Gelirin son derece adaletsiz dağıldığı ülkemizde, 13 tane “milyarderin” serveti 38,9 milyar dolara ulaşırken, nüfusun yarısının serveti ise 38,5 milyar dolara karşılık geliyor. Tüm kesimlerin çile çektiği 2022’de, bankaların kârlarını yüzde 366,4 artırması da, “fakirden al, zengine ver” politikalarının uygulandığını kanıtlıyor.
İktidarın yanlış ve adaletsiz ekonomik politikaları nedeniyle toplumun büyük bir bölümünün alım gücü ve reel geliri düşerken, zengin azınlık ise servetini katlıyor. Oxfam’ın yayınladığı verilere göre Türkiye’de en zengin 13 milyarderin serveti 38,9 milyar dolara ulaştı. Buna karşın ülkemizdeki nüfusun yarısının serveti ise 38,5 milyar dolar. Her fırsatta çözüm üretmek yerine vatandaşa faizli kredileri işaret eden hükümet, faiz lobisinin pastadan en yüksek payı almasını sağlıyor.
ZENGİN kesime yönelik vergi afları, teşvik primleri, hibe ödenekleri ve kredi imtiyazları da Türkiye’deki gelir adaletsizliğinin nasıl derinleştiğini gözler önüne seriyor. 2021’de sosyal koruma harcamaları 785,7 milyar TL’ye, sosyal koruma kapsamında maaş alan kişi sayısı ise 14 milyon 624 bine yükseldi. Bu da toplam nüfusun yüzde 17,3’ünün sosyal yardımlarla geçindiğini gösteriyor.
Enflasyon, döviz kurundaki hareketlilik ve zamlarla beli bükülen hane halkının alım gücü günden güne erirken vatandaş, kredi ve kredi kartlarına muhtaç hale getiriliyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun ( BDDK) yayınladığı verilere göre vatandaşların bankalardan kullandığı tüketici kredilerinin miktarı bir yılda 331,5 milyar TL artarak 1 trilyon 105 milyar 895 milyon TL’ye ulaştı. Yine BDDK verilerine göre 2022’de bankaların toplam net kârı geçen yıla göre, yüzde 366,4 artışla 433,5 milyar TL’ye çıktı. Bir yanda geniş halk yığınları yüksek enflasyon ve geçim sıkıntısıyla mücadele ederken, rantiye başta olmak üzere küçük bir azınlıksa servetlerini katlıyor.