08.02.2021, 16:58 77

Kendimizi üzen biziz

Kimi cümleler kitaplara, kimileri ise hayatın kendisine sığmaz. Her dem, dilinizdedir o bazı sözler. İbn-i Teymiye’ye nispet edilen şu söz de öyledir kanımca. “Bana düşmanlarım ne yapabilir ki? Ben cennetimi gönlümde taşıyorum. Beni zindana atsalar zindanım halvet, sürgün etseler sürgünüm hicret ve öldürseler ölümüm şehadet olur. Bana düşmanlarım ne yapabilir ki ? Ben cennetimi yüreğimde taşıyorum.” Böyle bir sözü söyleyen ve dahası yaşayan asil insanlar bunu nasıl başarabilmektedirler? sorusu  üzerinde düşünmeliyiz. Böylesi bir iç barış nasıl mümkün olur?

Kanımca imanın en mühim esası olan tevhidin ve tevhidin en önemli gereği olan kulluğun ve kulluğun en esaslı meyvesi olan teslimiyetin insan ruhuna verdiği huzurla mümkündür bu iç barış hali. Kişi kendisi, her şartta ve koşulda huzurlu olmak isterse onun huzuruna mani olmak için tüm dünya aleyhinde ittifak etse yine de o kimsenin huzuru kaçmaz. Kişi şayet kendisi huzurlu ve mutlu olmak istemezse bütün dünya onun huzuru için seferber olsa yine de o kimseyi huzurlu edemez. Her imkana sahip insanların mutsuzluklarının ve tüm imkansızlıklara rağmen mutlu olabilenlerin sebebi, o kimselerin hayata ve olgulara bakış tarzlarıdır.

Halet-i ruhiyesi ile etrafına ışık olmayı becerebilen ve çevresine moral verebilen, müebbet mahkumlar tanıyorum. Bunu nasıl becerebiliyorsun ? diye bir tanesine sorduğumda imanım ile demişti. Evet, iman Allaha güvenmek ve İslam dahi güvendiğimiz Rabbimize teslim olmaktır zira. Yukarda asırlar öncesi bir isime nispet edilen, zikrettiğim o sözü adeta yaşıyordu, o müebbet mahkum. Zira bir insanın ömür boyu demir parmakların arkasında kalacağını bile bile iç huzurunu kaybetmemesi ancak hakiki iman ve güçlü bir teslimiyet ile mümkün olur.

Tevhid ile iç huzur arasında bir mülazemet ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Zira Allah’tan başka İlah olmadığını ilan eden bir yüreğin artık en büyük endişesi ve en güçlü arzusu Rabbine kulluk etmek olur. O durumda kişi, kendisini ubudiyete yoğunlaştırır. Dış dünya’dan gelecek etkiler minimize olur. Rabbi’nin çekim alanına giren, dış dünya’nın çekim alanından çıkar. Bu durum, insanın hayatın gerçeklerinden el etek çekmesi anlamında değildir. Lakin onlardan gelebilecek olumsuz etkilerden kendisini muhafaza edebilir.

Tevhid’in yani Allah’tan başka herhangi bir şeye kulluk etmeme bilincinin vahye muhatap olanlara en müessir teselli olduğuna dair şu ayet delildir. “Eğer çekip giderlerse de ki: "Allah bana yeter. İlah yok O'ndan başka. Yalnız O'na dayandım ben; büyük arşın sahibi O'dur." (Tevbe:9:129)

Resulullah’ın şahsında tüm mü’minlere ışık olacak bu ayet, "Tüm insanlık senden yüz çevirse dahi kendisinden başka İlah olmayan ve büyük arşın sahibi Rabbin sana yeter" demektedir. Hikem-i Ataiye’nin dediği gibi “Allah’ı bulan neyi kaybeder ve O’nu kaybeden neyi kazanır?” Zira Allah en hakiki yardır.

Şayet kulluğumuza yoğunlaşırsak, hayatın karşısında çıkacak sıkıntılar, sorunlar, imtihanlar bize daha az etki edecek ve hatta o yoğunluğun derecesine göre belki de hiç hissettirmeyecek. Tabii ki insan bir sorunla karşılaştığında o an fıtri bir tepki göstermesi normaldir. Zaten insan ruhunun sıhhati açısından da olması gerekir. Zaten insanı psikolojik anlamda rahatsız edecek olan, o imtihanın verdiği negatif enerjinin süreklilik arzetmesidir.

Elinizdeki yarım kiloluk paket ilk dakikalarda ağırlığını çok hafif hissettirir. Lakin daha sonra kolunuz ağrır ve saatlerce tutmanız ise kolunuzda rahatsızlığa sebep olur. Karşımıza çıkan rahatsızlıklar, kazalar, belalar ve imtihanlar da farklı değildir. İlk etapta, rahatsızlık duymamız ve üzülmemiz normal olmakla beraber ileriki aşamada onlardan kurtulmazsak iç dünyamızda telafisi zor yaralar açar. İşte dış dünyamızda tezahür eden bu olayların bize vereceği olumsuzluğu kırmak imanın verdiği güç ile ve idrakle kulluğumuza yoğunlaşmakla mümkündür.

Evvela bilmeliyiz ki kendimizi en çok üzen biziz. Biz kendimizi dış dünyamızda menfi gibi görünen olayların etkisine kapatsak maruz kaldığımız evham, korku, endişe ve üzüntü minimize olacaktır. Evinin içinde mutlu olan, dış dünyada olup bitenden daha az etkileneceği gibi iç dünyasında huzurlu olan ve kendisini sorumlu hisseden  başkalarının menfi tavır ve davranışlarından daha az etkilenecektir.

Demek ki tüm mesele iç dünyamızı mamur etmek ve tek olan Rabbimize yoğunlaşmak.

Kendimizi üzen en çok biziz. İç dünyamıza yoğunlaştığımız nispette dış dünyamızda cereyan eden olumsuzluklar bizi daha az etkileyecektir.

Selam ve dua ile

Yorumlar (2)
Şüheda Ferhan 3 yıl önce
EyvAllah hocam.
Mehmet şükrü çelik 3 yıl önce
Somut ve net öneriler sunulsaydı daha faydalı olurdu.soyut kavramlarla olmuyor pratik uygulama örnekleri gerek selamlar
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 28 Mart 2024
İmsak 05:02
Güneş 06:23
Öğle 12:49
İkindi 16:19
Akşam 19:04
Yatsı 20:20
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı