04.02.2021, 11:40 111

Huzur ve teslimiyet

İnsan ruhuna acı veren en önemli saiklerinden birisi de başına gelen olayları veya yaşadığı tecrübeleri kendi ego penceresinden değerlendirmesidir. Her seye kendi zaviyesinden bakar. Oysa ki insan her yaşadığı tecrübenin hakiki anlamda kavramaya muktedir değildir.

Madem ki hayatta anlamsız bir şey yoktur ve dahi insan her şeyin anlamını mutlak anlamda bilmeye muktedir değildir, öyleyse tevekkül ile teslimiyet, bu hayatta insan saadetinin adeta anahtarları gibidir.

Her şeyin bir anlamı olduğunu, yüzeysel olarak görebiliriz. Mesela bu kitap niçin yazılmış? dense : Okunmak için deriz. O kitabı okumuş isek, kitabın ana konusuyla ilgili bir şeyler diyebiliriz. Lakin yazar, kitabı niçin yazmış, veya yazarken ki niyeti neydi? Kitabı okuyanlarda ne gibi bir etki arzetti? Kitaptaki hangi cümle, hangi sebeple ele alındı? gibi daha bir çok detay o kitaba ömrümüzü versek dahi cevaplamakla bitmez. Bir şiir kitabı düşünün. O şiir kitabını, okumuş olabilirsiniz ama hangi satırın hangi halet-i ruhiyle ve ilham ile yazıldığını mutlak anlamda bilemezsiniz.

İşte hayatta gördüğümüz olaylar da etrafımızdaki kitaplar gibidir. O olaylar bir hikmete binaen cereyan eder lakin onların mutlak anlamda bilgisi, Rabbimizin katındadır. Her yaşadığımız olay ve gözlemlediklerimiz adeta şiir gibidir. Onları hakkıyla bilemeyiz ama bildiğimiz tek şey bunların hiç birinin anlamsız ve gayesiz olmadığıdır.

Öyleyse şairin dediği gibi “Nedir bu ellere ayak, Nedir bu dillere dudak, Ac gözünü ibretle bak, Alem bir temaşagah imiş” diyerek teslim olabilmeliyiz.

Kur’an “Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.'' der. (Bakara:2:216) Ayette geçen “ velakin la ya’lemun” yani “ama siz bilmezsiniz” tarafı sanırım bu hakikati anlamada dikkatimizi teksif etmemiz gereken tarafı. Elbette ki insani yaratan, onu halife-i rui zemin olarak  vasıflandıran, akletmesi için ona yetenek veren bir Rabbin insanı aşağılamak için “ama siz bilmezsiniz” şerhini düştüğünü düşünemeyiz. Bilakis bu ifade insan için bir nevi saadet anahtarıdır.

İnsan teslim olmadan bir şeyi kavramaya çalıştığında, ego penceresiyle karşısına çıkan olayları değerlendirme ihtimalinden dolayı bu kimsenin yanılma riski çok fazla olacaktır. Oysa ki kişiye düşen ben başıma gelen olayı böyle anlıyorum diyerek daha temkinli düşünmeli ve konuşmalıdır.

Ayetleri okurken dahi insanın bazı yerlerde“Bence” diye şerh düşmesi elzemdir. Zira aksi takdirde insan kendi anladığını mutlaklaştırır ve oradan karanlık bir taassup ortaya çıkar. Zaten din istismarının sebebi de liderlerin kendi anladıklarını mutlaklaştırması ve kendi yorumlarını kutsala fatura etmeleridir. Oysa ki “Bence” diyebilme ufkunu göstermek insanların kendi anladıklarını mutlaklaştırmanın önünde set olur.

Karşımıza çıkan ayat-ı hadisat için dahi durum farklı değildir. Mutlak bilgi, Rabbimize mahsustur. Öyleyse insana düşen Hakka teslimiyettir. Küçük bir çocuk olduğunuzu düşünün. Eczaneye gittiniz ve elinizdeki reçeteyle ilaç alacaksınız. Gözünüze pembe kutulu bir ilaç kutusu ilişti. Siz o kutudaki ilacı istediniz. Zira o kutuyu  şeker kutusuna benzettiniz. Lakin ezcacı reçetenize baktı senin ihtiyacın olan farklı dedi. Size verilen ilaç kutusunu hiç beğenmediniz ama size o ilaç iyi geldi.

İşte insan, kısıtlı bir bilgiye sahiptir.  Madem her şeyi o sınırlı kapasitesiyle anlayamaz öyleyse anlamak için elinden geleni yaptıktan sonra Hakka teslim olmalı ve tevekkül ile tecrübe ettiği, gözlemlediği olaylarla barışabilmelidir. Zaten müslüman teslim olan demektir.

Lakin yanlış anlaşılmasın! Teslimiyet özellikle metin okumalarında kendi anladığını mutlaklaştırarak tüm insanları kendi anladığına teslim olmaya zorlama bağnazlığı değildir.

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:15
Güneş 05:43
Öğle 12:42
İkindi 16:26
Akşam 19:30
Yatsı 20:52
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı