Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, TV5'te Bilali Yıldırım'ın 'Buyurun Başlıyoruz' programında ülke ve dünya gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.
Canlı yayındaki sözlerine Milli Gazete'nin 50. yıl kuruluş yıl dönümü münasebetiyle başlayan Kurdaş, iktidardan muhalefetine çoksa sayıda kişinin kendisini ziyaret ettiğini ve tebrik mesajı gönderdiğini dile getirdi.
Kültür ve sanat üzerinden dünyanın şekillenmesi gerektiğini ve kültür-sanat adına konuşan kişilerin çok yönlü olmasını vurgulayan Kurdaş, "Kültür- sanat diyoruz' ancak padişahlarımızın kültür-sanat yönünü bilmeyiz, edebiyat yönünü, şair yönünü bilmeyiz. Bir şahıs hem devlet yönetir hem savaş için miğfer giyer, kılıç kuşanır hem şiir yazar nesir yazar, hem de divan edebiyatına büyük katkılarda bulunur. Ama biz insanı parçalıyoruz. Bir insanı bazen şair olarak alırız, bir insanı edebiyatçı olarak alırız. Ayrıca bu insanlar da şiir yazıp kahvesini içip kenarda oturur fakat padişahlar eski devlet adamlarımız böyle değil. Geçmişte çok yönlü devlet adamı ve sanat adamları vardı" dedi.
Kültür ve sanat denildiğinde Müslüman toplumlar için Batı'daki rol modellerin gündeme gelmesini eleştiren Kurdaş, "Kültürle sanatla ilgilenenler gözümüzün önünde sürekli pipoludur, atkılıdır, berelidir... Konu eğer şekilcilikse neden sünneti seniyye üzerine bir kültür sanat adamı görmüyoruz da illa Batı'daki bir ressam figürü üzerine rol modelleri çıkıyor bu da anlaşılır değil" diye konuştu.
Metaverse ve sanal gerçeklik adı altında dünya genelinde yaygınlaşan dijital diktatörlüğe Kurdaş, şu ifadeleri kullandı:
"Şurada bir şey var. Burada bir iman var ve sonsuzluğa açılan bir pencere var. Dünden bugüne gelecek olursak sürekli insansız devlete doğru gidiyor. Yani insanı dışarıda bırakan kapital sistem zaten bunu gerekli görüyor. Ve Makineleşme ile endüstrileşmeyle yapay zekaya kadar geldik. Nihayetinden insanın olmadığı, robotların insan yerine geçtiği hatta pandemi sürecinde de en çok konuşulan, gündeme gelen ne? 'Bilmem kaç milyon insan ölsün isteniyor' söyleniyor. Bu söylemler ne kadar doğrudur ne kadar komplo teorisi ben işin burasında değilim. Ama genel gidişat ulus devletler bile Türkiye şartlarını düşünün insanı merkeze alamayan, sosyal devlet iddiasında olmayan, devleti ve şirketi ön plana alan ve devletin ve şirketin hakkını kollayan, insanın hakkını korumayan bir anlayış ortaya çıktı. Mesele şu kış günlerinde diyelim ki doğal gaz faturasını ödeyemedin. Ne oluyor? Diyelim ki doğal gaz faturasını ödemedin, hemen kesiliyor. Çünkü şirketin hakkı önemli, senin ısınıp ısınmaman önemli değil. Devlet, şirketin hakkı söz konusu olduğu zaman gardiyan oluyor. O yüzden bu kadar vergi var, o yüzden bu kadar açlık sorunu var. Edebiyata gelince ne deniliyor 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ama uygulamaya elince devletin ve şirketin hakkı gündeme geldiğinde insan orada devre dışı kalmış oluyor... Bu bakımdan biz bir taraftan yeni bir dünya kuralım diyoruz birileri de diğer taraftan başka bir dünyayı yeniden reform ediyor. Farklı bir sonsuzluk alemini kapitalizm inşa etmek istiyor. Burada hakikat yok, çizgiler ve tasarımlar var. Yalanlarla ve simülasyonlarla insanın duygusu yok edilmek isteniyor bunu siyasette de görüyoruz. Bu da metaverse olarak karşımıza çıkıyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomik sorunlar kapsamında 20 yıldır iktidarda olmasına rağmen "Tüm sıkıntıları biz çözeriz" şeklinde algı ve manipülasyon içerikli açıklamasını değerlendiren Kurdaş şu şekilde konuştu:
"Muhalefetteyken yaklaşık 19 yıl önce Sabah gazetesinin arşivinde çıkardığımız bir manşet değil. Bu manşet 16 Ocak 2020 Pazar günkü bir manşet. Yani dünün gazetesi. 19 yıllık bir iktidar, sonrasında 'tüm sıkıntıları biz çözeriz' diyor. Her alanda sıkıntı var dedik anlattık. Ekonomide, adalette, sosyal hayatta her yerde bir sorun olduğunu anlattık ancak iktidar kanadının her şeyin toz pembe olduğunu söyledi. Şimdi geldiğimiz bu noktada ise Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı. Bu iktidarın gazetesi de sonuç olarak 'Biz sıkıntıları biz çözeriz' dedi. Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki 'Bugün büyük sıkıntılar var'. 'Bugün çözülmesi gereken çok büyük sıkıntılar var' diyor. Sanki bu sıkıntılar bir başkasından devredilmiş gibi ve çözüm bekleyen, Sayın Erdoğan'ı bekleyen sıkıntılar varmış gibi... Sayın Erdoğan'a demek lazım ki 'Sayın Erdoğan siz zaten iktidardasınız, tek sorumlusunuz. 19 yıldır tek iktidarsınız'. Türkiye'yi sanki başkaları yönetiyormuş gibi konuşuyor. Nihayetinde de bu iktidarın çözmediği, çözemediği sorunları artık kendi manşetlerine taşıdığı gerçeğiyle bizi yüz yüze bırakıyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Ben çözerim' sözleriyle iktidar olmasına rağmen bir muhalefet lideri gibi konuşmasına tepkisini sürdüren Kurdaş, şöyle devam etti:
"Bundan 3 yıl önce ne demiştik? Sayın Erdoğan, seçim kampanyasında AK Parti'ye de muhalefet ediyor. Sayın Erdoğan şimdi de 3 yıllık Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi'nin doğurduğu sonuçlara muhalefet ediyor. Yine muhalefete muhalefet görevini bırakmıyor. Ama nihayetinde bir şey oluyor: 'Ben çözerim' diyor. Ben bu cümleyi bir taraftan da önemsiyorum. Here şeye rağmen bütün müsebbip kendisi olmasına rağmen çıkıp diyor ki 'ben çözerim'. Şimdi politik arenada muhalefetin bunu bir düşünmesi lazım. Türkiye'yi şu çıkmaza sokan iktidar bile 'Ben çözerim' diyerek yarın muhalefetin kullanacağı 'Ben çözerim' cümlesini boşa çıkartıyor. Sayın Erdoğan 'Ben çözerim' diyerek diyor ki biz bu alana gireceğiz. Muhalefete alan bırakmayacağını söylüyor ancak muhalefetin de bu mesajı alıp ona göre hareket etmesi gerekir."
Saadet Partili Adıyaman Kahta Belediyesi'nde asgari ücretin ücreti 5 bin 322 TL olarak uygulanmaya başlamasıyla Milli Görüş Belediyeciliği'nin önemine vurgu yapan Kurdaş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Milli Görüş Belediyeciliği'yle ilgili yeniden bir tarih yazmak gerekir. Ve yineden başladı. Burada Adıyaman Kahta Belediyesi asgari ücreti açıkladı. Biliyorsunuz AKP ve CHP'li belediyeler arasından asgari ücretin tespit edilmesi konusunda bir tartışma ortaya çıkmıştı. O süreçte de hatırlarsanız Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu bundan 2-3 ay önce asgari ücretle ilgili bir rakam bildirdi. 5 bin küsurlü bir rakamdı. O zaman troller hemen bir saldırıya geçmişti. Saadet Partisi Genel Başkanı'nı ve Saadet Partilileri hayalcilikle suçlamışlardı. Sonra kendileri enflasyon ve hayat pahalılığı artınca 4 bin 250 lira gibi rakam açıklamıştı. Bu tartışmalar içerisinde Karamollaoğlu'nun 5 bin küsurlu bir asgari ücret açıklaması sonrasında Saadet Partili Kahta Belediyesi'nin de 5 bin 322 TL gibi bir rakamı asgari ücret olarak uygulamaya koymasını güzel bir tevafuk görüyorum ve önemli buluyor."