SAHTE BELGE KULLANIMI, KRİMİNAL ve KRONİK VAKA MI?

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nca gerçekleştirilen analiz çalışmaları neticesinde ülke genelinde yüzbinlerce mükellefe bilgi isteme yazısı gönderildi. Gönderilen yazılarda; mükelleflerin gider / maliyet ve indirim konusu yaptığı bazı faturaların riskli olduğu belirtilerek bu faturalara ilişkin veriler istenmiştir. İstenilen verilerin amacı; faturanın sahte (naylon) olup olmadığı hususunda Bakanlığa veri sağlama ve mükellefler açısından da bilgilendirme olarak değerlendirilmiştir. Öncelikle belirtelim ki bu yazılar ile istenilen şey düzeltme yapılması olmadığı gibi yazıda belirtilen mükellefler hakkında da %100 sahte belge düzenleme tespiti de bulunmamaktadır.

Vergi Ahlakı ve istatistikler

Konuya ilişkin yapılan medya açıklamalarında; mükelleflerin vergi ahlakının giderek azaldığı, bu durumun en temel göstergelerinden birinin sahte belge kullanımı oranını artması olduğu, bunun sonucu olarak devletin milyarlarca lira vergiden mahrum kaldığı hususu, ana tema olarak sunulmuştur.

Mükelleflerin vergi ahlakının giderek kötüleşmesinin birçok nedeni olabileceği gibi, ekonomik kriz, çıkan matrah artırımı yasaları, vergi cezalarının yetersiz kalması, süreçlerin yavaş işlemesi başlıca nedenler arasında sayılabilir. Yine ahlak göstergelerinden biri olarak belirtilen sahte belge kullanımının yaygınlaşması da; kanaatimizce doğru bir tespit değildir. Şöyle ki; denetim süreçlerinin elektronik ortama taşınması ile, sahte belge düzenleyicileri kısa sürede tespit edilebilmekte ve neticesinde kullanıcıların tespiti hızlıca ve genele yayılmış olarak yapılabilmektedir. Çok değil bundan 10 yıl öncesinde kağıt ortamında düzenlenen sahte belgelerinin tespiti ile bugün yapılan tespit arasında ciddi anlamda genele yaygın bir durum söz konusudur. Yani yapılan değerlendirmenin doğruluğu tartışmaya açık ve istatistiki veriler açısından anlamsızdır.

Aslında bizce buradaki en temel sorun, kalifiye değerlerin sahte belge düzenleme ve kullanım işlerine ayırdıkları zamandır. Değerli müfettişlerimizin vergi incelemesi nedeniyle, Vergi Dairesi idarecilerimizin de VUK 160/A ve (mülga) özel esaslar için ayırdıkları zaman, çok fazladır. Bu zamanı çok daha verimli işlere ayırma imkanı olsa hem vergi incelemesi daha geniş bir alana yayılacak hem de tüm personel esas işlerine odaklanacaktır.

Yazıların Psikolojik Etkisi;

Yazımızın giriş kısmında yüzbinlerce mükellefe sahte belge denetimi ve gözetimi çalışması kapsamında yazılar gönderildiği belirtilmişti. Mükellefler açısından bakarsak bu yazıların en temel etkisi, psikolojik anlamda yaşanıyor. Geçtiğimiz aylarda yapılan düzenlemeler ile medya haberlerinde sahte belge kullanımlarına üç kat vergi ziyaı cezası kesileceği ve hapis cezası önerileceği duyurulmuştu. Bu duyuru mükelleflerde ciddi anlamda farkındalık etkisi yarattı. (İdarece istenilen yada bir vatandaş olarak istediğimiz durum aslında bu) Ancak idare tarafından gönderilen yazılar dürüst mükelleflerde olayı farklı boyuta taşıdı. Yazı gönderilen dürüst mükellefler korku ve endişe içerisinde faturaları düzenleyen kişi ile irtibata geçiyor, faturayı düzenleyen mükellef de ticari hayatının bittiğini düşünerek kendine çeşitli çıkış yolları arıyor. Daha önce KDV iadesi almış mükellefler açısından (kontrol raporunda çıkması nedeniyle) durum sıradan olsa da ticari hayatlarında iade almamış dürüst mükellefler süreci endişeyle takip ediyor. Dolandırılmışlık hissi ve olumsuz diyaloglar da cabası.

Suçun Unsurları Yönünden Bir Bakış

Devlet idaresinin, suçu önleyici tedbirler alması, yasalar çıkarması ve hukuk birimlerince işlenmiş suça verilen cezaların caydırıcı olması çok değerli ve önemlidir. Tabi şunu da unutmamak gerekir. Ceza hukuku suçun tanımını yaparken üç unsurdan bahseder. Bunlardan bir tanesi maddi (suçun var olması), bir tanesi de manevi unsur, yani kastın varlığıdır. Kronik bir vaka haline gelen sahte belge kullanımı her zaman bilerek isteyerek kast ile yapılan bir durum değildir. Kaldı ki mükelleflerin yukarda saydığımız tedbirler dışında kendini koruma imkanı da bulunmamaktadır. Devlet ise güçlü ve istediği tüm verilere ulaşabilecek kabiliyettedir. Ayrıca yazı içeriğinde yer alan mükelleflerin (sahte belge düzenleme ihtimali olsa da) haklarında net tespit olmadığı (maddi unsur gerçekleşmediği) için; yazı, sadece bilgi isteme şeklinde olabilirdi. Sahte belge düzenleme ve kullanımına ilişkin yapılan son yasal düzenlemeler, genelgeler ve çalışmalar, zaten istenilen farkındalığı oluşturmuştu.

Peki Sahte Belgeden Nasıl Korunabiliriz?

Rahmetli dedem “Atasının mezarını bilmediğin adama kız verilmez” derdi. İşin esprisi bir tarafa sahte belge kullanımlarından kaçınmanın en temel yolu; bildiğiniz, referansı olan mükelleflerden alışveriş yapmaktır. Günümüz şartlarında ve mükellefin büyüklüğüne göre bu yol imkansız olabiliyor. O halde nelere dikkat etmeliyiz.

1) Fatura içeriği ile mükellefin faaliyet konusu örtüşmelidir.

2) Fatura üzerindeki unvan, vergi dairesi, vergi kimlik numarası, tarih, adres bilgileri doğru olmalıdır.

3) Sevkiyat evrakları tam ve doğru veriler içermelidir. Örneğin nakliye aracının plakası uyuşmuyorsa şüphelenebilirsiniz.

4) Ödemeler; banka üzerinden faturada yer alan mükellefe yapılmalı ve dekontlarda fatura tarih ve numarası yer almalıdır. Mümkün olduğunca elden ve (ticari olmayan) çek ile ödeme yapılmamalıdır.

Tüm bunlara dikkat edilmesine rağmen yine de sahte belge düzenleme dolandırıcılığına maruz kalmış olabilirsiniz. Ancak yukarıdaki hususlara dikkat ederseniz maliye idaresine kendinizi kolayca ifade edebilirsiniz.