Flaş Haber
Ümmetin Habibullah Hasreti
“Suriye’nin istikrarsızlığı, Türkiye ve bölge için çok büyük tehditler içeriyor”
Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi (GİK) ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Suriye’de yaşanan gelişmeler ile ilgili olarak Millî Gazete’ye özel açıklamalarda bulundu.
SAĞLIK
05.12.2024, 09:00
3
Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi (GİK) ve İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya, Millî Gazete’nin Suriye’de gerçekleşen son gelişmeler ile ilgili sorularını yanıtladı. Kaya, Türkiye’nin attığı adımların önemli olduğunu ifade ederek, Suriye’nin küresel güçlerin elinde kullanılan bir karta dönüştüğünü belirterek, “Suriye’nin toprak bütünlüğü vurgusunu ısrarla devam ettirmek ve Suriye ile meselenin çözümü için her ne kadar zayıf bir seçenek olsa da başta Suriye yönetimi olmak üzere gerekli girişimler yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Kaya, Suriye meselesinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük güvenlik meselesi olduğunu ifade ederek, “Temel sorun aslında Suriye’nin Afganistanlaştırılması meselesidir. Sürekli istikrarsızlık üreten, sürekli çatışma olması hedeflenen bir anlayış ile maalesef Suriye meselesi daha da karmaşık bir hal almaya devam ediyor” dedi.
Türkiye’nin kendi sınır güvenliği için attığı adımların önemine vurgu yapan Kaya, atılan adımların yerinde ve gerekli olduğunu ifade ederek, “911 kilometrelik sınırımız var. Sınırın öteki tarafından terör örgütlerinin sürekli tehdidi altında kalan bir Türkiye, elbette bunu bir güvenlik meselesi olarak algılar ve bunu engellemek, sınır güvenliğini sağlamak adına gerekli adımları atar. Ancak Suriye’nin içerisinde hâlihazırda özellikle Halep’te gelişen olaylar ve orada HTŞ denilen yapılanmanın Halep’i ele geçirmiş olması aslında her ne kadar Türkiye’deki kimi kesimler tarafından olumlu bir gelişme olarak addedilse de, bugün için olumluymuş gibi lanse edilse de gelecekte ne gibi sorunlar doğuracağı, neler olacağı tam olarak kimse tarafından bilinmiyor. HTŞ aynı zamanda Türkiye’nin terör örgütü listesinde yer alan bir yapılanmadır” diye konuştu.
Bölge ülkelerinin Suriye özelinde küresel güçlerin yerleşmesini sağlayacak ve istikrarsızlığı devam ettirecek adımlardan uzak durması için çağrıda bulunan Kaya, iradenin Türkiye, Irak ve İran’ın elinde olacağı bir yolun belirlenmesinin gerekliliğine dikkat çekti. Kaya, “Suriye meselesi, küresel güçlerin elinde farklı boyutları ile kullanılan bir karta dönüşüyor. Hatta dönüştü. Bu sorunun buradan çıkartmak, Suriye’nin toprak bütünlüğü vurgusunu ısrarla devam ettirmek ve Suriye ile meselenin çözümü için her ne kadar zayıf bir seçenek olsa da gerekli girişimlerin yapılması doğru olan yoldur. Türkiye’nin kendi güvenliğini tesis etmek adına attığı adımlar önemlidir ama Suriye meselesinde bazen kazanım gibi görünenler kayba dönüşebilir” ifadelerini kullandı.
İdlib’de hem Suriye’nin hem de Rusya tarafından gerçekleştirilen saldırılara dikkat çeken Kaya, bu saldırılarda sivil kayıpların da olduğuna vurgu yaparak, “Orada sivil kayıplar olursa ve bölgedeki insanlar sürekli bombalanırsa Türkiye yeni bir göç dalgası ile karşı karşıya kalabilir. Bütün bu tehditler değerlendirildiğinde bizim bakmamız gereken nokta, fotoğrafın bütünüdür. Burada istikrarsızlık İsrail’in isteyeceği bir şeydir. Bir önceki Trump döneminde Golan Tepeleri’nin İsrail’e verildiğine dair imzayı kendince atan Trump idi. Yine biliyorsunuz İsrail, zaman zaman Şam’ı bile bombalayarak aslında oradaki istikrarsızlığı artıran taraf oldu. Bütün boyutları ile düşünüldüğünde olaya, gelişmelere daha teenni ile bakmak hem güvenliğimizi sağlamak hem de orayı istikrarlı hale getirmek için adımlar atmamız gerekli diye düşünüyorum” dedi.
Bölgede Özgür Suriye Ordusu ile ilişkilere de dikkat çeken Kaya, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile HTŞ arasındaki desteğin doğru tarif edilmesi gerektiğini belirterek, “Siz ÖSO’nun HTŞ ile iş birliği yaparak adımlar atmasının da destekçisi gibi algılanırsanız, bu Türkiye’nin üzerindeki tehditleri artırır. Zaten biliyorsunuz Astana mutabakatlarından birisinde İdlib’deki radikal unsurların oradan çıkarılması Türkiye’ye bırakılmıştı. Şimdi böyle bir durum olduğunda bu hem Rusya hem de İran nezdinde Türkiye’nin pozisyonunu tartışmaya açabilir. Astana Süreci’ni baltalayabilir. Dış İşleri Bakanlığı’nın son zamanlarda yaptığı açıklamalar makul ve yerinde açıklamalardır. Olayın tamamını tarif etmeye çalışan bir anlayışına dönük bir dili kullanıyorlar bu da önemli ama o sosyal medyadaki trollerin sevinç naraları anlaşılabilir değildir, biraz sabırlı olmak lazım” diye konuştu.
Bölgeye ilişkin birçok iddianın olduğunu ifade eden Kaya, Rusya ve İran’ın bölgeye farklı güçlerini sahaya sürdüğü iddiaları ile ilgili olarak bölgedeki durumun daha da riskli hale geleceğini kaydederek, “Rusya ve İran’ın farklı güçlerini sahaya sürmesi çatışmayı artıracaktır. Çatışma durumu İdlib üzerindeki baskıyı şiddetlendirecektir. Aynı zamanda PYD, YPG’nin boşalan kimi alanları kontrol etmek gibi bir hedefi var. Yani Suriye coğrafyası tamamen küresel güçlerin bilek güreşi yaptığı bir alana dönüştü. Bu alanı kurtaracak, bu alanı küresel güçlerin çıkar hesaplarının dışına çıkaracak bir anlayış lazım. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Esad ile görüşmek için son 1 yıldır dile getirdikleri önemliydi. Her şeye rağmen bunda ısrarcı olmaya devam etmek lazım. Arap Birliği vesair kurumlar üzerinden bunu sürekli yoklamak lazım. Çeşitli diplomatik girişimler yapmak ve Suriye’yi olabildiği ölçüde dış etkilerden arındırmak, aynı zamanda Türkiye’nin güvenlik kaygılarını gideren bir tarzda diplomatik adımların atılması gibi bir anlayışa sahip olmak lazım” dedi.
Mültecilerin Suriye’ye geri dönüşüne yönelik iddiaların iyi niyetle ama çok erken olduğunu ifade eden Kaya, “Daha çok Halep için bu iddialar konuşuluyor. Halep’in nasıl yöneticiliğine dair bir kanaatimiz var mı? Halep’te İdlib’deki gibi bir statüko mu olacak? Türkiye’nin şu anda kontrolünde olan Barış Pınarı, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı harekâtları ile kontrol ettiği bölgelerde diğer bölgelere göre tabii ki daha stabil bir durum var ancak Halep’te ne olacak bilmiyoruz. O yüzden çok iyi niyetli ve çok acele yapılmış belki de milletin algısını yönetmek için özellikle ortaya atılmış çıkışlar bunlar. O şekilde bakıyor ve erken değerlendirme olarak görüyorum bunu” ifadelerini kullandı.
Kaya, Suriye meselesinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük güvenlik meselesi olduğunu ifade ederek, “Temel sorun aslında Suriye’nin Afganistanlaştırılması meselesidir. Sürekli istikrarsızlık üreten, sürekli çatışma olması hedeflenen bir anlayış ile maalesef Suriye meselesi daha da karmaşık bir hal almaya devam ediyor” dedi.
Türkiye’nin kendi sınır güvenliği için attığı adımların önemine vurgu yapan Kaya, atılan adımların yerinde ve gerekli olduğunu ifade ederek, “911 kilometrelik sınırımız var. Sınırın öteki tarafından terör örgütlerinin sürekli tehdidi altında kalan bir Türkiye, elbette bunu bir güvenlik meselesi olarak algılar ve bunu engellemek, sınır güvenliğini sağlamak adına gerekli adımları atar. Ancak Suriye’nin içerisinde hâlihazırda özellikle Halep’te gelişen olaylar ve orada HTŞ denilen yapılanmanın Halep’i ele geçirmiş olması aslında her ne kadar Türkiye’deki kimi kesimler tarafından olumlu bir gelişme olarak addedilse de, bugün için olumluymuş gibi lanse edilse de gelecekte ne gibi sorunlar doğuracağı, neler olacağı tam olarak kimse tarafından bilinmiyor. HTŞ aynı zamanda Türkiye’nin terör örgütü listesinde yer alan bir yapılanmadır” diye konuştu.
Bölge ülkelerinin Suriye özelinde küresel güçlerin yerleşmesini sağlayacak ve istikrarsızlığı devam ettirecek adımlardan uzak durması için çağrıda bulunan Kaya, iradenin Türkiye, Irak ve İran’ın elinde olacağı bir yolun belirlenmesinin gerekliliğine dikkat çekti. Kaya, “Suriye meselesi, küresel güçlerin elinde farklı boyutları ile kullanılan bir karta dönüşüyor. Hatta dönüştü. Bu sorunun buradan çıkartmak, Suriye’nin toprak bütünlüğü vurgusunu ısrarla devam ettirmek ve Suriye ile meselenin çözümü için her ne kadar zayıf bir seçenek olsa da gerekli girişimlerin yapılması doğru olan yoldur. Türkiye’nin kendi güvenliğini tesis etmek adına attığı adımlar önemlidir ama Suriye meselesinde bazen kazanım gibi görünenler kayba dönüşebilir” ifadelerini kullandı.
İdlib’de hem Suriye’nin hem de Rusya tarafından gerçekleştirilen saldırılara dikkat çeken Kaya, bu saldırılarda sivil kayıpların da olduğuna vurgu yaparak, “Orada sivil kayıplar olursa ve bölgedeki insanlar sürekli bombalanırsa Türkiye yeni bir göç dalgası ile karşı karşıya kalabilir. Bütün bu tehditler değerlendirildiğinde bizim bakmamız gereken nokta, fotoğrafın bütünüdür. Burada istikrarsızlık İsrail’in isteyeceği bir şeydir. Bir önceki Trump döneminde Golan Tepeleri’nin İsrail’e verildiğine dair imzayı kendince atan Trump idi. Yine biliyorsunuz İsrail, zaman zaman Şam’ı bile bombalayarak aslında oradaki istikrarsızlığı artıran taraf oldu. Bütün boyutları ile düşünüldüğünde olaya, gelişmelere daha teenni ile bakmak hem güvenliğimizi sağlamak hem de orayı istikrarlı hale getirmek için adımlar atmamız gerekli diye düşünüyorum” dedi.
Bölgede Özgür Suriye Ordusu ile ilişkilere de dikkat çeken Kaya, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile HTŞ arasındaki desteğin doğru tarif edilmesi gerektiğini belirterek, “Siz ÖSO’nun HTŞ ile iş birliği yaparak adımlar atmasının da destekçisi gibi algılanırsanız, bu Türkiye’nin üzerindeki tehditleri artırır. Zaten biliyorsunuz Astana mutabakatlarından birisinde İdlib’deki radikal unsurların oradan çıkarılması Türkiye’ye bırakılmıştı. Şimdi böyle bir durum olduğunda bu hem Rusya hem de İran nezdinde Türkiye’nin pozisyonunu tartışmaya açabilir. Astana Süreci’ni baltalayabilir. Dış İşleri Bakanlığı’nın son zamanlarda yaptığı açıklamalar makul ve yerinde açıklamalardır. Olayın tamamını tarif etmeye çalışan bir anlayışına dönük bir dili kullanıyorlar bu da önemli ama o sosyal medyadaki trollerin sevinç naraları anlaşılabilir değildir, biraz sabırlı olmak lazım” diye konuştu.
Bölgeye ilişkin birçok iddianın olduğunu ifade eden Kaya, Rusya ve İran’ın bölgeye farklı güçlerini sahaya sürdüğü iddiaları ile ilgili olarak bölgedeki durumun daha da riskli hale geleceğini kaydederek, “Rusya ve İran’ın farklı güçlerini sahaya sürmesi çatışmayı artıracaktır. Çatışma durumu İdlib üzerindeki baskıyı şiddetlendirecektir. Aynı zamanda PYD, YPG’nin boşalan kimi alanları kontrol etmek gibi bir hedefi var. Yani Suriye coğrafyası tamamen küresel güçlerin bilek güreşi yaptığı bir alana dönüştü. Bu alanı kurtaracak, bu alanı küresel güçlerin çıkar hesaplarının dışına çıkaracak bir anlayış lazım. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Esad ile görüşmek için son 1 yıldır dile getirdikleri önemliydi. Her şeye rağmen bunda ısrarcı olmaya devam etmek lazım. Arap Birliği vesair kurumlar üzerinden bunu sürekli yoklamak lazım. Çeşitli diplomatik girişimler yapmak ve Suriye’yi olabildiği ölçüde dış etkilerden arındırmak, aynı zamanda Türkiye’nin güvenlik kaygılarını gideren bir tarzda diplomatik adımların atılması gibi bir anlayışa sahip olmak lazım” dedi.
Mültecilerin Suriye’ye geri dönüşüne yönelik iddiaların iyi niyetle ama çok erken olduğunu ifade eden Kaya, “Daha çok Halep için bu iddialar konuşuluyor. Halep’in nasıl yöneticiliğine dair bir kanaatimiz var mı? Halep’te İdlib’deki gibi bir statüko mu olacak? Türkiye’nin şu anda kontrolünde olan Barış Pınarı, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı harekâtları ile kontrol ettiği bölgelerde diğer bölgelere göre tabii ki daha stabil bir durum var ancak Halep’te ne olacak bilmiyoruz. O yüzden çok iyi niyetli ve çok acele yapılmış belki de milletin algısını yönetmek için özellikle ortaya atılmış çıkışlar bunlar. O şekilde bakıyor ve erken değerlendirme olarak görüyorum bunu” ifadelerini kullandı.
10
hafif yağmur
Namaz Vakti
25 Ocak 2025
İmsak | 06:18 | ||
Güneş | 07:44 | ||
Öğle | 12:45 | ||
İkindi | 15:15 | ||
Akşam | 17:36 | ||
Yatsı | 18:57 |
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|