Karar gazetesi yazarı İbrahim Karagül, orman yangınları sonrasında bölgeye ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vatandaşlara çay atması konusunu köşesinde değerlendirdi.
Karagül, yazısında yol, havaalanı, lüks araç alımı gibi alanlarda büyük israflar yapan Türkiye'nin orman yangınlarını önlemeye dönük başta uçak olmak üzere gerekli araç ve gereçler ihtiyaçları için ödenek ayrılmamasına tepki gösterdi.
İşte Karagül'ün Erdoğan'ı sert şekilde eleştiridiği yazısı şu şekilde:
"Doğal afetlerde Millete çay atmak!
Giresun’da sel felaketinin ardından bölgeye giden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millete çay paketi attı. Sonra Rize’de yine sel felaketinin ardından bölgeye giden Cumhurbaşkanı Erdoğan Millete çay paketi attı.
Manavgat’ta çıkan yangın sonrası önceki gün bölgeye giden Cumhurbaşkanı Erdoğan Millete yine çay paketi attı. Hatta yoldan giderken açık kapıdan çay atmaya devam etti.
Cuma akşamı TV5’de Suat Dural ile “Ekonomi ve Ötesi” programında “aman sakın yapmayın bunu” diye seslenmiştim Cumhurbaşkanı Erdoğan’a. Hatta bir başka seslenişim de “14 uçağından sadece 1 tanesini satıp Türkiye’nin yangın söndürme uçağı sorunu bitsin” demiştim.
İnsansız uçan araba yapan Türkiye,
Ay’a 4 şeritli yol yapan Türkiye,
Küresel güç olup, o müthiş güçle bölgede oyun kurarak ABD ve Avrupa’yı kıskandıran Türkiye,sadece Rusya’dan 3 tane kiralık yangın uçağı kullanabiliyor. THK uçakları ise 4 milyon dolar bakım gerektirdiği için kullanılamıyor.
Acaba neden sadece Rusya ile yangın söndürme uçağım işine girdik? İspanya neden yok, ya da diğer Avrupa ülkeleri?
Biz son yıllarda hep Katar, Çin, Rusya üçgeninde önemli ihale ve sermaye hareketlerine neden hapsolduk?
Mesela aşı işinde de ilk başta neden sadece Çin aşısına mahkum olmuştuk? Orada çıkan aracı şirket vs ilginç değil miydi?
Acaba Rusya’da sadece 3 uçak mı kalmıştı? Yoksa aracı ile bu iş olmadı da başka aracı mı istedik?
Bari doğal afetler gibi toplumun temel sorunlarında para ilişkilerini ön sıraya almayalım.
....
Bakın 3. Köprü işletme süresinin uzatıldığı kulaktan kulağa geliyor.
Hala bakanlık bir açıklama yapmadı. 3. Köprünün Anadolu yakası kısmında Kurtköy-Akyazı kesiminde Cengiz-Limak’a 7 yıl daha Milleti işletme süresi vermişler.
Bu ne demek?
Cengiz-Limak ek süre olarak 1,9 milyar dolar yerine 5,8 milyar dolar daha alacak. Evet, iki Hazine garantili şirkete sadece Kurtköy-Akyazı kesimi için verilen ek kıyak 4 milyar dolar.
Ama THK uçakları 4 milyon dolar olmadığı için yangın söndürmeye gidemiyor.
Sizce Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetiliyor mu? Ya da yönetilebiliyor mu?
3. Köprü (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) için de 6 yıl uzatılmış deniliyor. Yıllık Hazine garantisi 800 milyon dolardan 4,8 milyar dolar kıyak daha.
Hazine garantili müteahhitlere gelince milyarlarca dolar kıyaklara para bulabilen güçlü Türkiye, neden iş ülke faydasına gelince 3-5 milyon doları bulamıyor?
***
2017 Referandumunda söyledim. Bu referandum geçerse;
1- Devlet yıkılır (Devlet kurumları iyi çalışmaz ve ülke yapısal çöküş yaşar)
2- İnanç yıkılır (Meydanlarda yapılan işlerin DAVA ve İslam ile bağı kurulduğundan söylem ile eylem birbirini çökertir. Böylece en büyük zararı İslam inancı alır)
2015-2018 arası büyük ekonomik buhranın geleceği konusunda sürekli uyarmış ve önlem alınmasını istemiştim.
Şimdi ise büyük korku ve gözlemim Türkiye Cumhuriyeti Devleti›nin yapısal çöküşü noktasıdır. Bu faturayı Türk Halkı ödeyecektir. Ve de özellikle gençler ve gelecek kuşaklar...
Liderinizi değil, evladınızı sevin.
Liderinizi değil, ülkenizi sevin.
Lideriniz değil, doğayı sevin.
Ormanları sevin, ağaçları sevin, insanı sevin. Sevginizi 1 kişiye bağlamayın ve herkesi sevin. Kişi yanlış yaparsa uyarabilir ve ana sevginize yönelebilirsiniz.
Aksi halde 1 paket çay için yol kenarında beklersiniz.
Selde ölenleri, yangından ölenleri düşünmeden eliniz havada dua yerine çay paketi için meydanlara gidersiniz.
İşte tam da o zaman evladınızın karanlık geleceğine imza atmış olursunuz."