Haftalık basın toplantısında Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun durumu hakkında bilgi veren Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir, Karamollaoğlu’nun tedavi sürecinin sona erdiğini hatırlatarak, “Muhterem Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, bir müddettir, önce hastanede, sonra da evinde geçirdiği tedavi ve istirahat dönemini sona erdirerek, hamdolsun, aramıza, Saadet Partisi’ndeki görevinin başına dönmüş bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Kar yağışları nedeni ile birçok bölgede aksamaların olduğunu hatırlatan Tekir, özellikle İstanbul’da yaşanan aksamaları hatırlatarak, tüm kamu ve kurumlarının gerekli tedbirleri alması için çağrıda bulundu. Tekir, “Gerekli ve yeterli tedbirleri lütfen zamanında ve eksiksiz şekilde alın. Hiçbir insanımız aç ve açıkta kalmasın. Kamusal imkânları sonuna kadar kullanarak evlerde, yollarda ve ulaşım terminallerinde mağdur, mahsur, mahzun ve çaresiz kalmasına neden olmayın. Bilinç ve sorumluluk düzeyi yüksek medeni bir toplum gibi, kamusal hizmetleri halkımızın, milletimizin ayağına kadar götürelim” dedi.

İktidarın ekonomik sorunlara karşı ortaya koyduğu modellerin sorunlara çözüm olmadığını kaydeden Tekir, “İktidar tarafından ‘rekabetçi kur’ ve ‘kur garantisi’ modeli ile üretimimizin artacağı yatırım ve istihdamın genişleyeceği ihracatın da artırılacağı, böylece içine düştüğümüz ekonomik kıskaçtan kurtulacağımız ifade edilmişti. Ancak her zaman olduğu gibi, hükümetin vaat ettiği ile karşılaştığımız gerçekler arasında fersah fersah uzaklık bulunmaktadır. Yeterli gelir artışına sahip olmayan işçimiz, memurumuz, emeklimiz bu kış şartlarını geçirmekte bu yıl iyice zorlanacak gibi görünmektedir. Çünkü yapılan araştırmalara göre, ülkemizde 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 4 bin 924 TL’ye yükselmiş bulunmaktadır. Daha yeni tespit edilmiş, büyük bir artış olarak takdim edilmiş olan asgari ücret ise 4 bin 250 TL idi. Kısa zamanda açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki fark üzüntüyle belirtiyorum ki -674 TL olmuştur” dedi.

Ekonominin can damarı olan organize sanayi sitelerinde yapılacak doğalgaz ve elektrik kesintilerine değinen Tekir, “Üç gün boyunca OSB’lerde hiçbir üretim yapılamayacak, verilen taahhütler yerine getirilemeyecek, bunlara gelecek cezalar yüklenilecek. Bu durumda OSB’lerde faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarının, doğal olarak ülkemize olan ekonomik zararı milyar dolarları bulacak. Yapılan hesaplamalar doğru ise sadece demir çelik ve otomotiv sektöründe bu ekonomik kaybın 1 milyar doları aşacağı söylenmektedir” ifadelerini kullandı.

İktidarın ekonomik olarak büyüdüğünü ifade etmesine rağmen bu büyümenin vatandaşa yansımadığına dikkat çeken Tekir, vatandaşın kredi borçlarına yöneldiğini ifade ederek, “Hükümet, bankaları ‘nass’ gerekçesi ile düşük faiz oranları ile fonlarken, vatandaşa yüksek oranlarda faiz uygulamasına aynı gerekçe ile müdahale etmemekte veya edememekte veya bunu siyasi bir tercih olarak uygulamaktadır. İnsanımız, bireysel krediler yoluyla yaşamını sürdürmek zorunda bırakılmaktadır. Bireysel kredi ve kart borcu olanların toplam borç miktarı 1 trilyon lira sınırını aşmış bulunmaktadır. Bireysel kredi ve kart borcu olanların sayısı da 35 milyonu bulmaktadır. Bunların içinde, ihtiyaç kredisi borcu olanların sayısı 28 milyonu aşmakta, toplam borçları da sadece ihtiyaç kredisi bulunanların 467 milyar lirayı bulmaktadır. Sadece bu iki örnek bile durumun vahametini ortaya koymaktadır” dedi.

İstanbul’da yaşananlara karşı kamu ve kurumlarının ortak hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Tekir, benzer durumlarda siyasi hesaplar ile hareket etmenin insani olmadığını vurgulayarak, “Gaziantep’te şöyle olmuştu da İstanbul’da böyle oldu, aslında orası merkezi hükümetin görev ve yetki sınırlarında ama diğer taraf şu belediyenin yetki alanında, Büyükşehir çalışıyor ama ilçeler çalışmıyor, ilçe belediyeleri yolları açtı, fakat büyükşehir üzerine düşeni yapmadı gibi cümlelerin hiçbiri, bir kamu görevlisi ve siyasi sorumlu için mazeret olarak kabul edilemez ve bu, eskilerin deyimi ile sakim bir mantıktır ve bu mantığı asla doğru bulmuyoruz!” diye konuştu.

Yağan karın toprakları canlandırdığına fakat bunun yanında insanların nasıl ısınacağını düşündüğünün altını çizen Tekir, “Başta elektrik ve doğalgaza gelen fahiş zamlar, zemheri ayını geçirdiğimiz bu günlerde vatandaşlarımızı gerçekten zor durumda bırakıyor. Bunun yanında sayaçlar okunurken yapılan hileler ise vatandaşımızı bir kez daha mağdur ediyor, bu konuda yoğun şikâyetler alıyoruz. İlgili bakan da bu fatura uygulamasının bir yıl süreyle deneme mahiyetinde uygulanacağını söyleyebiliyor. Sayın Genel Başkanımızın deyimiyle ‘ Allah akıl fikir versin’. Zaten sadece bir ayda elektrik ve doğalgaz faturalarında 2 kat artış yaşandı. Asgari ücretliye ve memura yapılan zamlar, daha şimdiden faturalar karşısında büyük ölçüde eridi gitti” diye konuştu.

İktidar partisinin kadrolarının başlangıçta vatandaş ile bir arada olmak için lojmanlarda değil, mahallelerde yaşadığını, Cumhurbaşkanı’nın da Keçiören’de bir apartmanda yaşadığını hatırlatan Tekir, “Aslında Sayın Cumhurbaşkanı en doğru olanı yapmıştı. Ancak uzun zamandır izole bir yaşam sürdüğü için olsa gerek, faturalardan ve hayat pahalılığından yeteri kadar haberdar olamıyor gibi görünmektedir. Tüm bunlar, kendini dış dünyadan soyutlamış adeta bir ‘ Metaverse’ âleminde yaşayan hükümetin tedbirsizliklerinin, ölçüsüz harcamalarının sebep olduğu sonuçlardan başka bir şey değildir” ifadelerini kullandı.