Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, 8 Mart Dünya Kadınlar günü kapsamında TV5'te Bilali Yıldırım'ın 'Buyrun Başlıyoruz' programında dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
Kadına şiddet olayları kapsamında ailenin önemine vurgu yapan Kurdaş, kadın ve erkek arasındaki sorunların mevcut uygulamalarla düzeltilemeyeceğini ifade etti.
Kurdaş, "Kadına doğuda batıda bakıldığı gibi bakılmanın yerine İslam'da bakıldığı gibi baksak birçok meseleyi halledeceğiz. Ama buna müsade edilmiyor. Kadına izzeti veren bir İslam dininin mensuplarıyız. Cahiliye devrinde kızların canını kurtaran bir inancın mensuplarıyız. Ama maalesef muhafazakar çevre bile kadına İslam'ın gerektirdiği gibi değil kapitalistçe bakıyoruz. Ve bugünkü kadın değerlendirmeleri yaratılış hakikatini bir kenara bırakarak kadını tüketim kültürünün dayatmaları üzerinden ele alıyor" dedi.
Kadın üzerinde yaşanan tartışmaların odağında kadına şiddet ve kadının çalışması olduğunu ifade eden Kurdaş, "Kimse kadına şiddet yapılsın demiyor. Hele İslam hiç demiyor. Üstelik İslam dini, kadına şiddeti müsade etmiyor. Bırakın erkeğe veya herhangi bir canlıya bile herhangi bir şiddete müsade etmiyor" ifadelerini kullandı.
Batı'nın insan haklarını parçaladığını kaydeden Kurdaş, "Dikkat edin Batı'nın bütün yaklaşımı hakları parçalamak üzerinedir. İnsan hakkı, çocuk hakkı, kadın hakkı, memur hakkı, hayvan hakkı, işçinin hakkı... Hak Kuran'i bir kavramdır. Hak Allah'ın koyduğu kurallar üzerine inşa edilmesi gerekir. Bizim düzenlediğimiz haklar böylesine sonuçlar çıkartıyor. Yaratıcının düzenlediği şekliyle alınterini veren sistemin hakkını kursak zaten böyle bir hak arayışına bile gerek kalmayacak. İslam'ın hak anlayışını her alanda hakim kılsak bugün bu sorunları yaşamıyor olacağız" diye konuştu.
Öte yandan kadına şiddet olayları kapsamında erkeğin evden uzaklaştırılması üzerinden başka sorunların ortaya çıktığını ifade eden Kurdaş, "Mesela erkeklerin evden uzaklşatırılması gibi bir takım kararlar alınıyor. Ama bu uzaklaştırma ile bataklığı kurutmuyorsunuz. Başka bir risk alanları oluşuyor. O risk alanlarında toplumda başka bir yara açıyorsunuz. Çünkü toplumun gerçek ihtiyaçlarını tahlil edecek yapıda değilsiniz. Öte yandan neden her sene 8 Mart'ta korolar halinde ağıtlar yakıyoruz. Meseleler niye çözülmüyor, kaç senedir bu 8 Mart kutlanıyor? Sadece psikolojik olan o yarayı daha da derinleştiriyoruz. Bu yaşanan şiddetlerin sebebi ise ahlaki ve manevi yoksunluktan kaynaklanıyor" diye konuştu.