikçe aklım karışıyor.
Her yazı ve her yorumda bana yön gösterecek yönler de bulabiliyorum, kafa konforumu bozup yolumu şaşırtabilecek değerlendirmelerle de karşılaşabiliyorum.
Sağolsun, bazı firmalar yaptıkları kamuoyu araştırmalarının raporlarını gönderiyorlar, gönderme zahmetine katlanmayanların çalışmaları da bir yolunu bulup elime geçiyor. Her birini kanaatlerimi test etme amacıyla didik didik ediyorum.
Ayrıntıya girdiğimde onlarda da benzer bir tabloyla karşılaştığımı itiraf ederim.
Bu hafta sonu seçim olsaydı, seçime şunun şurasında birkaç gün kaldığı halde, sandık başına gittiğimde oyumu hangi parti ve hangi cumhurbaşkanı adayı için kullanacağıma henüz karar verememiş durumda olacaktım.
Ortam sisli, flu, göz gözü görmez halde.
En başta seçim tarihi konusunda belirsizlik var. 
Zamanında yapılacak seçimde geçen yılın nisan ayı başlarında Meclis’ten geçerek onaylanmış yeni seçim yasası uygulanacak. O yasayla partilerin bir ittifak içerisinde yer almalarının kendilerine bir getirisi yok; her parti TBMM’ye milletvekili gönderebilmek için en az %7 oy almak zorunda. Kamuoyu araştırmalarına bakıldığında, bu oranda oy alabilecek parti sayısı sınırlı görünüyor; baraja takılabilecek partilerin var olan engeli aşmak için farklı bir yola başvurmaları gerekecek.
Kendi adaylarını barajı aşabilecek bir partiden aday göstermek gibi bir yola…
Oy verebileceğim bir parti ya böyle bir yola başvurur ve oy veremeyeceğim bir partiyle işbirliği yaparsa?
Baskın seçim söz konusu olur ve eski yasayla seçime gidilirse durum çok başka. 
Cumhurbaşkanlığı için adaylar da henüz belli değil.
İktidar cephesi, Cumhur İttifakı, “Aday belli, karar net” kararlılığı içerisinde, ancak onlar için durum böyle olsa bile anayasal açıdan durum o kadar belli de değil, net de değil. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), daha dün, iki dönemdir cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmekte olan Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez aday olup olamayacağına dair bir soruya muhatap oldu ve oradan “Hele bir adaylık başvurusu önümüze gelsin, konuyu o zaman görüşürüz” cevabı çıktı.
Halen YSK başkanlığı görevini yürüten ve 20 gün sonra süresi dolduğunda koltuğunu terk etmesi gerekecek zat, Muharrem Akkaya, kendisiyle yapılan bir mülakatta da benzer bir cevap vermişti.
Ya, YSK konu karar için önüne geldiğinde anayasanın 101. maddesine göz atıp “Aday olamaz” görüşünü açıklarsa ne olacak?
Tayyip Erdoğan’ın adaylığı YSK tarafından engellenirse kiminle yarışa katılacak Cumhur İttifakı?
Bir soru da şu: Tayyip Erdoğan’a oy vermeyi düşünen seçmenler, karşılarına ondan başka biri aday olarak çıkarıldığında ona da oy verebilecekler mi?
Muhalefetin adayı da henüz belli değil.
Kemal Kılıçdaroğlu hiç değilse partisi ve kendi tercihi olarak Millet İttifakı’nın adayı gibi. Çoktandır aday gibi konuşuyor, aday gibi davranıyor. Ancak o da, diğer beş partinin her ay altısı birden toplanan ve ara sıra ikili-üçlü görüşmeler de yapan liderleri de, ısrarla, “Karar ‘6’lı masa’ ittifakıyla alınacak” demekte.
Ya muhalefet de aday olarak farklı bir ismi karşımıza çıkarırsa?
Diyelim, 6’lı masa Kılıçdaroğlu’nu aday gösterdi; seçilebilir mi?
Muhalefete yakın duran yazarlar ve yorumcular bu konuda tek ses halinde değiller. Kendileri kabul etmese de, “CHP’li” denilebilecek TV kanalları var ve oralarda yorumlarıyla kamuoyu oluşmasına katkıda bulunan isimler bile bütünüyle aynı görüşte değiller. Büyük bölümü Kılıçdaroğlu’nun aday olması durumunda seçileceğinden zerre kadar kuşku duymuyor; bir bölümü herhalde kuşku duyuyor olmalı ki, onlar İstanbul’un büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını destekliyor.
Oyumu iktidar tercihleri istikametinde kullanmayacak olursam, muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu olduğu takdirde oyumu gönül rahatlığı içerisinde onun için kullanabilir miyim? Ben kullansam bile ancak bütününün oyunu aldığı takdirde seçilebileceği muhafazakar ve milliyetçi kesimin AK Parti ve MHP’den uzaklaşmış seçmenlerinin hepsi oylarıyla CHP’nin genel başkanını cumhurbaşkanı seçtirmeyi içlerine sindirebilirler mi?
CHP’ye yakın yazarların 28 Şubat günlerinden aşina olunan türden yaklaşımları içeren yazılarını okuyup yorumcuların yorumlarını dinlediğimde bu soruya keskin ifadelerle olumlu cevap veremiyorum.
Benden farklı düşünen muhafazakar kimlikli yazarlar ve yorumcular yok mu? Var. 
Karar gazetesinin genel yayın yönetmeni de olan yazarı İbrahim Kiras’ın bugünkü yazısı şu paragrafla bitiyor:
“Yoksa Altılı Masa’nın adayının kazanmaması diye bir ihtimalden söz edilmesi mantıklı değil. Ancak aday her halükârda Kılıçdaroğlu olacaksa, seçim süreci boyunca, CHP’lilerin ifadesiyle ‘Masadaki beş sağcı parti‘nin liderlerinin millet İttifakı adayının bir an bile yanından ayrılmaması icap eder.”
Yazar, 6’lı masa varlığını sürdürdüğü takdirde Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanabileceğini düşünüyor belli ki…
Haklı da olabilir.
Fakat ya haklı değilse?
Etrafımda ‘muhalif’ hale gelmiş insanlardan sandığa gittiğinde hiç tereddüt duymayacaklar olduğu gibi, hala “Adayı görelim” beklentisi içerisinde olanlar da az değil. Sürpriz bir isim mi bekliyorlar, bilemem. Bekledikleri olmazsa ne yaparlar? Onu da bilemem. Ya öyle bir durumda sandık başına gitmez veya oylarını ziyan olacak şekilde kullanırlarsa?
Görüyorsunuz, bilinmezlik hayli fazla.
Baskın seçim olması veya seçimin zamanında yapılması…
Partilerin kendi listeleriyle veya adaylarını başka bir parti listelerinden göstererek seçime girmeleri…  
Cumhur İttifakı adayının Tayyip Erdoğan veya başka biri olması…
Millet İttifakı’nın Kemal Kılıçdaroğlu mu yoksa başka bir ismi mi aday göstereceği…
Bir seçmen olarak bu noktaların daha belirgin hale gelmesinden önce ne yapacağıma karar vermem zor görünüyor.
İlk defa oluyor bu.
Her zaman, seçimlere şimdiki gibi az bir süre kaldığında, oyumu kullanacağım parti ve aday belli olur, kararım netleşmiş bulunurdu.
Sislerin dağılıp ortamın aydınlanmasına kadar beklemem gerekecek.”

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 29 Mart 2024
İmsak 05:01
Güneş 06:22
Öğle 12:48
İkindi 16:20
Akşam 19:05
Yatsı 20:21
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı