AK Parti hükümetinin son 2 yılda gerçekleştirdiği dış politika açılımlarının önemli noktalarından biri olan Mısır’la normalleşme süreci, darbeci Mısır rejimi tarafından askıya alındı. Ekim ayının başında Türkiye ile Libya arasında imzalanan hidrokarbon anlaşmasından duydukları rahatsızlığı dile getiren Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü, Türkiye ile normalleşme sürecini durdurduklarını açıkladı. Türkiye, Doğu Akdeniz’deki güç dengesi açısından Mısır’la normalleşme konusunda ısrarcı tavrını sürdürürken, darbe rejiminin anlaşma köprülerini yıkıp atması, uluslararası itibar anlamında Türkiye’nin dış politika karnesine eksi bir puan olarak kayıtlara geçti.

Ekim ayının başında Türkiye ile Libya arasında imzalanan hidrokarbon anlaşması, Mısır-Yunanistan ittifakını oldukça rahatsız etmişti. Türkiye-Libya mutabakatının imzalanmasının hemen ardından Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelen Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü, Türkiye’ye karşı tehditvâri açıklamalar yapmıştı. Hâlihazırda Libya’daki iki hükümetten biri olan General Hafter başkanlığındaki Tobruk hükümetine destek veren Mısır rejimi, Türkiye ile hidrokarbon anlaşmasını imzalayan Trablus hükümetini tanımıyor.

2013 yılında Mısır’da İhvan-ı Müslimin iktidarına yönelik hain bir askeri darbe gerçekleştiren General Sisi, Mısır’ı karanlık bir dehlize sürüklemeye devam ediyor. Sisi’nin gerek ekonomide gerekse dış politikadaki tutarsız ve başarısız hamleleri, Mısırlıların gelecek umutlarını karartıyor. Mısır rejimi, Türkiye ve Yunanistan’ın ana aktörleri olduğu, İsrail, Libya, KKTC, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi gibi birçok uluslararası unsurun da doğrudan müdahil olduğu Doğu Akdeniz’deki enerji çatışması denkleminde, ulusal çıkarlarına aykırı olmasına rağmen Yunanistan’ın tarafında yer almayı tercih etti. Türkiye ile anlaşması halinde Yunanistan’la olan anlaşmasından en az 2 katı fazla kazanç elde edecek olmasına rağmen Mısır rejimi, ideolojik kaygıları gereği Türkiye ile anlaşmayı benimseyemedi. Türkiye kamuoyunda ciddi bir etkisi olan İhvan-ı Müslimin taraftarlığını hesap eden Mısır rejimi, despot yönetimi muhafaza etmek adına Türkiye’ye karşı temkinli davranışını sürdürüyor.

Mısır hükümeti, Türkiye’nin normalleşme ısrarına karşı, sürecin başından bu yana Türkiye’ye karşı ihtiyatlı ve çekimser bir politika izledi. Arap medyasında yer alan bazı analizlerde darbe rejiminin başı Sisi’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısır’la yakınlaşma niyetine hiçbir zaman güvenmediği yazıldı. AK Parti hükümetinin, darbe rejiminin gönlünü alabilmek adına Türkiye’deki İhvan-ı Müslimin üyelerine yönelik uyguladığı bazı ambargolara rağmen Mısır darbe rejimi normalleşme konusunda mesafeli tutumunu sürdürdü. Uluslararası platformlarda Mısır ve Türkiye arasındaki normalleşme sürecine yönelik, Türkiye’nin kovalayan, Mısır’ın ise kaçan taraf olduğu yönünde bir algı hâkim oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıl “Mısır’la istihbari, diplomatik ve ekonomik olarak iş birliği sürecimiz devam ediyor. Sıkıntı söz konusu değil. Bu en üst düzeyde değil de, bir tık altında devam ediyor. Gönlümüz ister ki Mısır’la olan bu süreci çok daha güçlü devam ettirelim. Bu istihbari, diplomatik ve siyasi görüşmeler netice verici olduktan sonra bunu daha ileri taşırız. Mısır halkıyla Türk milletinin ayrı olması söz konusu değil. Mısır halkını Yunanistan’ın yanına yerleştirmek söz konusu değil” demişti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise Mısır’la ilişkilerin normalleşmesi konusuna ilişkin açıklamasında, “Mısır’la ilişkilerimizin düzelmesi gerekiyor. İki ülke ya da iki ülke halkı olarak farklı görüşlerimiz olabilir. İki ülkenin arasındaki olumlu ilişkilerin sadece iki ülkeye yansıması olmuyor. (Bu yansıma) Doğu Akdeniz’de var, Filistin meselesinde önemli, İslam dünyası için önemli, Arap dünyası için önemli, Afrika için önemli, Orta Doğu için önemli” ifadelerini kullanmıştı.