Haber: Ali Ekber
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TV5 ekranlarında yayınlanan Gündem Türkiye programında gazeteci Mustafa Yılmaz’ın sorularını cevaplandırdı. Türkiye gündemine ilişkin açıklamalarda bulunan Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine ilişkin sözlerine de, "Daha Sayın Erdoğan kısa pantolonlu iken ben Erbakan Hoca’yla beraber Konya’da çalıştım. Ben Erbakan’ı 1967 yılında tanıdım. O yıllarda Tayyip Bey 13 yaşlarındaydı” dedi.
TV5 ekranlarında yayınlanan Gündem Türkiye programına katılan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, gazeteci Mustafa Yılmaz’ın siyasetten ekonomiye kadar pek çok başlıkta gelen sorularını cevaplandırdı.

Türkiye’nin seçim atmosferine ilişkin konuşan Saadet lideri Temel Karamollaoğlu, İyi Parti İstanbul İl Başkanlığı’na yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırıyla ilgili, “İyi Parti’ye yapılmış olan saldırı inşallah yanlış bir anlaşılmadır. Ama böyle bir saldırı yapılmış olmasından büyük bir üzüntü duyuyorum. Ben Sayın Akşener’i aradım, geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Siyasi bir partiye saldıracaksınız, gayeniz nedir? O saldırı ile ne elde etmek istiyorsunuz bir başarı elde etme imkânı yok. Bu sadece kin ve nefretten, bu neyden kaynaklanıyor. Size kendi partinizin lideri veya toplum sizi bu noktaya itiyor. Seçim gerilimini özellikle iktidar kanadı önemsiyor. Her yerde bir gerilim çıkarma havasına giriyor. Polis elinde, mahkemelere etki edebiliyor. Bu anlayışla siz toplumu gerersiniz emin olun sonunda bu sizin başınızda patlar” ifadelerini kullandı.

Millet İttifakı’nın milletvekili seçimlerine ilişkin uygulayacağı formülleri değerlendiren Karamollaoğlu, “Millet İttifakı mutlaka kazanacak. Meclis’te de Millet İttifakı partileri çoğunluğu elde edecekler. Ama ne kadar onu bilmiyorum. 300 ile 360 arasında olursa eğer Anayasa değişikliği hemen yapılamayabilir ama bir sene içerisinde orada mutlaka farklı kutuplaşmalar kamplaşmalar meydana gelir. Çünkü iktidar partisi çoğunluğu kaybetmiş, hiçbir etkinliği yok. O zaman Anayasa değişikliği yapılması onların da işine gelir. Bir uzlaşma ortaya çıkabilir. Bir sene sonra Mecliste bizim çoğunluğumuz 360’ın üzerinde olmamasına rağmen Anayasa değişikliği sağlanabilir. Ama bir soğuma dönemine ihtiyaç var. Hemen bir iki ay sonra bu değişikliği yapalım derseniz henüz seçim neticelerini hazmedememiş ve seçimde yenilgi almış siyasi partiler böyle bir girişime rıza göstermezler ama eninde sonunda gösterecekler” dedi.

“Ayasofya cami olarak kalacak, burada herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Ayasofya’nın manası önemli, siz cami yaptırabilirsiniz. Türkiye’nin her tarafını camilerle doldurabilirsiniz ama eğer o caminin içinde sizin inancınızın gereği yerine getirilmiyorsa başta adalet olmak üzere o zaman sizin camilerin adedini artırmanızın bir önemi olmaz. Biz Ayasofya’nın esas camii olarak açılmasını ve manevi iklimin yeşermesini arzu ediyoruz. Biz Ayasofya’nın yeniden kiliseye, müzeye dönüşmesini hiçbir zaman tasvip etmeyiz” diyerek sözlerini sürdüren Karamollaoğlu, adaletin, liyakatin, israfın yapılmaması gerektiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Sen Erbakan Hoca’yı ne zaman tanıdın?” sözlerine yönelik konuşan Karamollaoğlu, "Daha Sayın Erdoğan kısa pantolonlu iken ben Erbakan Hoca’yla beraber Konya’da çalıştım. Ben Erbakan’ı 1967 yılında tanıdım. Tayyip Bey o yıllarda henüz 13 yaşlarındaydı. Odalar Birliği’nde döviz dağıtımı esnasında benim gibi 5 tane arkadaşıma o işi vermişti. Ben de tekstil alanında Odalar Birliği’ne tahsis edilen dövizin nasıl dağıtılacağını bana bıraktılar. 10-15 milyon dolarlık talep var, 1,5 milyon dolar tahsis ettiler. Ben de onu 300-500 tane firmaya dağıttım. Sonra bu hakkı iptal etti hükümet arkasından da 3-5 firmaya verdiler. Erbakan, Odalar Birliği’nde başkan olduğunda, uzaklaştırıldığında seçim iptal edildiğinde ben gene oradaydım. Erbakan Hoca o zaman bize ilk talimatını 1969 seçimlerinde verdi. Kendisi Meclis’e girdi ve ilk verdiği talimat ESAM’ın kurulmasıydı” cümlelerini kullandı.

Türkiye’nin ekonomik karnesini değerlendiren Karamollaoğlu, asgari ücretin açlık sınırının altında olmasını eleştirdi. Karamollaoğlu, “Biz Türkiye’yi sanayi tesisleriyle dolduracağız. Sadece Marmara Bölgesi’nde değil, Edirne’den Kars’ kadar, Hakkâri’den Denizli’ye kadar her ilde mutlaka fabrikalar inşa edilecek. Bu fabrikalar da elde edilen gelir üçe ayrılacak. O yatırımı yapan insan, devlet bir pay alacak ve çalışanlar pay alacak. Çalışanların payı yoksulluk sınırının yani açlık sınırının üç misli olacak şekilde tanzim edilecek. Erbakan Hoca bunu 1997 yılında gerçekleştirdi. Adalete önem verirseniz bu adımları atabilirsiniz. Bunlar atamazlar çünkü kendilerine düşen payın azalmasını istemiyorlar. Yolsuzluklardan kaldıramıyorlar vazgeçemiyorlar. Zaten bunlardan vazgeçemedikleri için bir felaketin içine yuvarlandık.”

Deprem bölgesinde yapılacak konutların satışıyla ilgili Karamollaoğlu, şunları kaydetti, “Bu konuda atılan adımlar kabul edilebilir değil. Bir defa depremde her şeyini kaybetmiş insanlara devlet borçludur. O binalar yıkıldıysa devletin burada mutlaka ihmali vardır. Vicdanen de kendi konutlarını, malını mülkünü kaybetmiş insanlara devlet el uzatmak mecburiyetindedir. Şimdi seçimlerden sonra gerekli adımları atacağız ve bu konutların bedava verilmesini sağlayacağız. Mağdur insanları, bütün birikimini kaybetmiş insanları borçlandırıp ondan bir kazanç elde etme yoluna gitmek insafsızlıktır. Bu devletin üzerine bir yük getirir ama israfı, yolsuzluğu önlerseniz bu ülkenin ne kadar zengin olduğunu görürsünüz.”