İngiliz siyasetinin tarafların anlaşabilmesi için kurulmuş bir siyaset olmadığına vurgu yapan Tekir, “Anlaşamama üzerine kurulmuş bir siyasettir. Bir başka ifadeyle Keşmir sorunu çözülmez bir sorundur. Ve çözülmesi arzu edilmeyen bir sorundur. Tıpkı Kıbrıs meselesi gibi” dedi. Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) ile Pakistan Ankara Büyükelçiliği iş birliğiyle ‘Keşmir Kuşatma Günü’ etkinliği düzenlendi. ESAM Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinliğe, siyaset ve bürokrasinin yanı sıra STK temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı. Programda Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir ve Pakistan Ankara Büyükelçisi Syrus Sajjad Gazi, birer konuşma gerçekleştirdi.

Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir ise konuşmasına Keşmir ile ilgili farklı tanımlamaların olduğunu hatırlatarak bunlardan birinin Asya’nın kalbi diğer bir tanımlamanın da Hindistan alt kıtasının tacı olduğunun altını çizdi. Keşmir’in Hindistan Pakistan ve Çin’in Tibet bölgesine sınırı olduğunu ifade eden Tekir, “Asya’nın da tam ortasında yer alan bir bölge olmasından dolayı da fevkalade önemlidir. Gerçekten de Asya’nın kalbi olarak tanımlanması isabetlidir. Bana göre de Asya’nın kilit taşıdır Keşmir” dedi.

Keşmir’in jeopolitik olarak çok önemli bir konumda olduğunun altını çizen Tekir, konuşmasına şöyle devam etti: “Nedir mesele? Pakistan, Hindistan ve Çin arasında yer alan Keşmir, toplam 221 bin kilometrekarenin üzerinde bir alana sahiptir. Avrupa’nın kaç tane ülkesi 221 bin kilometrekarelik bir alana sahiptir ki? 6-7 ülkenin dışındakilerin hemen hepsi bundan daha küçüktür. Dolayısıyla bu bölge Hindistan alt kıtasının 1947’deki bölünmesinden bu yana Hindistan ve Pakistan arasında çözülmesi beklenen ve değişik şekillerde uluslararası kuruluşların da üzerinde hassasiyetle durduğu bir bölgedir. Bu açıdan meseleye bakarak değerlendirdiğimiz zaman 1947’lerde başlayıp da günümüze kadar devam eden bu probleme konu teşkil eden Keşmir’de Hindistan’ın demografik yapıyı değiştirme noktasındaki gayretlerini sebebini de anlamış oluruz.”

1947 yılında Keşmir nüfusunun yüzde 90’ının Müslüman olduğuna vurgu yapan Tekir, “Müslüman olmasından dolayı da kendi siyasi tercihini yapma serbestliğine sahip olduğu zaman ortaya çıkan sonuç Pakistan’la birleşmesi istikametinde olmuştur. Fakat yine bir İngiliz oyunuyla orada görevli olan bir prensin tavırları o neticeyi değiştirmiştir. O zamandan bugüne 75 yılı aşkın bir süre geçmiştir. Ne olmuştur bu süreçte? 2011 yılında Hindistan hükümeti tarafından yapılan son nüfus sayımına güvenilecek olursak Cammu ve Keşmir’in toplam nüfusu 12,5 milyondur. Bu nüfusun yüzde 67-68’ini Müslümanlar oluşturmaktadır. Demografik yapıda bir değişiklik meydana getirilmek isteniyorsa sebebi açıktır. Hedefi yapılacak bir referandumda Keşmirlilerin tercihlerini kendi tercihleri istikametinde değiştirmektir” diye konuştu.

Bölgede tarafların anlaşamamasının sebebini aktaran Tekir, şunları kaydetti: “İngiliz siyaseti tarafların anlaşabilmesi için kurulmuş bir siyaset değildir. Anlaşamama üzerine kurulmuş bir siyasettir. Dolayısıyla anlaşamayan tarafları da kendileri moderatörlük görevi yapmak suretiyle bıraktıkları ya da bırakmış gibi göründükleri
nüfuzlarını devam ettirmenin gayreti içerisindeler. Bir başka ifadeyle Keşmir sorunu çözülmez bir sorundur. Ve çözülmesi arzu edilmeyen bir sorundur. Tıpkı Kıbrıs meselesi gibi. İngilizlerin İslam coğrafyasında özellikle stratejik olarak bıraktıkları meselelerden birisidir Keşmir meselesi. Kıbrıs meselesi de öyle bir meseledir.”

Pakistan’ın kendi üzerine düşeni yaptığının altını çizen Büyükelçi Gazi, şu çağrıda bulundu: “Biz uluslararası topluluğa Hindistan’dan aşağıdakileri yapmasını talep etmesi için çağrıda bulunuyoruz: 5 Ağustos 2019’da aldığı tek yanlı ve yasadışı önlemleri geri alması. Keşmir halkına karşı yaygın ve sistematik insan hakları ihlallerini durdurması. Uydurulmuş suçlamalarla tutuklanmış olan tüm Keşmirli siyasi liderleri ve insan hakları savunucularını serbest bırakması. Dosyada vurgulanan azmettiricilere karşı harekete geçmesi ve bunları adaletin önüne çıkartması”