Saadet Partili Kılıç'tan Bakan Kirişci'ye: Önce kendinizi hesaba çekin

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç, Vahit Kirişci'nin “Verdiğiniz oyun ahiretteki hesabını düşünün" sözlerine "Önce kendilerine kendilerini hesaba çeksinler.” diyerek cevap verdi.

SİYASET 10.10.2022, 16:30 10.10.2022, 17:10
1
Saadet Partili Kılıç'tan Bakan Kirişci'ye: Önce kendinizi hesaba çekin

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci'nin "Verdiğiniz oyun ahiretteki hesabını düşünün" sözlerine, "Aldıkları kararlarla, uyguladıkları icraatlarla milyonlarca insanın yaşam şartlarını belirleyenler, başkalarına ahiret hesabı hatırlatacaklarına bu ikazı önce kendilerine yapsınlar ve kendilerini hesaba çeksinler.” cevabını verdi.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç, bugün partisinin İzmir İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Basın toplantısına kısa bir video izleterek başlayan Kılıç, hayat pahalılığını anlatırken gözyaşlarına boğulan bir genç kız çocuğunun sokak röportajını ekrana yansıttı. “Bu görüntüler, ülkemizin acı halinin, geçim derdinin nasıl can yaktığının vücut bulup ekrana yansımış halini en yalın ve gerçek şekliyle bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor.” diyen Kılıç, şunları söyledi:

Şerafettin Kılıç, Vahit Kirişci’nin “Verdiğiniz oyun ahiretteki hesabını düşünün” sözlerine ilişkin ise şöyle konuştu:

Saadet Partili Şerafettin Kılıç, AKP iktidarı tarafından uygulanan ekonomi modelini de eleştirirken şunları söyledi:

AKP iktidarının yıllardır Türkiye'yi iddialı sözler ve boş vaatlerin rüzgarında savurduğunu dile getiren Saadet Partili Kılıç, şöyle devam etti:

“Burada konuşan çocuğumuzun ‘Gerçekten geçinemiyoruz’ derken döktüğü gözyaşları, iktidar mensuplarının kendi hayal dünyalarında kurguladıkları, halktan tamamen habersiz olarak ülke ekonomisinin gayet iyi durumda olduğu sanrısını yerle bir etmeye yetiyor da artıyor bile. Derdimiz, bu kız çocuğunun üzerinden siyasi polemik çıkarmak değil. Zaten kızımızın dilinden ekrana yansıyan bu acı, politik tartışmaların çok ötesinde derin bir gerçekliği anlatıyor. Bir çocuğun hayatının en güzel günlerini yaşaması gereken daha bu yaşında geçim derdini iliklerine kadar hissetmesi, bu dertle gözyaşlarına boğulması, sesinin tir tir titriyor olması, boğazına dizilen düğümler, iktidarın kulaklarını tıkadığı feryatlara tercüman olması ne kadar acı ve iktidar adına utanılası bir durum.”
"Ülke yöneticilerinin hiçbirinin ahiret hesabından söz edilmiyor. Oysa biliriz ki mesela Halife Ömer, Dicle kenarında kurdun kaptığı koyunun hesabının kendisinden sorulacağı bilinciyle devlet yönetirdi. Hesap verme derdinin, taşınması ağır ve belini büken bir yük olduğunu söylerdi. AK Parti iktidarı ise ahiret hesabını, verdikleri oy üzerinden vatandaşın boynuna yüklemiş. Sanırsınız ki yöneticiler, şu yaşanan tablodan tamamen bağımsız ve sorumsuz. Sıfır veballe gidiyorlar öteki dünyaya. Kiramen katibin geçim derdinden gözyaşlarına boğulan çocukları yazmıyor mu? Ayyuka çıkan yolsuzluk dosyalarını yazmıyor mu? Aç yatanları yazmıyor mu? İsraf deryalarını yazmıyor mu? Adam kayırmacılığı, liyakatsiz işe yerleştirmeleri yazmıyor mu? Hakkı, hukuku yenenleri yazmıyor mu? Ahiret hesabı noktasında herhalde en derin kaygıyı hissetmesi gerekenler, ülkeyi yönetenlerdir. Aldıkları kararlarla, uyguladıkları icraatlarla milyonlarca insanın yaşam şartlarını belirleyenler, başkalarına ahiret hesabı hatırlatacaklarına bu ikazı önce kendilerine yapsınlar ve kendilerini hesaba çeksinler.”
"Tablo ortada. Zaten, iktidar gücüyle ‘ben yaptım oldu’ demek, hiçbir denetime ve fizibiliteye dayanmayan, sadece kendi akıllarına gelen bir fikri uygulamaya koymak da model üretmek değildir. Model dediğiniz zaman, hedefleri ve adımları belli olur. Sistemli bir şekilde, neyi niçin yapacağınız önceden belirlenmiştir. Her aşamada hesaplanabilir ve denetlenebilir. Örnekleri ve başarı deneyimleri vardır. Dilek ve temennilerle model olmaz. Popülist uygulamalarla model olmaz. Yaşanan ağır ekonomik kriz, insanların umutsuzluğu, gençlerin ve nitelikli nüfusun geleceğini yurt dışında arama talebi, modelsizliğin bir sonucudur. İktidara ne sorulursa sorulsun ileri bir tarih veriliyor. Yaptığı tek şey bu. Enflasyon soruluyor; ‘şu ay, bilemediniz ondan sonraki ay, en kötü ihtimalle filanca ay düşer’... Nitekim Sayın Maliye Bakanı’mız, ‘Aralık ayında enflasyon düşecek’ dedi, birkaç gün önce yaptığı konuşmada. Türk lirasının değer kaybı soruluyor, yine ‘şu ay, bu ay, olmadı daha sonraki ay değeri yükselecek’ cevabı veriliyor. Hani doğal gaz bulunmuştu, büyük müjdelerle açıklanmıştı. ‘Bulunan doğal gaz ne zaman evlerde kullanılacak’ diye soruyorsunuz, ‘önümüzdeki yıl, olmazsa ondan sonraki yıl’ diye yuvarlıyorlar. Biz de hükümete soruyoruz; insanın hayatı da ileri bir tarihe ertelenebiliyor mu acaba?"
"Gelecek aylar geldiğinde, daha gelecek aylara öteleniyor. Gelecek yıllar geldiğinde, daha daha gelecek yıllara öteleniyor. Sonu yok ki bunun, tekerlek mübarek. Sürekli kendi kendine, kendi etrafında dönen bir tekerlek. Ancak çok acı ki tekerler fırlamış yerinden, boşa dönüyor. Türkiye'nin modelsizliği, maalesef sadece ekonomi alanında değildir. Hukuk, insan hakları, ifade özgürlüğü, şeffaflık gibi tüm istatistiklerde en son sırada yer almaktadır. Ne dış politika da bir model sahibidir ne eğitimde. Ülkemiz, bütün alanlarda, bir modeli ve yol haritası bulunmadan savrula savrula yönetilmektedir. Dünyanın en büyük 10'uncu ekonomisi olma iddiası, sloganlar, nutuklar, havada uçuşuyor. Gerçekte ise Türkiye, ilk 20'den de aşağı konumda bulunuyor. Sadece ekonomide değil, ülkelerin hukuk, şeffaflık, ifade özgürlüğü, eğitim gibi temel alanlardaki kapasitesini ölçen diğer endekslerde de Türkiye en sonlarda yer alıyor. Ve giderek gerilemeye de devam ediyor. AK Parti iktidarı, yıllardır Türkiye’yi iddialı sözlerin rüzgarında savurmaktadır. Kimi zaman bütün dünya güçleriyle mücadele ettikleri iddiasıyla, kimi zaman kendilerinin bile inanmadığı pembe ve hayali başarı tablolarıyla, kimi zaman da ne zaman geleceği hiç belli olmayan ihtişamlı tarihleri bekleyerek. Beklenti ve öteleme yöntemini o kadar kanıksamışlar ki 20 yıl boyunca güzel günlerin 2023’te geleceği vaat edildi. 2023 gelip kapıya dayandı, şimdi birdenbire yeni bir tarih, 2053 veya 2071 tarihleri gündeme gelmeye başladı. Bizler, Saadet Partisi olarak geleceğimize sahip çıkmak için, bu ülkenin rotasının refah, kalkınma, adalet, hukuk, şeffaflık istikametine dönmesi için teşkilatlarımızla birlikte çalışıyoruz. Yolsuzluğun, haksızlığın, adaletsizliğin olmadığı bir Türkiye’nin teminatı olmaya hazırız.”

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 29 Mart 2024
İmsak 05:01
Güneş 06:22
Öğle 12:48
İkindi 16:20
Akşam 19:05
Yatsı 20:21
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı