Hak-İş 47 yaşında

.Türkiye’de sendikal hareketin öncülerinden olan Hak-İş 47 yaşına girdi. 47’nci kuruluş yıl dönümü münasebetiyle Ankara’da Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan başkanlığında Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısı gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını yapan Arslan, Konfederasyonun kuruluşunun başında 1980 darbesi ile karşı karşıya kaldığını hatırlatarak, “Konfederasyonumuzun 47 yıllık mücadelesini kısa bir zaman dilimine sığdırmak ve anlatmak çok zor. 22 Ekim 1976’da Türk çalışma hayatına adım atan Hak-İş Konfederasyonumuz, henüz emekleme dönemini tamamlamadan Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık dönemlerine, darbelere muhatap olmuştur.” diye konuştu.
Hak-İş’in 47’nci kuruluş yıl dönümünün hayırlı olması dileğinde bulunan Arslan, Hak-İş’in gücü ile Türkiye’nin gücünün bir olduğunu belirterek, “Dünden bugüne yaşadığımız yarım asırlık tecrübe bizlere şunu gösteriyor. Hak-İş’in gücü Türkiye’nin gücüdür. Bu ülke bunu hak ediyor, Hak-İş de bunu hak ediyor. Güçlü bir Türkiye ve sivil topluma ihtiyaç varsa, Hak-İş’in gücünü daha da pekiştirmesi gerekiyor. 21 sendikamız ile birbirimizi kucaklamak, muhabbetimizi daha da güçlendirmek zorundayız. Şahsi kırgınlıklarımızı bir kenara iterek Hak-İş’i geleceği taşımalıyız.” ifadelerini kullandı.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar konusunun 1999 yılında IMF’nin baskısı ile çıkan bir yasa olduğunu ifade eden Arslan, EYT konusunu bir an önce çözülmesi gerektiğine dikkat çekti. Arslan, çalışanlar için elde edilen kazanımlara karşı bir vergi düzenlemesinin de gerekli olduğunun altını çizerek, “8 Eylül 1999 tarihinden önce işe girmiş bütün emekçiler eski mevzuata göre emeklilik haklarını kullanmalıdır. Bu konuda ciddi bir kararlılık gösteriyoruz ve bunu her zaman anlatmaya devam edeceğiz. Vergi dilimleri yüzünden toplu sözleşmelerde elde ettiğimiz kazanımları birkaç ay içerisinde kaybediyoruz. Bir de kriz dönemi için çözüm önerimiz var. Türkiye krizlerden kurtulana kadar yüksek enflasyon, yüksek döviz ve hayat pahalılığının normalleşmesine kadar bütün vergi oranlarının yüzde 10 ile sınırlandırılmasını istiyoruz.” dedi.
Türkiye’de son 20 yıl içinde iş sağlığı ve güvenliği alanında önemli yasal düzenlemeler yapılmış olmasına karşın, çalışma hayatının en önemli gündem maddelerinden birini sosyal ve ekonomik bir yara olarak iş kazalarının oluşturduğuna dikkat çeken Arslan, Türkiye’de yaşanan iş kazalarının çoğunluğunun önlenebilir kazalar olduğunu belirterek, “Kazaların yüzde 95’inin önlenebilir kaza olduğu düşünülürse, nerede eksikliğimiz olduğunu tespit etmemiz gerekiyor. Gerekli ve yeterli önlemler alınmadığı, denetim zaafı giderilmediği, cezalar caydırıcı olmadığı, iş sağlığı ve güvenliği alanında bir zihniyet dönüşümü yaşanmadığı sürece bu tür kazaların gündemimizden hiç düşmeyeceği maalesef görülmektedir.  41 şehidimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Tedbir almak bizlere düşüyor. Bu kazada kimin sorumluluğu ve ihmali varsa gereğinin yapılmasını istiyoruz. Yeni kazaların yaşanmaması için buna ihtiyacımız var. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Bu kazaların olmaması için ne yapılması gerekiyorsa yapacağız’ sözünü bir teminat olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.