Yüzde 60’ı israf, yolsuzluk ve rüşvete gidiyor!

Saadet lideri, tv5 ve tv42 ortak yayınında gazeteci Mustafa Yılmaz’ın sorularını cevaplandırdı…

SİYASET 04.09.2022, 04:35
2
Yüzde 60’ı israf, yolsuzluk ve rüşvete gidiyor!
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TV5  ve TV42 ortak yayını ‘Gündem Türkiye’ programında  gazeteci Mustafa Yılmaz’ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Ekonomiden adalete, Peker’in iddialarından 6’lı Masa’nın cumhurbaşkanı adayına kadar birçok konuda Yılmaz’ın sorularını cevaplandıran Karamollaoğlu, Türkiye’de yaşanan israf, yolsuzluk ve rüşvete dikkat çekti.
Türkiye’nin kaymağını iktidarla birlikte olanların yediğine vurgu yapan Karamollaoğlu, “Tahminlerimizin çok ötesinde yolsuzluklar yapılıyor. Başlangıçtan itibaren bu yolsuzluğun önemli bir kısmı belli çevrelere aktarılıyor. Sonra da onların altındakiler arasında da bölüştürülüyor. Eğer iktidar ülkenin kaynaklarına, toplumun imkânlarına sahip çıksa hakikaten 3 şeyi hep söylüyoruz; israfa, yolsuzluğa ve rüşvete mani olsa emin olun biz çok kısa zamanda dağları deviririz. Yatırıma ayrılan bütçenin yüzde 60’ı israfa, yolsuzluğa ve rüşvete gidiyor. Bu önlendiği zaman Türkiye’yi hakikaten kimse tutamaz” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TV5 ve TV42 ortak yayını ‘Gündem Türkiye’ programında gazeteci Mustafa Yılmaz’ın sorularını yanıtladı. Yılmaz’ın gündeme ilişkin sorularını cevaplandıran Karamollaoğlu, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Parti olarak yoğun bir tempoyla çalıştıklarının altını çizen Karamollaoğlu, “Hakikaten teşkilat mensuplarımıza çok teşekkür ediyorum. Çok ciddi çalışmalar yapıyorlar. Bunun karşılığını da sahada bize gösterilen ilgiden görüyoruz. Önce Bursa’da sonra ise İstanbul’da tertip edilen pikniklere binlerce vatandaşımız katılarak mitinge dönüştü adeta” dedi.

Karamollaoğlu, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in gündeme getirdiği iddialar ve savcıların harekete geçmemesiyle ilgili, “Şimdi düşünün bu tip iddialar gündeme geldikten sonra İçişleri Bakanı çıktı, ‘Aylık 10 bin dolar alan milletvekilleri var’ dedi. Ama bunun kim olduğunu ifşa etmedi. 10 bin dolar alan insanlar var ve bunun üzerine gidilmiyor. Şimdi gelin bu meseleyi çözün. Yalan söyleme ihtimalini düşünmüyorum. Çünkü bildiği bir konuda iddiada bulunuyor. Sen kiminle berabersin sorusu ister istemez geliyor akıllara. Hem biliyorsun hem üzerine gitmiyorsun. O zaman sen de suç ortağısın manasına gelir. Bundan dolayı Türkiye müthiş bir güvensizlik ortamına girdi. Kimse kimseye güvenmiyor. En başta da maalesef adaleti sağlamakla ilgili adalet mekanizmasına huzuru sağlamakla ilgili olarak da İçişleri Bakanlığı’na güvenmiyor. Güvenin olmadığı yerde sadece iddialar, yolsuzluklar, haksızlıklar ve baskılar giderek artar. Böyle bir ülke de huzurlu ülke olamaz. Böyle bir ülke kalkınamaz” diye konuştu.

İktidarın güvendiği iş adamlarının bile sermayelerini yurtdışına götürdüğü ile ilgili iddiaların sorulduğu Karamollaoğlu, “Bu da bir gerçek. İş adamları genelde akıllı insanlardır diyemiyorum hepsi için. Ama menfaatlerini çok ciddi şekilde gözetirler. Kaybetmek istemezler neticede. Bugün bir iktidar onlar için her türlü imkânı hazırlasa bile bir gün gelip bu çarkın ters dönebileceğini düşünürler, tedbir alırlar. Şimdi Türkiye belli bir istikamete doğru gidiyor. Sadece isimleri önde olan beş, altı tane iş adamı var. Bütün ihaleler, bu insanlara veriliyor. Tabi yolsuzluk dediğimiz zaman anlıyoruz ki tahminlerimizin çok ötesinde yolsuzluklar yapılıyor. Başlangıçtan itibaren bu yolsuzluğun önemli bir kısmı belli çevrelere aktarılıyor. Sonra da onların altındakiler arasında da bölüştürülüyor. En son kademe olarak da çalışan insanlara karınlarını bile doyurmakta zorluk çekecek bir ücret ödeniyor. İşte çalışarak yoksullaşmak buradan geliyor. Hem çalışıyor insanlar ama karınlarını doyurmaktan acizler. Kendilerine verilen her işi yapmak zorunda, mecburiyetinde hissediyorlar. İşten çıkarsa yeni bir iş bulamıyor” diyerek Türkiye’de yaşanan yolsuzluk çarkını özetledi.

İşsizliğin yaygın olduğuna vurgu yapan Karamollaoğlu, şöyle devam etti: “Anadolu niye boşaldı? Anadolu’da yatırımlar kapandı da ondan. Kurulu fabrikalar yıkıldı. Erbakan Hoca’mızın temelini attığı yüzlerce fabrika yıkıldı. Bir tanesi kaldı benim bildiğim. O da Diyarbakır’daki TEMSAN. Ama kapısında sadece bekçiler var, çalışmıyor. Bizim ekonomimiz yanlış temeller üzerine inşa edildiği için bu noktadayız. Güçlü olanlar, etkili olanlar, iktidarla birlikte olanlar kaymağı yiyor ama esas işi yapanlar sömürülüyor, eziliyor.”

Peker’in iddialarıyla ilgili Karamollaoğlu, “Bir gerçek var; kamuoyu bununla ilgileniyor. Ve çok sarsıcı iddiaları var. Peker’in iddialarını eğer savcılar, adli mekanizma görüyorsa beni şaşırtın niye müdahale edilmiyor? Görmüyorsa eskiden görmeyebilirdi. Çünkü bilmeyebilir. Ama birisi çıkıp bunları ortaya döküyorsa o zaman görevleri gereği bununla ilgilenmek mecburiyetindeler. Doğru veya yanlış, haklıdır, haksızdır, ayrı bir konu. Ama bu işin üzerine gitmeye, vatandaşın zihninde oluşan sorulara cevap vermeye mecburlar. Türkiye eğer bir hukuk devletiyse Türkiye’de eğer kamuoyu vicdanını muhatap alan bir yönetim varsa buna mecburlar” dedi.

Saadet Partisi’nin 2019’daki seçim kampanyasında kullandığı ‘cepsiz ceket’le ilgili ise Karamollaoğlu, “Belediye başkanlığı yapmak önemli bir iş. Belediye başkanı bir şehrin bir ilçenin, beldenin bütün sorunlarını üstlenmiş olan kişidir. Kendisine tahsis edilen kıt kaynaklarla bu işleri yapmaya gayret gösterir. Ben Sivas Belediye Başkanı seçildiğimde neredeyse iflas etmiş bir belediye ile karşı karşıya kalmıştım. İmkânlarımız çok kısıtlı hatta yoktu. Borçlarımızı ödeyemiyorduk. Ama sonunda borçlarımızı da ödedik çok büyük yatırımlar da yaptık. Düşünüyorum neden? Çünkü o zaman evet ceketimizin cebi vardı da üstü dikiliydi, hiçbirinin cebine belediye kaynaklarından 5 kuruş para girmedi. Bundan eminim. Çünkü biz o kadar büyük yatırımları başka türlü yapamazdık. Biz bugün de Türkiye’nin problemlerini o gün aynen Sivas Belediyesi’nde gördüğümüz problemler gibi görüyoruz. Eğer iktidar ülkenin kaynaklarına, toplumun imkânlarına sahip çıksa hakikaten 3 şey hep söylüyoruz; İsrafa, yolsuzluğa ve rüşvete mani olsa emin olun biz çok kısa zamanda dağları deviririz. Bu imkân ve potansiyel var. Yeter ki yerli yerinde kullanılsın. Biz söz veriyoruz vatandaşa; herkese doğup, büyüdüğü ilde, ilçede iş bulma taahhüdünde bulunuyoruz” dedi.

Kamu kaynaklarıyla vatandaşın kaynaklarının aynı olduğunun millete anlatılması gerektiğinin altını çizen Karamollaoğlu, açıklamalarına şöyle devam etti: “Kamu malı dediğimiz dışarıdaki birilerinin malı değil, senin malın. Türkiye’nin bütçesi bu milletin bütçesi. Bu milletin paralarıyla bu bütçe yapılıyor. Dışarıdan bir şey gelmiyor. Hepimiz kazancımızdan bir miktar veriyoruz bütçe oluşuyor. Peki, biz bütçeyi nasıl kullanacağız? O bütçe kullanılırken tasarrufa riayet edilecek, yolsuzluğa fırsat verilmeyecek ve mutlaka verimli yatırımlara yönelecek. Daha önce ifade etmiştik; Yatırıma ayrılan bütçenin yüzde 60’ı israfa, yolsuzluğa ve rüşvete gidiyor. Bu önlendiği zaman Türkiye’yi hakikaten kimse tutamaz.”

Türkiye’de siyasetin yargıya girdiğini hatırlatan Karamollaoğlu, “Geçmişte siyasette rol alanlar; partide il başkanlığı, il yöneticisi vs. olarak görev yapanlar, milletvekilliği yapanlar yargıda görev almaya başladığında siz oradan adalet bekleyemezsiniz. Mantık bunu reddeder. Çünkü oraya bir partinin temsilcisi olarak geldiğine inanan insan, yeri geldiğinde o partinin aleyhinde bir durum meydana geldiğinde o kararı veremez. Veremiyorlar da zaten problemde burada çıkıyor. Adalet devletin temelidir. Siz devleti yıkıyorsunuz. Bu hafife alınacak bir konu değil ki. Devleti yıkarsanız onu tekrar inşa etmek çok zor” diyerek Türkiye’deki yargı-siyaset ilişkini ortaya koydu.

Karamollaoğlu, KHK ile ilgili soruya ise, “Bu çarpıklığı aslında iktidar doğrudan doğruya manipüle ediyor. Şu gerçeği görmemiz lazım; iktidar, Amerika’ya gidip ittifak kurduktan sonra Türkiye’ye geldiler bu cemaatle ittifak kurdular. Önce adalet mekanizmasını bütünüyle onlara terk ettiler. Arkasından orduya el attılar. Özellikle üst kademedeki cemaat mensupları terfi ettirildi. Her noktada cemaat etkili hale geldi, özdeşleşti. Kim yaptı bunu? AK Parti yaptı, başkası yapmadı. Ne CHP’nin ne MHP’nin ne de başka bir partinin de ne bizim bir dâhilimiz yok. Tamamen birlikte yaptılar. Ne olduysa bir noktaya geldi ve ortaklık bozuldu. Bu sefer de bir kalkışma ve neticesinde de elhamdülillah başarılı olmayan bir ihtilal teşebbüsüyle karşı karşıya kaldı Türkiye. Ondan sonra savaş ilan edildi. Şimdi de, ‘Sizin irtibatınız var, iltisakınız var’ deniliyor. Ya en büyük irtibat AK Parti ile bunlar arasındaydı. Siz şimdi çıkıp da dışarıda birisini niye arıyorsunuz ki? Siz biliyorsunuz kimin size daha fazla bağlı olduğunu, kimin de tamamen öbür tarafın etkisinde olduğunu… Bu onu gösteriyor. Demek ki bu şahıs has adamları ama cemaatin de has adamı yoksa Bank Asya’nın başına siz herhangi bir insanı genel müdür olarak tayin edebilir misiniz? Para orda dönüyor” dedi.

Erdoğan’ın kendisiyle uyuşmayan herkesi ‘sen cemaattensin’ dediğini aktaran Karamollaoğlu, “O zaman da akan sular duruyor. ‘Şimdiye kadar gözümüzden kaçmış, şimdi fark ettik’ diyerek elimine ediyor. ‘Kandırıldık’ diyor. Başka hiçbir gerekçe yok. Vatandaş da kaldırılmış olabilir. Hatta onun ötesinde zorlandı. AK Parti’deki bir göreve talip olurken cemaat lideriyle bir fotoğraf çektirmezseniz, oradan bir teskiye alamazsanız giremiyordunuz. Ne yapsın vatandaş? Mecburen gidiyordu teskiye alıyordu oradan. Ama şimdi o suç haline geldi. Kendi işlerine gelmiyorsa bir adamı ancak bu ithamla bertaraf ediyorlar. Başka türlü gerekçe yok ortada” diye konuştu.

KHK’nın çözümünün basit olmadığını söyleyen Karamollaoğlu, “Bunun çözümünü adli mercilere bırakmaktan öte başka bir şey değil. Eğer bir insan mahkemeye gitmiş, bunlarla hiçbir iltisakının olmadığını ispat etmiş, başka da bir delil ortaya konmamışsa siz bu insanı görevden alamazsanız. Siz bu insanı cezalandıramazsınız. Bu adalet mefhumuna karşı bir tavır sergilemektir. Onun için KHK mağdurlarının her biriyle ayrı ayrı ilgilenilmek ve hakikaten masum olduğu ispat edilen herkesin de normal şartlarda göreve dönmesini sağlamak gerekir. Bunun başka bir yolu yok. Bu para yatırmayı da anlamıyorum; bir kere iki kere para yatırılmış. Bazen kendisine havale yapılmış Bank Asya üzerinden. Ne yapsın? Git de bunu Ak Bank’a mı çevir desin adam. Meşru bir banka, o banka üzerinden kendisine bir para gönderiliyor. Bunu alıyor ‘vay sen tam bunların adamısın’ deniliyor. Bu mantıklı bir yaklaşım değil. Bunların hiçbirine itibar edilmez. Onun için tekrar söylüyorum; Burada kararı AK Parti veriyor, AK Parti kademeleri veriyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nı da onlar bu konuda besliyorlar. İşlerine gelmeyen kim varsa FETÖ’cü… Çünkü en kolay itham bu şimdi. AK Parti’nin değil, adaletin objektif kriterler üzerinden karar vermesi gerekir” dedi.

6’lı Masa ile ilgili soruya ise Karamollaoğlu, “Bu masa ile ilgili bugüne kadar birçok spekülasyon yapıldı. El insaf hiçbir bilgiye sahip olmadan bu masa ile ilgili konuşmak Türkiye’ye faydası olmaz etkili de olmaz. 6’lı Masa, bugüne hiçbir problem yaşamadan geldi. Bundan sonra ise ikinci tur görüşmeleri başlayacak. Bugüne kadar 6’lı Masa olarak neler yapıldı onun üzerinde durduk. Şimdi bundan sonra da somut olarak neler yapılması icap eder? Daha çok onların üzerinde duracağız. Bizim 6’lı Masa olarak temel hedefimiz; bu sistemi değiştirmek. Tek adam yönetiminden istişarenin yapıldığı, meclisin aktif hale geldiği, kanunların mecliste müzakere edilerek olgunlaştırıldığı bir döneme girmek istiyoruz yeniden. Onun için aklımız bu noktada net” şeklinde cevap verdi.

6’lı Masa’nın cumhurbaşkanı adayının ne zaman açıklanacağı ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Karamollaoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Seçim tarihi belli olduğunda 6’lı Masa toplanır ve kısa sürede aday belli olur. Bütün genel başkanlar seçim açıklandıktan sonra adayın belirlenmesi konusunda hemfikir. 6’lı Masa olarak Cumhurbaşkanlığı’nı kazanmanın yanı sıra Meclis’teki çoğunluğu da elde etmek istiyoruz. İkinci tur görüşmelerinde ise ülkeyi nasıl bir yönetim anlayışıyla yöneteceğimizi konuşacağız.”

11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün son dönemlerdeki çıkışlarıyla ilgili sorunun sorulması üzerine ise Karamollaoğlu, “Bir cumhurbaşkanı adayı üzerinde hiç müzakere edilmedi. Geçen sefer Abdullah Bey’in (Gül) adaylığını ben teklif etmiştim kabul görmüştü.  Ama o zamanki şartlar altında önceden cumhurbaşkanı adayı olduğunu ilan edenler başta Meral Hanım olmak üzere bir ittifak sağlanamadı. Sağlansaydı o da seçilir miydi seçilmez miydi ayrı konu. Bugün Abdullah Bey’in öyle bir intiba doğuracak adımlar atması bence menfi değil, müspettir. Düşünülebilir, olur olmaz ama şuan için kesin bir fikir ifade etmek doğru değil. Ama Abdullah Bey’in bir tecrübesi var. Aynı zamanda buradaki tavrı da net. Geçen sefer, ‘Aday olabilirim ittifak olursa’ demişti. O da gündeme gelebilir, bun bunu garipsemem” dedi.

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 25 Nisan 2024
İmsak 04:16
Güneş 05:44
Öğle 12:42
İkindi 16:26
Akşam 19:29
Yatsı 20:51
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı