Flaş Haber
Ümmetin Habibullah Hasreti
Siyasi hesaplaşmalara değil, cinayetlere idam istiyoruz!
Saadet Partisi Genel Başkan Vekili ve Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, son günlerde gündemin üst sıralarında yer tutan Narin Güran olayı gibi toplumda büyük tepki toplayan vahşi cinayetler ile ilgili Meclis’e idam çağrısında bulundu.
SİYASET
12.09.2024, 04:55
Saadet Partisi’nden idam çağrısı! Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan, toplumda büyük tepki toplayan Narin Güran olayı üzerinden Meclis’e çağrıda bulundu. Arıkan, “Cinayet ve özellikle çocuk cinayetleri için çerçevesi çok net şekilde belirlenmiş bir kapsamda idam cezasını yasalaştıralım. Burada daha sonra siyasi bir intikam aracına dönüşmemesi için ‘çerçevesi net bir şekilde belirlenmiş ve cinayetle sınırlı’ olması bizim için en önemli kriterdir” dedi.
Narin Güran olayı gibi kan donduran olaylarda suçluların hak ettikleri cezayı almaları konusunda toplumda bir endişe olduğuna dikkat çeken Arıkan, Saadet Partisi olarak bu tip vahşi cinayetlerde idamı savunduklarını kaydetti. Arıkan, partisinin yaptığı idam çağrısı ile ilgili şunları kaydetti: “Her gün onlarca suç kaydı olan kişilerin sokaklarda serbestçe dolaştığını görüyoruz. Görüyoruz ki Ceza Kanunu ve İnfaz Yasası; suçluları caydırıcı şekilde cezalandırmaktan çok uzak. Bu cezasızlık durumu, katilleri ve çocuklarımızın hayatını karartan canileri cesaretlendirmektedir. Narin’in katledildiği bu acı olayı bir milat kabul ederek; benzer vahşeti, aklının ucundan dahi geçirenlerin bacaklarını titretecek değişiklikleri hayata geçirelim.
Buradan Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran iktidara ve tüm muhalefet partilerine sesleniyorum. Gelin hep birlikte; Ceza Kanunu’nda ve İnfaz Yasası’nda değişiklik yaparak cezaların caydırıcılığını artıralım. Cinayet ve özellikle çocuk cinayetleri için çerçevesi çok net şekilde belirlenmiş bir kapsamda idam cezasını yasalaştıralım. Burada daha sonra siyasi bir intikam aracına dönüşmemesi için ‘çerçevesi net bir şekilde belirlenmiş ve cinayetle sınırlı’ olması bizim için en önemli kriterdir. Toplum olarak adalet duygumuzu derinden sarsan çocuk cinayetleri karşısında hep birlikte, ‘İdam gelsin!’ seslerini duyuyoruz. Evet, sadece altını çiziyorum sadece bu vahşice eylemler karşısında bunun gerekliliğini savunuyoruz.”
İdam cezasının siyasi hesaplaşmalara alet edilmemesi uyarısında da bulunan Arıkan, “Hukuku ve adaleti yerle bir eden bu iktidarı bir an önce değiştirip, gerçek adaleti sağlamak ve toplumun vicdanını rahatlatacak cezaları hak edenlere en ağır şekilde vermek bizim görevimizdir. Biz aynı zamanda, sadece cezalandırmayla suçun önlenemeyeceğinin farkındayız. Bu nedenle aynı zamanda toplumu bilinçlendirme ve suçu ortaya çıkaran sosyolojik zemini ortadan kaldırmaya yönelik kapsamlı politikaları da uygulamaya geçirmek gerekmektedir” dedi.
Toplumda artan şiddet olayları ile merkez medyada yayınlanan televizyon içeriklerinin birbiri ile bağlantılı olduğunu da hatırlatan Arıkan, “RTÜK, iktidarın kontrolündeki merkez medyaya ne ceza kesebilir ne de yaptırım uygulayabilir. Sermayeyi ve şahsi bekayı her şeyin üzerinde gören ilkesiz ve liyakatsiz yönetimin, bu iki tavrı ekranlardan uzaklaştırması elbette mümkün değildir. Bizler, Saadet Partisi olarak evvela tüm aile olarak ekran karşısına geçen aziz milletimiz için; ekranı şiddet ve ahlâksızlık zehrinden arındıracağız. Bunu milletimize bir görev addediyoruz. İç politikada, ekonomide, eğitimde olduğu gibi medyada da, ‘Önce ahlâk ve maneviyat’ diyoruz” dedi.
Konuşmasına adalet gündeminde öne çıkan bir diğer konu olan Polat çiftinin tahliyesi ile sürdüren Arıkan, “Yaşanan yozlaşma en çok hukuk alanında hissediliyor. Yeni Anayasa gündeminin peşinde olan iktidar, mevcut yasalara göre suç işleyen herkesi resmen ödüllendiriyor. Öyle ki bugün SGK borcunuzu ödemezseniz sağlık hizmeti alamazsınız. Ama milyarlarca TL kara para aklayıp vergi kaçırırsanız iktidarın ‘ENERCİSİ’ sizden yana olabilir” eleştirisinde bulundu.
Pazartesi çalan ders zili ile başlayan 2024-2025 eğitim-öğretim yılı ile ilgili de değerlendirme yapan Arıkan, öğretmen atamalarında yaşanan krize değindi. Cumhuriyet tarihinde ilk defa atama yapılmadan bir eğitim-öğretim yılına başlanıldığının altını çizen Arıkan, “Okulların açılmasıyla birlikte de ülkemizin dört bir yanından öğretmen açığı şikâyeti gelmeye başladı. Milli Eğitim Bakanı öğretmen ataması yapmak yerine asgari ücretin altında çalıştıracağı öğretmenlerle sorunu çözmeye çalışıyor” şeklinde konuştu.
Ekonomik kriz, sosyal çürüme ve eğitim politikalarında yaşanan sorunlar nedeniyle eğitim ve öğretimde adeta hayatta kalma mücadelesi verildiğini belirten Arıkan, şunları kaydetti: “Gençlerimiz eğitim adasından bir bir ayrılırken; öğretmenlerimiz her türlü engelli parkurda eğitim mücadelesi vermektedir. Elbette dokunulmazlıkları da yine yandaşlar almaktadır! Sebebi, iktidarın günübirlik eğitim politikasıdır. Bu politika mevcut bakanla birlikte iflasını cümle âleme ilan etmiştir. Türkiye’ye günübirlik politika değil: ‘Önce ahlâk ve maneviyat diyen’ bir anlayış gereklidir.”
Gündemin bir diğer önemli başlığı olan Harp Okulu ve teğmenler meselesi hakkında da görüşlerini paylaşan Arıkan, “Disiplin abidesi bir kurum disiplinsizliklerin odağı olamaz. Milli Savunma Üniversitesi Rektörü, Harp Okulları’nın dekanları kendilerini gözden geçirsinler! Teğmenlerin organize edildiği iddiaları daha da vahimdir. Organize edilebilen askerler milletin askeri mesabesinde olamaz. O nedenle iddialar titizlikle araştırılmalı, gözbebeği kurumlarımız daha fazla töhmet altında bırakılmamalıdır” dedi.
Filistin’de Siyonistler tarafından şehit edilen Ayşenur Ezgi Eygi’ye rahmet dileyerek değerlendirmelerine devam eden Arıkan, şunları söyledi: “Henüz 26’sında bu kardeşimiz kardeşlerinin uğradığı zulme kayıtsız kalmamıştır. Gazze’ye ulaşamamışsa da Batı Şeria’da Filistinli çiftçilerin hakkını savunan bir protesto esnasında şehit edilmiştir. Siyonist buldozerlerinin üstüne yürüyen Rachel Corie’nin izini sürmüştür. Bu yürekli kızımız, nehirden denize özgür Filistin, tam bağımsız Filistin için umut olmuştur. Ayşenur; her ne kadar iktidar vanaları kapatmıyor, dolaylı olarak ticarete ve ilişkilere devam ediyor olsa da; milletimizin Filistin halkının mücadelesine nasıl destek verdiğini tüm dünyaya göstermiştir. Bu yürekli kızımızın davası elbette güdülecektir.”
Geçtiğimiz hafta Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin Türkiye ziyaretini de değerlendiren Arıkan, “Dış politikanın jargonu ve metodolojisi altüst oldu. Ağlama, hakaret, kavga, argo, kabadayılık, olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar, ne ararsanız var! Sisi’yle 10 yıl süren çekişmenin ülkemize maliyetini açıklayacak bir babayiğit var mı? 17 anlaşma 10 yıllık zararı karşılamaya yetecek mi? İhvan hareketini, önce dolduruşa getirip, sonra darbede ağır bedeller ödemek zorunda bırakanlar kim? Ya Mursi ve arkadaşlarının ödediği bedeller? Doğru kılavuzluk tüm bunları engelleyebilirdi! Hem İhvan’a hem Mısır'a hem de ülkemize aynı anda bedel ödetmek nasıl bir başarıdır? Kendilerinin dedikleri gibi, bunu da: Yaparsa AK Parti yapar!”
Konuşmasının sonunda hem dünyayı hem de bölgemizi yakından ilgilendiren, üzerinden 23 yıl geçen 11 Eylül olaylarından bu yana yaşanan süreci değerlendiren Arıkan, “11 Eylül sadece bir başlangıçtır. Bugün hâlâ Filistin’de yaşanan trajedi de bu zihniyetin eseridir. Biz 1969'dan beri haykırıyoruz; D-8 ve D-60’la Batı blokunun anlayışını büsbütün çökerteceğiz. Dünyaya ‘Yeni Bir Dünya’ ilkesini kardeşçe tekrar biz getireceğiz” dedi.
Türk siyasi tarihinde önemli bir olay olan 12 Eylül Askeri Darbesi’nin yıl dönümü ile ilgili de konuşan Arıkan, askeri vesayeti en çok maruz kalan hareketin Milli Görüş olduğunu kaydetti. Arıkan, “Partileri kapanan, lideri tutuklanan, siyasi yaşamı engellenen Milli Görüş tam 55 yıldır vesayet zihniyetiyle mücadele ederek bugünlere gelmiştir. Askeri vesayetin ortadan kaldırıldığı bugünlerde biz; AK Parti iktidarında bir ‘sivil vesayetle’ karşı karşıyayız. Askeri veya sivil, biz bütün vesayetlerin karşısındayız! Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bunun için mücadelemiz devam edecek, aziz milletimizin talepleri doğrultusunda yürüyüşümüzü sürdüreceğiz” diye konuştu.
Narin Güran olayı gibi kan donduran olaylarda suçluların hak ettikleri cezayı almaları konusunda toplumda bir endişe olduğuna dikkat çeken Arıkan, Saadet Partisi olarak bu tip vahşi cinayetlerde idamı savunduklarını kaydetti. Arıkan, partisinin yaptığı idam çağrısı ile ilgili şunları kaydetti: “Her gün onlarca suç kaydı olan kişilerin sokaklarda serbestçe dolaştığını görüyoruz. Görüyoruz ki Ceza Kanunu ve İnfaz Yasası; suçluları caydırıcı şekilde cezalandırmaktan çok uzak. Bu cezasızlık durumu, katilleri ve çocuklarımızın hayatını karartan canileri cesaretlendirmektedir. Narin’in katledildiği bu acı olayı bir milat kabul ederek; benzer vahşeti, aklının ucundan dahi geçirenlerin bacaklarını titretecek değişiklikleri hayata geçirelim.
Buradan Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran iktidara ve tüm muhalefet partilerine sesleniyorum. Gelin hep birlikte; Ceza Kanunu’nda ve İnfaz Yasası’nda değişiklik yaparak cezaların caydırıcılığını artıralım. Cinayet ve özellikle çocuk cinayetleri için çerçevesi çok net şekilde belirlenmiş bir kapsamda idam cezasını yasalaştıralım. Burada daha sonra siyasi bir intikam aracına dönüşmemesi için ‘çerçevesi net bir şekilde belirlenmiş ve cinayetle sınırlı’ olması bizim için en önemli kriterdir. Toplum olarak adalet duygumuzu derinden sarsan çocuk cinayetleri karşısında hep birlikte, ‘İdam gelsin!’ seslerini duyuyoruz. Evet, sadece altını çiziyorum sadece bu vahşice eylemler karşısında bunun gerekliliğini savunuyoruz.”
İdam cezasının siyasi hesaplaşmalara alet edilmemesi uyarısında da bulunan Arıkan, “Hukuku ve adaleti yerle bir eden bu iktidarı bir an önce değiştirip, gerçek adaleti sağlamak ve toplumun vicdanını rahatlatacak cezaları hak edenlere en ağır şekilde vermek bizim görevimizdir. Biz aynı zamanda, sadece cezalandırmayla suçun önlenemeyeceğinin farkındayız. Bu nedenle aynı zamanda toplumu bilinçlendirme ve suçu ortaya çıkaran sosyolojik zemini ortadan kaldırmaya yönelik kapsamlı politikaları da uygulamaya geçirmek gerekmektedir” dedi.
Toplumda artan şiddet olayları ile merkez medyada yayınlanan televizyon içeriklerinin birbiri ile bağlantılı olduğunu da hatırlatan Arıkan, “RTÜK, iktidarın kontrolündeki merkez medyaya ne ceza kesebilir ne de yaptırım uygulayabilir. Sermayeyi ve şahsi bekayı her şeyin üzerinde gören ilkesiz ve liyakatsiz yönetimin, bu iki tavrı ekranlardan uzaklaştırması elbette mümkün değildir. Bizler, Saadet Partisi olarak evvela tüm aile olarak ekran karşısına geçen aziz milletimiz için; ekranı şiddet ve ahlâksızlık zehrinden arındıracağız. Bunu milletimize bir görev addediyoruz. İç politikada, ekonomide, eğitimde olduğu gibi medyada da, ‘Önce ahlâk ve maneviyat’ diyoruz” dedi.
Konuşmasına adalet gündeminde öne çıkan bir diğer konu olan Polat çiftinin tahliyesi ile sürdüren Arıkan, “Yaşanan yozlaşma en çok hukuk alanında hissediliyor. Yeni Anayasa gündeminin peşinde olan iktidar, mevcut yasalara göre suç işleyen herkesi resmen ödüllendiriyor. Öyle ki bugün SGK borcunuzu ödemezseniz sağlık hizmeti alamazsınız. Ama milyarlarca TL kara para aklayıp vergi kaçırırsanız iktidarın ‘ENERCİSİ’ sizden yana olabilir” eleştirisinde bulundu.
Pazartesi çalan ders zili ile başlayan 2024-2025 eğitim-öğretim yılı ile ilgili de değerlendirme yapan Arıkan, öğretmen atamalarında yaşanan krize değindi. Cumhuriyet tarihinde ilk defa atama yapılmadan bir eğitim-öğretim yılına başlanıldığının altını çizen Arıkan, “Okulların açılmasıyla birlikte de ülkemizin dört bir yanından öğretmen açığı şikâyeti gelmeye başladı. Milli Eğitim Bakanı öğretmen ataması yapmak yerine asgari ücretin altında çalıştıracağı öğretmenlerle sorunu çözmeye çalışıyor” şeklinde konuştu.
Ekonomik kriz, sosyal çürüme ve eğitim politikalarında yaşanan sorunlar nedeniyle eğitim ve öğretimde adeta hayatta kalma mücadelesi verildiğini belirten Arıkan, şunları kaydetti: “Gençlerimiz eğitim adasından bir bir ayrılırken; öğretmenlerimiz her türlü engelli parkurda eğitim mücadelesi vermektedir. Elbette dokunulmazlıkları da yine yandaşlar almaktadır! Sebebi, iktidarın günübirlik eğitim politikasıdır. Bu politika mevcut bakanla birlikte iflasını cümle âleme ilan etmiştir. Türkiye’ye günübirlik politika değil: ‘Önce ahlâk ve maneviyat diyen’ bir anlayış gereklidir.”
Gündemin bir diğer önemli başlığı olan Harp Okulu ve teğmenler meselesi hakkında da görüşlerini paylaşan Arıkan, “Disiplin abidesi bir kurum disiplinsizliklerin odağı olamaz. Milli Savunma Üniversitesi Rektörü, Harp Okulları’nın dekanları kendilerini gözden geçirsinler! Teğmenlerin organize edildiği iddiaları daha da vahimdir. Organize edilebilen askerler milletin askeri mesabesinde olamaz. O nedenle iddialar titizlikle araştırılmalı, gözbebeği kurumlarımız daha fazla töhmet altında bırakılmamalıdır” dedi.
Filistin’de Siyonistler tarafından şehit edilen Ayşenur Ezgi Eygi’ye rahmet dileyerek değerlendirmelerine devam eden Arıkan, şunları söyledi: “Henüz 26’sında bu kardeşimiz kardeşlerinin uğradığı zulme kayıtsız kalmamıştır. Gazze’ye ulaşamamışsa da Batı Şeria’da Filistinli çiftçilerin hakkını savunan bir protesto esnasında şehit edilmiştir. Siyonist buldozerlerinin üstüne yürüyen Rachel Corie’nin izini sürmüştür. Bu yürekli kızımız, nehirden denize özgür Filistin, tam bağımsız Filistin için umut olmuştur. Ayşenur; her ne kadar iktidar vanaları kapatmıyor, dolaylı olarak ticarete ve ilişkilere devam ediyor olsa da; milletimizin Filistin halkının mücadelesine nasıl destek verdiğini tüm dünyaya göstermiştir. Bu yürekli kızımızın davası elbette güdülecektir.”
Geçtiğimiz hafta Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin Türkiye ziyaretini de değerlendiren Arıkan, “Dış politikanın jargonu ve metodolojisi altüst oldu. Ağlama, hakaret, kavga, argo, kabadayılık, olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar, ne ararsanız var! Sisi’yle 10 yıl süren çekişmenin ülkemize maliyetini açıklayacak bir babayiğit var mı? 17 anlaşma 10 yıllık zararı karşılamaya yetecek mi? İhvan hareketini, önce dolduruşa getirip, sonra darbede ağır bedeller ödemek zorunda bırakanlar kim? Ya Mursi ve arkadaşlarının ödediği bedeller? Doğru kılavuzluk tüm bunları engelleyebilirdi! Hem İhvan’a hem Mısır'a hem de ülkemize aynı anda bedel ödetmek nasıl bir başarıdır? Kendilerinin dedikleri gibi, bunu da: Yaparsa AK Parti yapar!”
Konuşmasının sonunda hem dünyayı hem de bölgemizi yakından ilgilendiren, üzerinden 23 yıl geçen 11 Eylül olaylarından bu yana yaşanan süreci değerlendiren Arıkan, “11 Eylül sadece bir başlangıçtır. Bugün hâlâ Filistin’de yaşanan trajedi de bu zihniyetin eseridir. Biz 1969'dan beri haykırıyoruz; D-8 ve D-60’la Batı blokunun anlayışını büsbütün çökerteceğiz. Dünyaya ‘Yeni Bir Dünya’ ilkesini kardeşçe tekrar biz getireceğiz” dedi.
Türk siyasi tarihinde önemli bir olay olan 12 Eylül Askeri Darbesi’nin yıl dönümü ile ilgili de konuşan Arıkan, askeri vesayeti en çok maruz kalan hareketin Milli Görüş olduğunu kaydetti. Arıkan, “Partileri kapanan, lideri tutuklanan, siyasi yaşamı engellenen Milli Görüş tam 55 yıldır vesayet zihniyetiyle mücadele ederek bugünlere gelmiştir. Askeri vesayetin ortadan kaldırıldığı bugünlerde biz; AK Parti iktidarında bir ‘sivil vesayetle’ karşı karşıyayız. Askeri veya sivil, biz bütün vesayetlerin karşısındayız! Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bunun için mücadelemiz devam edecek, aziz milletimizin talepleri doğrultusunda yürüyüşümüzü sürdüreceğiz” diye konuştu.
18
açık
Namaz Vakti
12 Ekim 2024
İmsak | 05:18 | ||
Güneş | 06:37 | ||
Öğle | 12:30 | ||
İkindi | 15:42 | ||
Akşam | 18:14 | ||
Yatsı | 19:28 |
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|