16.09.2020, 09:42 90

Bilişsel çelişki : Kalbim seninle, kılıcım düşmanınla !

Hüseyin, Kerbela’ya giderken şair Ferezdak’a rastlar. Ferezdak’a Kufe’yi sorar. Zira Ferezdak, oradan gelmektedir. Ferezdak, asırlarca hafızalardan silinmeyecek şu cevabı verir: "Onlar’ın kalbi seninle ama kılıçları Beni Umeyye ile."

Dünümüzü ve günümüzü ve dahi içimizi özetleyen ne kadar da çarpıcı bir tepsittir bu söz! Aslında bu durum, kılıcını insanın kendi gönlüne batırması gibidir. Kişinin kendisine yabancılaşmasıdır.

Ferezdak’ın cevabından sonra Hüseyin ne mi yapar? Yoluna devam eder elbette. Zira fazilet, yalnız da kalsan yolunda sebat edebilmektir. Korkmamak ve her daim ilerlemektir.

Tarih, insan türü’nün zaman çizgisindeki hareketidir. O, sadece dünümüz için değil aynı zamanda günümüzü ve hatta içimizi de tanımak içindir.

İnsanlar, inançları ile çelişen bir durumla karşılaşırlarsa, aşırı bir rahatsızlık ve zihinsel stres yaşarlar. Bu insanları yorar. Sosyal psikolojide buna, bilişsel çelişki denir. (Cognitive Dissonance)

Leon Festinger, böylesi çelişki durumlarında insanların üç tür tepki geliştirdiğini tespit etmiştir. Birincisi kalbiyle davranışları arasında yeniden uyum sağlamak. Bu durumda, Kufeli bir takım kimselerin Hüseyin’in safına geçmesi buna misal verilebilir.

İkincisi bu çelişkiden doğan rahatsızlığı telafi etmek için kalbinde meylettiği duyguyu inkar etme yolunu seçmektir. Buna misal olarak Hüseyin haksızdı demek. Bunu kendisine telkin ederek, o çelişkiden kurtulmaya çalışmak.

Üçüncüsü ise bu çelişkiyi meşrulaştırma yoluna giderek bahaneler üretmektir. Nitekim burada, bu bahaneyi kutsala fatura etmek çokça kullanılan bir yoldur. Kader demek ki böyleymiş, diyerek suçu (haşa) Allah'a çıkarmak veya Hüseyin'in yanlış olduğunu kendine inandırmak gibi.

Yaşadığımız dünyada, bu bilişsel çelişkiyi, çoğu vicdan sahibi insanın tecrübe ettiğini düşünüyorum. Hüseyin, vicdanımızdır. Bu bilişsel çelişkiyi telafi etmenin yolu, içimizden gelen sese vefalı olmak ve vidanımızın safına geçmektir.

Bu bilişsel çelişkiyi, en fazla siyaset ile iştigal edenler yaşarlar. Zira dini liderlerle de ilgili onların yaptığı yanlışlardan dolayı hayal kırıklıkları yaşanmakla beraber, icra edilen işin tabiatı gereği bu hayal kırıklığı, daha fazla siyasi önderlerde görülür. Bu durumda, siyasetle iştigal eden çoğu kimse, yukarıda arzettiğimiz bilişsel çelişki durumunu yaşar.

Siyasi lideri’nin irtikap ettiği yanlışları ve zulmü gören kimileri, lideriyle yolunu ayırır ve farklı saflarda milletine hizmet etme yoluna gider. Kimileri ise zulme şahit olduklarında, içlerinde yaşadıkları bu vicdani rahatsızlığı telafi etmek için bahaneler uydururlar. Mesela kendisini o lider olmaz ise ülkenin beka sorunu yaşayacağına inandırır. Bunun gibi daha bir çok komplo teorisiyle bu duygusunu güçlendirir.

Üçüncü olarak ise tıpkı Kerbela örneğinde olduğu gibi bu yaşananları kutsala fatura ederler. Çarpık bir kader algısı ile liderleri için seçilmiş anlamında, göklerden gelen bir kararın neticesinde ümmetin umudu olduğuna kendisini inandırırlar. Dolayısıyla bu kategoride olanlar, ülkenin veya partilerinin gittiği felaketi asla göremezler. Siyasi liderliğin dini liderlik ile karıştığı kimi durumlarda ise bu çarpıklığa daha çok şahit oluruz. Dini siyasete alet ederek toplulukları yönetmek, daha kolaydır zira.

Oysa ki kalbiyle akledenler, olanı olduğu gibi görür ve faturası ağır da olsa, aklın ve vicdanın yolunu tercih ederler. Zira istikamet; aklın, vicdanın ve fıtratın vahiy ışığında bütünleşmesidir.

Selam ve dua ile

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:15
Güneş 05:43
Öğle 12:42
İkindi 16:26
Akşam 19:30
Yatsı 20:52
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı