Vicdan dile gelir ses sükut edince
Karanlık bir güz gecesinde yağmurun içimizi dinlendiren ve gönlümüze şefkat telkin eden o tatlı gürültüsünü dinliyorum
Siyah yünden bir yorganın bedenimizi örtmesi gibi sarmalıyor içimi adeta bu sessiz gece
Üşümeye direnen ağaçları gördükçe üşüyecekler düşüyor aklına insanın ister istemez
Evi olmayan, mendil satan, titreyen köprü altı çocukları kentlerin izbe yerlerinde, kimilerimiz kar topu oynarken sıcacık eldivenleriyle,
Işık, ses ve birde insan çekilince, içime çekiyorum sükut eden geceyi
Vicdan dile geliyor zira ses sükut edince
Bazı cümleler vardır, karanlık gecede yolunu kaybeden insana istikamet veren, ışık olan ve dahi içine dokunup vicdanını diriltir gibidir
Semadaki parlak yıldızlar gibidir onlar adeta
Vahyin sözüdür dirilten, içimizin de içindekini
Vicdan dile gelir ses sükut edince
Sahi vicdanımızı çıkarsak ne kalır ki bizden geriye?
Gün batarken nasıl kızarırsa öyle kızaracak kimi yüzler dergah-ı nezd-i Ehadiyette
Ne yana dönse insan kendi yaptıklarına çarpacak o gün
Vicdan dile gelince, her karşılaştığında nefret ettiği kişiden yüz çevirir gibi yüz çevirir insan kendisinden
Gözleri çıra gibi yanan bir sokak çocuğunu görünce gözlerinden yağmur iner bir tenhada usul usul
Vicdanlarımız yaralı bizim
Yaraladıkça yaralanıyoruz hepimiz
Peynir renginde bembeyaz bir sayfa değil irade kalemiyle yazdığımız hayat isimli şu kara defter
Bir mükemmel arıyoruz ve kınıyoruz ötekini
Ötekileşiyoruz, ötekileştiriyoruz
Oysa ki ben hatadan uzak değilsem başkaları niye olsun ki demeli insan
Neden kendimizde olmayanı ararız ki?
Brütüs’ün ihanet hançeri gibi, içimizi zehirleyen intikam duygusuyla cebelleşiyoruz çoğu kez
Ötekini yaralamakla geçer sanıyoruz içimizdeki yaralarımız
Oysa ki canını acıtanın canını acıtmakla geçmez canımızın acısı
Belki de affetmek yaraların en hakiki ilacı
Kendisini öldürmeye gelen Gavresi affettiği gibi o hak nebi
Allah resulu’na ittiba etmek bu olsa gerek
Affetmek özgürleşmektir
Lakin intikam, vicdanımızın ellerindeki kelepçe, ayaklarındaki pranga
Bir sonumuz olduğunu hatırlamak aslında mesele
O’na dönmek, en büyük gerçeğimiz
Ölüm sanki başkalarına ait bir masalmış gibi yaşıyoruz biz
Sanki biz alemlere rahmet o nebi’nin degil nefret imparatorluğunun sadık bendeleriyiz
Ölüm bize gelmeden, kendimize gelmeliyiz biz
Belli değil mi oysa ki, hepimizin dönüp dolaşıp gideceği o mukadder yer ?
Saklambaç oynar gibi köşe bucak vicdanından kaçarak saklanan insanın, saklanacak bir yer bulamayıp sobelendiği yerin adıdır mahşer.
Selam ve dua ile
İmsak | 04:24 | ||
Güneş | 05:51 | ||
Öğle | 12:43 | ||
İkindi | 16:25 | ||
Akşam | 19:25 | ||
Yatsı | 20:45 |
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|
Takımlar | O | P |
---|