20.03.2023, 15:38 1846

YENİ HASTANENİN YAPIMIYLA İLGİLİ GERÇEKLER

Henüz Dr. Mustafa Erdoğan’ın eski Devlet Hastanesine başhekim olarak atandığı ilk yıllardır.

               Başhekim olarak ataması yapıldığında ilk yaptığı icraatlardan birisi de deprem bölgesinde olan hastanenin deprem dayanıklılık testlerini yaptırmak olur.

               Gelen test sonuçları inanılmazdır. Hastanenin deprem dayanıklığı tehlikeli boyutlardadır.

               İkinci ve üçüncü yapılan testlerde de sonuç değişmemektedir.

               Raporlar Sağlık Bakanlığına gönderilir ve Antakya’nın acil bir hastaneye ihtiyacı olduğu yazışmalarla belirtilir. Mevcut hastanede devam etmenin sakıncaları madde madde sıralanır.

               Bir müddet sonra Bakan Recep Akdağ’ın da Hatay’ı ziyaretinde eski hastanenin üst toplantı salonunda Bakan Recep Akdağ, Sadullah Ergin, Vali Celalettin Lekesiz, Belediye Başkanı Mehmet Yeloğlu, Genel Sekreter Ömer Akın, İl Sağlık Müdürü Bayram Kerkez ve (Niçin olduğunu anlayamadığım) işadamı Ali Güngör toplantı yaparlar.

               Bakan Recep Akdağ ikna olur ve Belediye Başkanı Mehmet Yeloğlu’ndan adliye arkasına ve çevre yolunun üstüne gelecek şekilde 150-200 dönümlük yer ister.

               Yeloğlu hemen adliye arkasında 160 dönümlük yer tahsisini Sağlık bakanlığına devretmek üzere çalışmalara başlar.

               Dr.Erdoğan bununla da yetinmez her yetkili nezdinde ısrarla konunun takipçisi olur.

               Sonunda Bakanlıktan karar çıkar. Antakya’ya büyük bir hastane yapılacaktır.

               Zamanın Antakya Belediye Başkanı Mehmet Yeloğlu’dan yardım istenir. Yeloğlu konuyla çok ciddi ilgilenir. Zaten kendisinin de yaptığı Türkiye’de tek koruma imar planları devrededir.

               Kollar sıvanır imar karış karış taranır. En sonunda şu an 3. Etap Toki konutlarının olduğu Adliye arkası yerler tespit edilir. Tam 160 dönümlük arazi hastane için en uygun bölgedir.

               Gerek şehre yakınlığı, gerekse de zemin etüdleri bakımından hastane için mükemmel yerlerden biri olarak görülür.

               Hemen proje çalışmaları başlatılır. Gerekli yerlerden geçirilerek ete kemiğe bürünmesi için her şart hazırdır. Bakanlık ödenekleri çıkarılmış, projeler hazırlanmış, yer bulunmuştur. Artık kazma vurma zamanı gelmiştir.

               Genel Sekreter Ömer Akın, İl Sağlık Müdürü Bayram Kerkez ve Dr. Mustafa Erdoğan son rötuşlar için Valinin yanına çıkar. Validen son rötuşları konuşacak, gelinen nokta hakkında bilgi verecektir.

               Ancak kendisini büyük bir sürpriz beklemektedir. Vali hastanenin yeri konusunda bir değişiklik gerçekleştiğini, bu değişikliğe göre projelerin yapılması gerektiğini söyler. Yeni yer ise şu anki yeri olan Uydukent’in arkasındaki bataklık bölgedir.

               Mustafa Erdoğan duyduklarına inanamaz. Ayağa kalkar Valiyi ikna etmek için elinden geleni yapmaya çalışır. Dr. Erdoğan:

               “Sayın Valim, orası hastane için en olmayacak yerdir. Birincisi şehre uzaktır. Şehirde ikamet eden doktorların acil durumlarda evinden çıkıp 25 kilometre mesafedeki hastaneye ulaşmaları büyük zaman kaybıdır. Bu zaman zarfında acil hastalar için çok geç olabilir ve sadece doktor yetişemediği için ölümlere sebebiyet verebilir.

               İkincisi mevcut yerimizden uzaklaşma nedenimiz depreme dayanaksızlığıdır. Orası bataklık bir bölgedir. Hem inşaat maliyeti açısından, hemde zemin açısından olumsuzluklar içermektedir.”

               Ancak Vali bu fikirlere kendisinin de katılmasına rağmen konunun kendisini aştığını belirtir ve son noktayı koyar. Mustafa Erdoğan bunun üzerine ağır bir konuşma yaparak “Orada birtek insan gecikmeden dolayı ölecek olursa bunun sorumlusu bu yer değişimi kararını alanların olacaktır” der ve ayrılır.

               Zamanın Antakya Belediye Başkanı olan Lütfü Savaş yeni hastane fikrine bile karşı çıkarak hastaneye ayrılan yeri TOKİ  toplu konutları için tahsis eder.

               Dr. Erdoğan tüm bu yanlışlara daha fazla tahammül edemeyerek birkaç ay sonrada başhekimlikten istifasını verir.

               Yeni hastane inşaatı bataklık arazi üzerinde başlar. Sürekli o sulak arazi kamyonlarla malzeme taşınarak doldurulur. Hastane inşaatı büyük maliyetler harcanarak bitirilir ve bir kurucu hekim aranır.

               Bunun için yine çalışkanlığı ve özverisiyle bilinen Dr. Mustafa Erdoğan’ın kapısı çalınır ve kurucu başhekimlik kendisine teklif edilir.

               Dr. Erdoğan bu teklifi yine Antakya ve halkını düşünerek geri çevirmez ve kabul eder. Hummalı bir çalışmaya girerek eski hastaneyi hızla oraya taşır. Ancak yapılan hastanenin bir sürü eksikliklerini de görme fırsatı olur.

               TOKİ başkan yardımcısını davet ederek asansörlerdeki, merdivenlerdeki, jeneratör bağlantılarındaki eksiklikleri teker teker sayar ve ancak bunlar tamamlandıktan sonra hastanenin kabul edileceğini söyler.

               Ancak istekler kulak ardı edilir ve kendisinden TOKİ’nin alacağı 35 milyon TL için kabulünün yapması istenir. Mustafa Erdoğan direnir ve konuyu savcılığa intikal ettirerek 4 hakim nezdinde tutanaklara geçirir ve kabulünü yapamayacağını belirtir.

               Kendisinden sonra gelen Dr. Kemal Bey ve Dr. Mahmut Bey de kabulü imzalamazlar. Sonunda TOKİ 35 milyon TL. den feragat ederek devri gerçekleştirir.

               Sonuç mu?

               Sonuç son depremlerle yeni hastane çöker. Altında 210 insan can verir. Bununla da kalmaz enkazdan sağ çıkarılan benim can dostum Ahmet Aydın gibi belki yüzlerce insan acil müdahaleye yetişemediği için Adana yollarında can verir.

               Birilerinin hatırı için verilen yanlış kararların sonuçları yüzlerce can kaybı ve enkaz altında kalan yaklaşık 4,5 milyar TL.lik tıbbi cihazlar olur.

               Neticede insanın aklına hücum eden sorular hep yanıtsız kalmaya devam ediyor.

  1. Sağlık Bakanı Recep Akdağ niçin önce kabul ettiği ve kendi isteği üzerine hazırlanan 160 dönümlük yerin değişiklik planını kabul etti.
  2. Hastaneler için geçerli olan %30 denir ve %30 çimento fazlası yeni hastane için uygulandı mı?
  3. Sadullah Ergin siyasi gücünü bu değişiklik için kullandı mı? Bu kullanımda işadamı Ali Güngör etkili oldu mu?
  4. Göz göre göre gelen bu fecaat karşısında zamanın İl Sağlık Müdürü Bayram Kerkez niçin çok pasif kaldı.
  5. Lütfü Savaş Hastane yerini TOKİ konutlarına tahsis ederek gelen felaketin sorumluluğunu hissediyor mu?
  6. Hastane yoluna yapması gereken anbulans yolunu ihmal ederek özellikle maç günleri yol kapanmasından dolayı geçemeyen ambulanslarda vefat eden hastaların vebali için Lütfü Savaş ne diyor?
  7. Çöken hastanelerin sorumluluğunu kim alacak, içlerinde Sadullah Ergin’in yakınlarının da olduğu vefatlar dolayısıyla konuşacak kimse çıkacak mı?

Kamuoyu halen bu sorulara yanıt aramakla meşgul ama ölen canları artık kimse getiremiyor.

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 19 Mart 2024
İmsak 05:17
Güneş 06:37
Öğle 12:51
İkindi 16:16
Akşam 18:56
Yatsı 20:11
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı