15.02.2021, 19:25 71

Menfi duygularımızı yönetebilmek

Üzüntü veren bir olayla karşılaştığımızda, o sıkıntıyı yönetebilmek için,  bu olayın neticesi, düşündüğümüz ve hissettiğimiz gibi olmayabilir diyebilmek gerekir.

İnsan en çok yalnızlaşmaktan korkar. Kınanmak bir nevi kabustur cemiyet içinde yaşayan bireye. Toplum tarafından dışlanmak, kilise tarafından afaroz edilmek, namussuz, hain, ahlaksız veya dinsiz gibi etiketlerle itham edilmek.

İşte hapishaneler de bir anlamda buna benzer ithamlara maruz kalmış insanlarla doludur. Hapishaneler insanların yalnızlaştığı ve hatta bu duyguyu insanların iliklerine kadar hissettiği mekanlar. Tabii ki yalnızlığı sadece hapishanelerdekiler hissetmez. İnsan yaşadığı cemiyetin içinde de yalnızdır bazen.

İnsanın kendisi olmasını kısıtlayan her yer bir nevi zindandır. Kendisi olamadığı her yerde zindandadır. Kendisi olamadığı için mahkumdur ve ziyandadır. Peki nedir çaresi?

Tevhid bize evvala tekzibi sonra tasdiki öğretir. Evvela insanla Rabbi arasına giren şeyleri tekzip yani inkar etmek sonra bu fıtri değerlerin kalp ile, dil ile ve eylem ile tasdik edilmesi.

İşte aynen onun gibi bu tekzip ve tasdik kabiliyeti, insanın özgürlüğü ile ilgili olan konulara da uyarlanmalı. Zaten benim özgür irademi, tutsak kılan şeyler benim imanımı da ipotek altına alır. Özgür olmayan hakiki anlamda iman edemez.

Albert Camus, “Baş kaldırıyorum öyleyse varım!” derken kastetiği bu olmalı. Lakin bu başkaldırı, evvela insanın iç dünyasında olmalı. İnsan zorluklara, ızdıraba ve acıya nasıl baş kaldırabilir?

Albert Camus’un dış dünyadaki baş kaldırı davetini iç dünyamızda uyarlayabilmeliyiz. İçimiz acıtan veya canımızı sıkan ya da öfkelendiren ne ise bunun başka bir yolu olmalı diyebilmeliyiz. Bir arkadaşımız bizimle olan randevusuna geç geldiğinde  hemen size değer vermediği için gelmediğini düşünürsek yanlış olma ihtimali vardır. Hatta bir ihtimal öyle dahi olsa bu şekilde düşünmenin kişiye faydası olmaz. Hayatta her şey olabilir diyerek, kişinin önüne bakması, o beklediği zaman dilimi içinde bir başka faydalı işle iştigal etmesi mesela kitap okuyarak notlar çıkarması içindeki o menfi duyguları yönetme adına fayda verecektir. İşte içimizdeki basit gibi görünen ama bizi yıpratan, menfi duygulara başkaldırmanın rasyonel bir yolu.

Mahkumlar hapishane de çoğu kez ailelerinin kendilerine mektup göndermemesinden dolayı veya eşlerinin arayıp sormamasından dolayı çok endişelenirler. Hele hele aile yakınları hastanedeyse kaygılanma katsayıları oldukça yüksektir. Lakin eli kolu nispeten bağlı ve kısıtlı olan bu insanların içlerindeki o menfi vesveseler gibi olmadığını düşünmeleri ve kendilerine bu telkini yapmaları gerekir.

Elli yaşlarında Katolik bir mahkum vardı. Sürekli ofise gelir ve 93 yasındaki annesinin öldüğünü zannederek emin olmak icin ailesiyle konuşmak ve onlardan haber almak isterdi. Kendisini o kadar zor duruma sokardı ki bütün vücudu tir tir titrerdi. Hatta bir gün ağlamaklı bir sesle benim çıkmama az kaldı şayet ben çıkmadan ölürse annem, Tanrı’yı asla affetmem gibi şeyler de söyledi. Belli ki içinde büyüttüğü kaygı, onun aklını başından almıştı. Bir iki defa yardımcı olmama rağmen sürekli annesinden haber almak ve ablasıyla konuşmak istiyordu. Lakin her seferinde annesinin sağlıklı olduğu haberi ile rahatlıyordu. Bu mahkuma içine gelen menfi duyguları, yönetmesi gerektiğini aslında kendisini yıpratan o duyguların şeytani olduğunu o şekilde düşünmesinin kendisine hiç bir fayda sağlamayacağını uzun uzun anlatmıştım. Nitekim o aradan bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen o yaşlı anne hala hayatta.

Bizler de hayatta karşımıza çıkan imtihanlara karşı bu gördüğüm beni üzen olay belki de benim hissettiğim gibi değildir diye kendimize telkin yapabilmeliyiz. Nişanlısından ayrılan bir arkadaş tanıyordum. Bütün dünyası kararmıştı. Hayalleri yıkılmıştı.O an kendisine hiç bir söz tesir etmiyordu. Zira onunla yuva kurduğu zaman çok mutlu olacağını zannediyordu. Oysa ki aradan yıllar geçti. Kız başkasıyla oğlan bir başkasıyla evlendi. Üzülen arkadaş mutlu olurken nişanlandığı kızın tarafında bir aile faciası yaşandı. İşte insanın şu anki tadını kaçırmaması ve üzüntüsünü yönetmesi de “Bir ihtimal daha var” diyebilmesiyle mümkündür. Ben böyle okuyorum ve hissediyorum ama belki de benim hissettiğim ve düşündüğüm gibi değildir diyebilmesi bu anlamda önemlidir.

Nasıl ki kişi hastalandığında, bedeni mukavemet kazanır acılar ve üzüntüler dahi insan ruhuna güç verir. Evet, yalnızlaşmaktan korkan ve hapishaneye düşen çaresiz bir mahkum bazen Rabbini bularak hiç bir zaman yalnız olmadığını duvarların ardında öğrenmiş olur. Mahkumiyet ona hakiki hürriyet duygusunu tattırır.

Zira maruz kaldığımız musibet ve acı çoğu kez düşündüğümüz gibi değildir.

Selam ve dua ile

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 20 Nisan 2024
İmsak 04:24
Güneş 05:51
Öğle 12:43
İkindi 16:25
Akşam 19:25
Yatsı 20:45
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı