Kurdaş'tan iklim anlaşması tepkisi: Ozon tabakasını biz mi deldik?

Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, Türkiye ve dünya gündemine dair TV5'te Bilali Yıldırım'ın sunduğu 'Buyurun Başlıyoruz' programında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Kurdaş, değerlendirmelerine Siyonist İsrail'in Mescd-i Aksa'nın Müslümanların elinden alınması yönündeki sinsi planları gündemine alarak başladı.
Büyük İsrail'in kurulması için çalışan Yahudilerin sinsi planlarına değinen Kurdaş, "Yahudilerin gölgesi altındaki Müslümanların Mescid-i Aksa'da ibadet etmelerine yeni bir engellemenin olduğu bir durum var. Zeten Mescid-i Aksa'da yıkmaktan vazgeçmiş bir İsrail yok. Türkiye ve İslam coğrafyasının normalleştiği bir İsrail var karşınızda. Mescid-i Aksa'yı yıkmaya çalışan Süleyman mabedini yapmaya çalışan bir yol haritasına sahip İsrail var karşımızda. Bu yol haritası bugün ortaya çıkmış bir yol haritası değil. Bu yol haritası Siyonizm’in öğretisidir. Ve bu yol haritası İsrail'de müreffeh bir yaşam değil ve barış içinde yaşaması olayı değildir. Mesele Arzı Mevud planı kapsamında Nil ile Fırat arasında Büyük İsrail'i kurulması ve Mescid-i Aksa'yı yıkarak Süleyman mabedini yapma gibi hedefleri var. O yüzden İsrail'i barış ve müreffeh meseleler üzerinden ölçmemek lazım. Bu açından da mazlum bir Yahudi ve Musevi halk yoktur. Çünkü farklı ülkelerde yaşayan Yahudiler zaten bir müreffeh yaşam içerisinde oldu" dedi.
Siyonist İsrail rejimini tanımanın özellikle İslam coğrafyası için büyük bir sorun teşkil ettiğini ifade eden Kurdaş, "Biz kendimizi aldatıyoruz. İsrail'in varlığını tanımak İsrail'in ve Siyonizm'in öğretisini kabul edilmesine kapı açmaktan başka bir şey değildir. Bugün İsrail ile normalleşme had safhaya ulaştı. İsrail kurulduğu günden bugüne elde ettiği kazanımların zirvesine çıktı. Büyük İsrail'i kurma dertleri var" diye konuştu.
Büyük İsrail'e karşı tek panzehirin İslam Birliği'nin olduğunu vurgulayan Kurdaş, "Bizler Mescid-i Aksa'da namaz kılıp D-8'i kurma derdindeyiz onlar Büyük İsrail'i kurma derdindeler. Bizler yeni bir dünya projesini yürütüyor olma derdin olmalıyız. Bu bakımdan Büyük İsrail2in karşısındaki tek panzehir İslam Birliği'nin kurulmasıdır. Bizler İslam Birliği'ni kurma çalışmasından vazgeçersek ve D-8'leri şu haliyle tek edecek olursak Büyük İsrail'in kurulmasına ve Mescid-i Aksa'nın yıkılması zemininin oluşmasına neden olacaktır" ifadelerini kullandı. 
Türkiye'deki ekonomik krize de değinen Kurdaş, AKP iktidarının 2023 hedefleri noktasındaki söylemlerine eleştiri yaptı.
Beslenme sorunlarının yaşandığını ve büyük bir ekonomik bunalımlar yaşandığını kaydeden Kurdaş, Batı ülkeleriyle Türkiye arasındaki farkı şu şekilde anlattı:
"Koronavirüs salgınında başta İtalya ve Fransa gibi ülkelerin  sağlık sisteminin çöktüğüne dair haberler yaşandı. İtalyanlar diyor ki "Bizler koronavirüs salgınında bu sıkıntıyı yaşadık ama nedeni şuydu: biz sağlıklı bir toplumuz, o yüzden birçok hastane yok fakat koronavirüse hepsi bir anda böyle yakalandı" gibi bir yaklaşım var. Bu bakımdan dershaneler bir şekilde sektör haline gelmişse orada eğitim çökmüş demektir. Hapishane sayısı arıyorsa adalet yok demektir. Hastaneler çoğalıyorsa da orada toplumumuz sağlıklı beslenmiyor demektir. Çünkü toplum GDO ve NBŞ'li ürünlerle besleniyor. Bu durumda sağlıksız ve bağışıklık sistemi zayıf bir toplumun ortaya çıkmasına neden oluyor. Denetimsiz bir market sistemimiz var, raf sistemimiz var. Sağlık Bakanlığı ile Tarım Bakanlığı da her türlü katkı maddelerin izin veriyor. İster istemez bağışıklığın zayıf ve hasta oluyorsun. Doğrusunu da konuşacak olursak kanserden ölenlerin sayısı pandemiden ölenlerin sayısından fazla. Bu bakımdan beş yıldızlı hastanelerimizle övünüyorsak demek ki hastamız çok ve toplumumuz sağlıklı değil" diye ifade etti.
Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'nı kabul etmesini endişe verici olduğunu Kurdaş sözlerine şöyle devam etti:
"Paris İklim Sözleşmesi, Türkiye'nin mutlaka ileride geri çekilmek zorunda kalacağı bir sözleşmedir. Ve maalesef anayasanın üzerinde bir metindir. Paris İklim Anlaşması hakkında kim ne biliyor? Kimse ne  içeriğini biliyor ne de tartışıyor. Dünyada en fazla karbon salınımı yapan ülkeler Çin, ABD, AB ülkeleri ve Japonya iken Paris İklim Sözleşmesi diğer 190 ülkeye de yükümlülükler getiriyor." 
Karbon salınımı konusundan büyükbaş hayvanları suçlayan art niyetli bir yaklaşımın ortaya çıktığını ve bu durum üzerinden yapay et kullanımı için propagandanın ortaya çıktığını belirten Kurdaş "Yapay et kullanımını arttırmak için Paris İklim Sözleşmesi kapsamında şu anda büyükbaş hayvanlar karbon salınımı nedeniyle suçlanıyor. Biz daha yerli ve doğal tohum meselesini halledememişken şimdi de yapay et kullanımını yaygınlaştıracaklar. İnsan nesline ve beslenmeye karşı büyük bir savaş var. Ayrıca son 3 yüz yıl insanoğlu doğaya ve insanlığa zarar verdi. Ama hangi insan zarar verdi? Bu soruyu sormak lazım" ifadelerini kullandı.
Paris İklim Anlaşması'nın 3 milyar dolar gibi bir para karşılığında imzalandığı yönündeki iddiaları gündeme getirerek ozon tabakasının ABD, Çin ve diğer büyük ülkelerce delindiğini ifade eden Kurdaş, şöyle devam etti:
"Kesin bilgiye dayanarak söylemiyorum birkaç kaynaktan gördüm. 3 milyar dolarlık bir hibeden bahsediliyor. İklim Sözleşmesiyle ilk ilgili yeni bakanlıklar ve yeni birimler kuruldu. Bizim de ekonominin kötü gidişatından dolayı 3 milyar dolara ihtiyacımız vardı da ondan dolayı mı Paris İklim Sözleşmesini kabul ettik? Bu konular ileride çok tartışılacak ve bunun sonuçları olacak. Bizim üretimimizi ve potansiyelimizi etkileyecek. Sonuçta ABD, Çin ve diğerleri ozon tabakasını delmeye devam edecek ama külfetini bizim gibi ülkeler çekecek. 3 milyar dolarcıkla ağzımıza bir parmak bal sürecekler. Mesele bu da değil, bunun ülkemize hangi sonuçları getireceğini iyi düşünmemiz lazım."