Şeytanileşmek, merhametten uzaklaşmaktır 

Kur’an’a göre kötülüğü simgeleyen şeytan, Allah’a değil insana düşmandır. O’nun derdi yaratıcı ile değil yaratılmış insan iledir. 

Zaten Kur’an şöyle diyor “İblis dedi ki: “İzzetin hakkı için, onların hepsini azdıracağım” (Sad:39:82)  

Dolayısıyla Allah’ın biricik emaneti insanoğluna yönelik her ihanet, sömürü, istismar, tecavüz, gasp, işgal, husumet ve adavet bir şeytani tezgah olarak kabul edilmelidir. 

Zaten vahyin dilinde bunları yapanlar da “şeytanlar” olarak adlandırılıyor. Her anti-human fiil, şeytanileşmektir. İnsanlar’ın en temiz duyguları, dini duygularıdır ve en çok istismar orada yaşanır. 

Bu nedenle her gayri insani hareketi, bir nevi şeytanileşme temayülü olarak görmeliyiz.  

Şeytan’dan Allah’a sığınmak, insana karşı irtikap edilen her suç ve istismardan uzak durmaktır. İstiaze, ben bunlardan beriyim demektir.  

Erdem, önce insan olabilmektir. Allah, insani değerlere uygun (maruf) insanca yaşamamızı, şeytan insani değerlerden (münker) uzaklaşmamızı murad eder.  

Unutmayalım ki, ırkçılık insanı insana düşman eden en tesirli ideolojidir. Zaten şeytan, ilk ırkçıdır. Ne ki, bu ırkçılık sadece etnik çerçevede değil bazen din asabiyeti olarak karşımıza çıkar. Oysa ki Kur'an'a göre zalimlerden başkası düşman değildir. (bknz: 2:193)  

Kur’an’da geçen besmele, merhametin ve rahmetin güç olduğunu hatırlatıyor adeta. En güçlü olan ve kainatı yaratan O kudret dahi özünde ve işinde sonsuz rahmet sahibidir. O halde sen de, gücü ve kudreti merhamette ara! dercesine.. 

Hususen besmelenin ayet olarak Neml suresinde, dünya lideri Süleyman (as) ile birlikte zikredilmesi, güçlü olmanın en bariz alamet-i farikasının şefkat ve merhamet olduğunu  düşünmeye teşvik etmekte bizi. Bir lidere en çok merhamet yakışır dercesine .. 

Zaten psikolojik olarak, şiddet ve baskı acziyetin neticesi olup güçsüzlüğü telafi etme ihtiyacından kaynaklanır çoğu kez. O halde merhamette gücü, güçte merhameti ara! Dindar ol ama kindar olma! 

Allah’ın isim ve sıfatlarının hemen hepsi rahmet,bağışlamak ve şefkat anlamlarını içerir.Allah isminden sonra en büyük isim olarak bilinen Rahman özünde şefkatli demektir.Vahyin dilinde Allah için rahmet olmazsa olmaz olandır.  

Şöyle der o İlahi kelam : “ … O, merhamet etmeyi kendine gerekli kıldı.” (Enam: 6:12) Onun için merhametten gayri bir şey yoktur bu alemde. Rahmeti herşeyi kuşatmıştır Onun. (Araf: 7:156) Onun için Rahmanın adıyla başlar O ilahi kelam. Kelam, zaten yolcu olan insan için rahmetin ta kendisidir. Onun için nebi olarak gönderilen o üsve-i hasene vahyin dilinde bir rahmet peygamberidir. (Enbiya: 21:107) İçi titreyen bir şefkat abidesidir vahyin tanıttığı o hak nebi. (Tevbe: 9:128) Onun hayatı başta aşağı rahmet ve şefkat anlatılarıyla doludur. 

Evet, insanlığın şeref tablosu Allah resulü'nün Kur'andaki en baskın özelliği merhamet ve şefkattir. Demek ki insana en çok merhamet yakışır. Hem şefkat ve merhamet tabiat isimli ayetin insan idrakine verdiği en hakikatli derstir. 

Kur'an'da şeytan kavramı ekseriyetle kötü insanlar, merhametsiz liderler için kullanılır. Merhametten, şefkatten, rikkatten yoksun, insan halinden anlamayan, duygusuz, ruhsuz ve zalim tipler vahyin dilinde "şeytain" olarak adlandırılır. O halde, bizler de kendimizi ve seçimlerimizi yeniden muhasebe etmeliyiz. 

Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma ve bize katından bir rahmet bahşet: çünkü yalnızca Sensin hiç karşılıksız sınırsızca lutfeden."(Kur'an: Al-i imran 3:8) 

Selam ve dua ile