Dolar kurundaki artış, TÜİK verilerinden bağımsız, ağır şekilde hissedilen enflasyon ivedi şekilde ele alınmalı ve piyasalara güven verilmelidir” dedi.
ASRİAD Genel Başkanı Adnan Danışman, yeni ekonomi yönetiminden beklentilerinin çok yüksek olduğunu dile getirerek, “Pandemi, deprem ve seçimlerle birlikte ekonominin üzerinde çok büyük bir tazyik oluşmuştur. Dolar kurundaki öngörülemeyen artış, TÜİK verilerinden bağımsız şekilde ağır şekilde hissedilen enflasyon ivedi şekilde ele alınmalı ve piyasalara güven verilmelidir. Halen ekonomimiz makro veriler açısından önemli oranda AB standartlarından iyi görünüyor gibi olsa da dinamik ekonomi yönetiminin, kısa ve orta vadede sorunları çözüme kavuşturmasını beklemekteyiz” dedi.
Ekonomi yönetiminin önünde hangi sorunların olduğuna ilişkin değerlendirmelerle birlikte çözümle ilgili önerilerini dile getiren Danışman, kamuoyundaki ekonomi imajının yeni kabine ile güven oluşturulup geliştirilmeye çalışıldığını, ama ekonominin dümenine geçen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve yeni atanan Merkez Bankası’nın masasında çok önemli sorunların bulunduğunu kaydetti.
Danışman, yeni ekonomi yönetiminden beklentilerini şöyle açıkladı:
“Uluslararası ilişkilerin olabildiğince uyumlu bir düzlemde sürdürülmesi ve böylelikle yeni kabine ile birlikte başlayan CDS primlerindeki düşüşün devam ettirilmesi. Ekonomi ile ilgili kararların uzun erimli olduğunun ve mevzuata dayalı olarak alındığının düzenli olarak kamuoyuna anlatılması. Döviz kazanımı için dış ticaretin, özellikle ihracatçının, finansal şartlarının iyileştirilmesi. Yerli paraya güvenin tesis edilmesi, dolarizasyonun yönelişinin ihtiyaç olmaktan çıkarılması. Büyümede gerekli olan sektörel dengenin oluşturularak, inşaat ağırlıklı gidişin neden olduğu handikaplardan uzaklaşılacağının, imalat sanayiin yaygın olarak ciddi bir şekilde destekleneceğinin her zaman dile getirilmesi. Rant ekonomisinin, arbitraj mekanizmalarının, portföy yatırımlarının reel sektör yatırımlarına göre avantajlı olan halden uzaklaşılacağının düzenli olarak vurgulanması. Finansa erişim konusundaki hakkaniyetli dağılımlar içeren uygulamaların örnek gösterilmesi. Tüm bunlarla birlikte ekonomi ile ilgili kararların öngörülebilir olmasının gelenekselleştirilmesi. Netice itibariyle ekonomi ile ilgili kurumların daha da güçlü hale getirilmesi (TCMB, TÜİK, ilgili bakanlıklar gibi).”