“İklim krizi ile malumun ilanını yaşıyoruz”

Sık sık gündeme gelen kuraklık, özellikle son yıllarda etkisini daha da artırarak devam ediyor… Son dönemlerde barajlarda doluluk oranları düşmeye devam ediyor…

GÜNDEM 09.03.2023, 04:35
3
“İklim krizi ile malumun ilanını yaşıyoruz”
Son yılların en kurak kış aylarını yaşarken, kuraklığın etkisi de artarak devam ediyor. Son dönemlerde özellikle baraj ve göletlerde geri çekilmeler, kurumalar dikkat çekerken, uzmanlar kuraklığa karşı uyarılarda bulunuyor. İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Baran Bozoğlu, kuraklığa karşı uyarılarda bulunurken, kuraklığın Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olduğunu belirtti.

İç Anadolu Bölgesi ve Akdeniz havzasının Türkiye’de kuraklıkta en büyük riskin bulunduğu alanlar olduğunu ifade eden Bozoğlu, iklim değişikliği olmasa dahi Türkiye’de su kaynaklarının kısıtlı olduğunu belirterek, “Yaklaşık 30-40 yıldır kuraklık konusu yazıldı, çizildi ve iklim krizi ile beraber aslında şu anda malumun ilanını yaşıyoruz. Karadeniz bölgesinde yoğun yağış, çeşitli zamanlarda büyük kentlerimizde yoğun yağışların ardından sellerin oluyor olması gözümüzü boyamasın burada yağışlar sık ve şiddetli olmaya başlıyor dolayısıyla su toplanamıyor. Zaten biz su kaynakları için yağmuru değil karı baz alırız. Dolayısıyla kar yağışları da geçtiğimiz yıllara göre azaldığını görebiliyoruz. Dolayısıyla kuraklık Türkiye’de ki iklim krizinin en büyük sonucudur” dedi.

Ne kadar yağış oldu gibi tartışmaların yerine çözüme odaklanılması için çağrıda bulunan Bozoğlu, özellikle kentlerde artmaya devam eden nüfusa karşı adımların atılması gerektiğini belirterek, “Büyük kentlerde nüfusun azaltılması ve diğer kentleri de su kaynaklarının olduğu kentlere doğru nüfusu çekecek yatırımların, planlamaların yapılması gerekiyor bu olmazsa olmaz. Çünkü sınırlı bir kaynağa sonsuz bir talep gitmeye başlıyor kentlerde. Dolayısıyla Bursa’da, İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da, Adana’da risk gittikçe artmaya başlıyor ve her yerde risk ile birlikte maliyetlerde dolayısıyla artıyor. Vatandaşın üzerine de yükler gelmeye başlıyor. Kentlerde fiziki su kayıpları yüzde 40’lara yüzde 50’lere varmış durumda bazı kentlerde bu oran yüzde 60’lara varmış durumda. Bu durum, su kaynağından büyük maliyetlerle, borularla su geliyor arıtma tesislerinde arıtılıyor, kent şebekesine veriliyor ve kent şebekesi içerisinde bu suyun yüzde 50’ye yakını kayboluyor. Yani kaynağın yüzde 50’si heba ediliyor demek. Fakat bunu kimse konuşmuyor. Asıl yapılması gereken burada yaşanan su kayıp ve kaçaklarını yüzde 3-5 seviyelerine indirecek, şebeke hakimiyetini sağlayacak sistemlere odaklanılması” ifadelerini kullandı.

Tarım ve Sanayi sektörlerine ilişkin düzenlemelerinde gerekli olduğunun altını çizen Bozoğlu, iki alanda da adımların atılması gerektiğini belirterek, “Şu anda Türkiye’de en çok su tüketen alan tarım sektörü dolayısıyla yüzde 70-74 oranlarında su kaynaklarını tüketen tarım sektöründe susuz tarıma geçiş koşulları, katma değeri yüksek, getirisi fazla ama suyu az tüketen ürünlere odaklanılması ve ürün planlaması yapılması gerekiyor. Tarımda sulama tekniklerine dair hala vahşi sulama yapılıyor. Bu konuda da ciddi bir denetim olmadığını da görüyoruz. Sanayinin su tüketimini de eklemek gerek. Sanayide de artık su ayak izini hesaplayan ve bu hesaplamalara göre bunu azaltmaya çalışan mekanizmalar kurmak lazım. Dolayısıyla suyun fiyatlandırmasını belediye meclislerinde tartışılan bir bakış açısını çıkartıp suyun fiyatını mutlaka çok tüketilen yerlerde yüksek fiyatlandırılması ve dolayısıyla maddi tüketim kritik olacağı için ekonomik koşullar ile tasarruflu, ekonomik tüketimleri ortaya çıkarak bir perspektife ulaşmak gerekiyor” diye konuştu.

Su krizine karşı bir an önce adımların atılmasının şart olduğunu belirten Bozoğlu, özellikle yoğun yağış alan yerlerden başlayarak düzenlemelerin yapılması gerektiğine dikkat çekerek, “Özellikle su kapanı olan bölgelerde, yoğun yağışın olduğu yerlerde, kentlerin merkezlerinde veya kırsal alanlarda yer altı akiferlerinde yağıştan sonra depolanması ve yeniden kullanılması gibi çözüm önerilerinin de göz önünde bulundurulması gerekir. Arıtılan suların tekrar kullanılması mümkündür. Şuan Türkiye’de arıtılmış suların yüzde 4,2’si tekrar kullanılıyor. Kentlerde arıtma tesislerinden çıkan su örneğin tarımsal sulamada kullanılabilir ya da organize sanayi bölgelerinde ya da sanayi tesislerinde atık sular arıtılarak tekrar tekrar kullanılabilir. Yeni bir su kaynağı oluşturma potansiyelimiz var bunu kullanmamız gerekiyor. Çözüme ilişkin bir adım atılmaz ise önümüzde büyük bir kriz bizi bekliyor” dedi.

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 25 Nisan 2024
İmsak 04:16
Güneş 05:44
Öğle 12:42
İkindi 16:26
Akşam 19:29
Yatsı 20:51
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı