29.07.2020, 00:38 182

Kurban ve Hikmet (1) : Tevhid, kulluk ve samimiyet

Onların ne etleri Allah’a ulaşır, ne de kanları; lâkin O’na ulaşan, yalnızca sizin O’na karşı gösterdiğiniz bilinç ve duyarlılıktır…” (Hac:22:37)

Kurban bir ibadettir ve her ibadetin hikmeti vardır. Hikmetsiz ibadet, ruhsuz bedene benzer. Kulluk ise ruhu ve cesedi ile bir bütündür. Ne cesedi ruha, ne de ruhu cesede feda etmek doğru olmaz. Yukarıdaki âyetten de anlaşılacağı gibi; ibadetin ruhunun ihmal edilmemesi gerektiği, Kur’an’da ısrarla vurgulanmaktadır. O halde, Allah’a ulaşacak olan, kurban ettiğiniz hayvanların etleri ve kanları değil onun size kazandırdığı bilinç ve duyarlılıktır.

Kurban, Allah’ın el Karib ismini idrak ettirir. Kurban kelimesi ile Rabb’imizin isimlerinden el Karib, kelime itibarıyla aynı kökten gelir. Arapça, ka-ra-be köklerinden gelen bu kelimeler özünde yakın olma, yakın kılma anlamlarını taşır (İsfahani, Müfredat). Akraba ve kurbiyet kelimeleri yine aynı kökten gelirler.

Rabb’imiz kendisini Kur’an’da el Karib olarak tanıtır. Yani O, en yakın olandır. Vahy’in ifadesiyle: “Gerçek şu ki, insanı yaratan biziz ve önün iç benliğinin ona ne fısıldadığını biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından yakınız.” (Kâf Sûresi, 50/16).

Dolayısıyla, O öyle bir Allah ki sana şah damarından yakın… Sana senden daha yakın… O öyle bir Allah ki O’ndan kaçış asla yok… O seninle her an… Sana nefesinden yakın, yüreğinden yakın, damarlarında akan kandan yakın… Öyleyse ey İnsan! Sen kendine mukayyet ol… Zira Allah el Karibtir…

Ve bize söyle der bu isim: Allah el Karibtir… Öyleyse sözlerini iyi seç. Zira Allah sana dudaklarından yakın… Ey insan! Duyduklarına dikkat et zira Allah sana kulaklarından yakın. Ey insan! Hissettiklerine dikkat et zira Allah sana yüreğinden yakın ve sahip olduklarına dikkat et zira Allah sana senden yakın.

İnsanı kötüye sürükleyen temel şey insandaki uzak tanrı tasavvurudur. Oysa Allah’ın kendi zatını hem el-Hayy olarak hem de el Karib olarak tanıtmasının bir hikmeti vardır. Ancak gerek kadim Mekke müşriklerinde, gerek modern dünyada ve gerekse dinler tarihinde çeşitli inanç sistemleri hep uzak ve dolayısıyla ölü bir tanrı inancına sahiptiler. İnandıkları tanrı hayata müdahil olmayan ve kimsenin işine karışmayan bir tanrıydı. Kur’an’da Yunus (10/31), Zümer (39/38), Ankebut (29/61) sûrelerinde geçen âyetler bu gerçeğin altını çizer.

Onlara sorsan: Gökleri ve yeri kim yarattı? Onlar (müşrikler), ‘Allah’ diyecekler. Nasıl da sapıyorlar?” (Ankebut Sûresi, 29/61)

O halde vahyin tanıttığı Allah, öncelikle el Hayy olan ve öyle olduğu için el Karib olandır. O, acziyetten, muhtaciyetten ve kusurdan uzak olandır. Zira o her türlü eksiklikten münezzeh ve müberra olandır. O, her şeyden muallâ ve mücellâ olandır. O, ne eski Mısır medeniyetinin kutsadığı Apis öküzü, ne Mecusî mitolojideki olumlu Zurvan tanrısı, ne eski Türklerin Şaman mitolojisindeki kurt, ne Japon şintoizmindeki güneş, ne Hint inancındaki tabiat ilahı olan İndra veya ışık tanrısı olan Mitra. O, hiç bir ölümlüye benzemeyen, O el Hayy olan. O mitolojinin acziyet atfettikleri bir tanrı değildir.

Zira eski Yunan mitolojisinde, Hermes, tanrıdır ama aynı zamanda hırsızdır veya Afrodit tanrıçadır ama bir bağıyedir. El-Hayy olan Allah ise hiçbir ölümlüye benzemez. Dinler tarihi, insanlığın ölümlüye tapınma misalleriyle doludur. Eski Mısır tanrısı öküz, Mezopotamya tanrısı aslan, Babil tanrısı, yılan veya ejderha, Asurlular’ın tanrısı kaplumbağa, eski Türkler’in paganı ise kurttu. En eski ilkel inançlardan olan Animizmde ise ölen ecdadın ruhuna tapınma esası vardı. Her varlığın ruhu vardır diyerek varlığa tapınma çok eskilere kadar dayanır.

Frikyalılar’da ana tanrıça Kıbele’dir ve onun oğlu Attis’tir… Attis ölünce tanrıça Kıbele çok üzülür ve ağlayarak onu aramaya başlar… Öyle olunca, Attis bir genç tanrı olarak dirilir. Bu olay Mart ayında gerçekleşir… Bu olay, bitkilerin tekrar dirilişini de sembolize eder… Dolayısıyla ölen ve sonra dirilen bir tanrı örneğini eski Frikya medeniyetinde görmek mümkündür.

Mısır mitolojisine baktığımız zaman orada da İzis, Oziris ve Horüs efsanesini görmekteyiz. Bu efsaneye göre ise Oziris ölüler ilahı olarak diğer âleme gitmiştir.

Oziris tıpkı İsa (as) gibi arkasından gözyaşı dökülen bir ilah olmuştur. İzis’e gelince o oğlu Horüs ile birlikte anne şefkatini en eski şekilde sembolize etmiş ve bu haliyle Mısır’da rağbet görmüştür. Bu daha sonra Akdeniz ülkelerine daha sonra da Hıristiyanlığa aynen geçmiştir.

Ölebilen bir tanrı aynı zamanda uzak olabilen tanrıdır. Dolayısıyla insanoğlunun vahşet irtikâp etmesindeki temel psikoloji de bu uzak tanrı tasavvurudur. O halde kurban ibadeti'nin en evvel maksadı ve hikmeti, insanoğlu'na şah damarından yakın olan Allah'ı hatırlatarak, O'ndan bağımsız bir alan tasavvurunun muhal olduğu bilincini vermektir. Böylelikle insan her davranışını Rabbin rızası için yapsın ve ihlas ile yaşasın. Zira samimiyet bizim en mühim yitiğimizdir.

Zira tevhid hakiki kul olmayı, hakiki kul olmak samimiyeti ve samimiyet saadeti netice verir.

Selam ve dua ile

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 28 Mart 2024
İmsak 05:02
Güneş 06:23
Öğle 12:49
İkindi 16:19
Akşam 19:04
Yatsı 20:20
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı