26.07.2020, 08:57 111

Nasrettin hoca’dan, Hans Gadamer'e

Nasrettin hoca’dan, Hans Gadamer'e

İki kişi kavga eder ve Nasrettin hoca’yı bulur.

İlk kişi uzun uzun hoca’ya anlatır ve hoca “Haklısın” der derdini anlatan adama. Sonra ikinci kişi gelir o da anlatır ve ona da “Haklısın” der Nasrettin hoca.

İçerde kavga eden adamların şikayetlerini ve hoca’nın tepkisini göre eşi :

Hoca hoca ikisini de dinledin ve ikisine de “Haklısın” dedin. Bu nasıl olur?

Nasrettin hoca eşine döner: “Vallahi sen de haklısın!” der.

Bu hikmet dolu anlatı aklıma Hegel’in eğitim tanımını getirdi.

Hegel “Eğitim başkasının gözüyle bakabilme becerisidir” der.

Evet, başkasının gözüyle bakabilen kimse eğitimli kimsedir.

Bir öğretmen eğitim fakültesinde öğrencinin gözüyle bakabilme becerisini kazanmışsa o diplomayı hak etmiştir.

Bir yazar, okurun gözünden değerlendirir dünyayı. Bir hukukçu müvekkili’nin gözünde bakabilirse başarılı olabilir.

Mutlak hakikatin bilgisi Allah’a aittir. İnsan ancak bu alemde parçayı görebilir. Nitekim tevhid inancı bize bu tavsiyeyi veriyor.

Evet, insana bütün verilmemiştir. Hakikatin tümü insana ait olamaz. Öyleyse parça da, bu anlamda muhteremdir.

Immanuel Kant’ın “Çatışkı” veya “Antinomi” teorisine göre varlığın özünde gerçekte veya görünüşte bir çelişki vardır.

Bu çelişkiyi gerçek kabul edin veya görünüşte olduğuna inanın, bu çelişki hayatın gerçeği olarak karşımızda.

Öyleyse bu çelişkilerle birlikte yaşamanın bir formülü olmalı.

Bu işin temelinde Alman filozof Gadamer’in de dediği gibi, muhatabınızı olduğu gibi kabul etmek yatıyor.

O’nun görüşlerine katılmasanız da onun fikirlerini ve hayat tarzını yaşatma hakkı olduğunu kabul ederek onun arkasında olmak gerekiyor.

Tıpkı doğadaki inişlerin ve çıkışların, sıcağın ve soğuğun, gecenin ve gündüzün, ovaların ve dağların olduğu gibi insanlardaki ihtilafın da, bütünsel anlamda bir güzellik olduğunu kabul etmek gerekiyor.

"Fikirlerinizden nefret ediyor olabilirim ama onu ifade etmenizi ölümüne savunurum" sözündeki derinlik olmalı..

Asıl tehlikeli olan, düşünce farklılıklarındaki uçurum değil bir ideolojiyi veya çıkarımı mutlak görüp ideolojik veya dini monopoller yaratmaktır.

Oysa ki düşünce değil seviye farkıdır, insanın insanla arasındaki uçurumun gerçek nedeni ..

Farklı düşüncede insanların, medenice tartışıp anlaşmaları mümkündür. Lakin üslup ve ahlaki seviye oturaklaşmamış ise yakın düşüncedeki kimseler için , ufak farklılıklar dahi büyük kavgalara sebep olur.

Şayet varlıkta aslololan farklılıksa, düşüncede dahi çeşitliliği korumak esas olmalıdır. Zira her renk nasıl ayrı güzelse temel değerlerden taviz verilmemek kaydıyla her fikrin ayrı bir güzelliği vardır.

Zaten üst anlatıcı totaliter anlatımlar, beraberinde ideolojik taassubu netice verir. Bu ise eşyanın tabiatına aykırı olduğundan tefrikaya sebeb olur. Heyhat, tarihte mezhep çatışmaları, din çatışmalarından daha kanlı olmuştur. Erich Fromn, “Şiddet” isimli eserinde, birbirine benzer türlerin farklı türlerden daha çok çatışma eğilimi gösterdikleri tespitini yapar.

O halde farklılıkları büyütmeden yaşayabilmek ve çok renklilikteki güzelliği farkedebilmek gerekir.

Nazım ne güzel der : “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine

Nazım'ın bu ifadesi bana şu ayeti hatırlatır: “Ey insanlar! Bakın, Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki birbirinizi tanıyabilesiniz…” (Hucurat: 49:13)

selam ve dua ile

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:15
Güneş 05:43
Öğle 12:42
İkindi 16:26
Akşam 19:30
Yatsı 20:52
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı