İman, Aksiyon ve Motivasyon

İmanımız, hayatı aktif yaşamaya motive etmelidir.

Rabbe iman etmenin hayatımızda pratik ve olumlu etkileri olmalıdır. Zaten Kur’an bir hayat kitabı ve onu rehber edinene diri bir mesajdır. Mü’min olmanın en belirgin özelliği gücün ve kuvvetin Allah’tan olduğunu idrak etmektir.

Zaten mübalağa formunda gelen ve çok güvenmek anlamındaki “iman” kelimesi ancak Rabbin nihayetsiz kudretine inanmakla olur. Teslimiyet anlamına gelen İslam ise ancak O'nun sonsuz bir kudrete sahip olduğuna iman ile mümkündür.

İnsan her daim Rabbin kudretini tefekkür etmelidir. Evrende her şeyi çekip çeviren, nihayetsiz kudret sahibi Allah, insana da ikram etmiş ve onu tüm zaafiyetine ve muhtaciyetine ve acziyetine rağmen akıl ve irade vererek onurlandırmıştır. O halde insana, Kudret-i Mutlak olan Rabbe iman ve O’ndan yapmak istedikleri için kuvvet istemek düşer.

Yeyüzünde ne varsa hepsi Rabbin kudretiyle mümkündür. O, tohumu orman, zehiri derman ve bir katre meniyi anne rahminde insan yapan Kudret-i Mutlak olan Allah’tır. Bir şeyden her şey yapan, her şeyi bir şey yapan nihayetsiz güce sahip Rabbin kulu olarak insan O’nun izniyle her şeyi başarabilir. Her çukurdan çıkabilir, her engeli aşabilir.

İşte bundan dolayı “Lâ Havle Velâ Kuvvete İllâ Billâh” Rabbe iman edenin biricik virdi olmalıdır. Evet, ”Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur.” Madem ki öyledir öyleyse güç ve kuvvet, sadece Yüce ve Büyük olan Allah’ın yardımıyla elde edilir.”  İnsan, Allah’ın yardımıyla her işini başarabilir.

Şöyle bir hayatımıza bakalım. Sabah uyandığımızda bunu Allah sayesinde başarıyoruz. Gözlerimizi açıp kapamamız dahi Rabbimizin bize verdiği güç sayesinde oluyor. Ayağa kalkmamız, nefes alıp vermemiz, konuşmamız, oturmamız ve kalkmamız hepsi ama hepsi Rabbimizin sayesinde. Bize verdiği başta akletme kabiliyeti dahil tüm potansiyellere Rabbimizin verdiği güç sayesinde sahibiz. Öyleyse bize bu kadar potansiyel veren Allah’ın, bizden yapmamızı istediği bir şey var.

Bizim, yaşadığımız hayatın pasif ve edilgen nesnesi değil aktif bir öznesi olmamızı istiyor. İnsana hizmet etmek, güzel değerler üretmek, gönüllere dokunmak, yaralara merhem olmak kısaca insanca yaşamak gibi bir vazifemiz var. İnsanın idrak etmesi, idrakini hayatına taşıması, hayatına taşıdığına davet etmesi ve tüm bunları başarabilmek için direnmesi gerekiyor.

Evet, güç ve kuvvet Rabbin yardımıyla elde edilir. Seneler evvel, bir mahkum yeis içindeydi. Müebbed mahkum olmasını kendisine yediremiyordu.  Mahkuma o yıllarda demiştim ki “İmanımız bizi motive etmiyorsa, o bizim sinemizde yüktür” İmanın en büyük imkan olduğunu hatırla.” Yıllar sonra Federal hükümet 18 yasından önce suç irtikap edenlere belli bir süreyi doldurduktan sonra şartlı tahliye yasası çıkardı. O mahkum şimdi dışarda. Evlendi ve tır şoförlüğü yapıyor.

İnsan, Rabbin kudretiyle imkan verici özelliğini hatırlayarak her daim ümitvar olmalıdır. Kur’an diyor ki “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin; zira kâfir bir kavimden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.” (Yusuf Suresi 87. Ayet)

Niçin kafirler ümidini keser? Çünkü onlar inanmazlar ve görmezler. Oysaki Allah sonsuz kudret sahibidir ve istikamet Rabbimizin hediyesidir. Lakin hakiki iman eden kimseyi iman her daim motive eder. Unutmayalım ki dua, Allah’a iş yaptırmak değil bilakis yapacağımız iş için O’ndan güç ve kuvvet talep etmektir.

Öyleyse “Lâ Havle Velâ Kuvvete İllâ Billâh”  evet güç ve kuvvet, sadece yüce ve büyük olan Allah’ın yardımıyla elde edilir. Din, bizi hayatta aktif olmaya motive etmelidir.

Selam ve dua ile