Din-Bir-Der Genel Başkanı Muhittin Hamdi Yıldırım, Ramazan ayına ilişkin Millî Gazete’ye açıklamalarda bulundu. Yıldırım, Ramazan ayının diğer aylardan farklı olduğunun altını çizerek, orucunu hakkı ile tutana rahmet ve mağfiretin sağanak sağanak yağacağını belirterek, “Ramazan gelince bu güzel atmosferi her Müslüman hisseder ve gönül huzuru bulur. Çünkü bu ayda şeytanlar zincire vurulur, cehennem kapıları kapanır, rahmet kapıları açılır. Durum böyle olunca da orucu hakkıyla tutan insanın mutluluğu artar” ifadelerini kullandı.

Ramazan ayının en önemli özelliğinin Kur’an-ı Kerim’in Ramazan ayında indirilmesi olduğuna dikkat çeken Yıldırım, “Yüce Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde ‘Her kim inanarak ve sevabını sadece Allah’tan umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır’ buyurmaktadır. Ayrıca yine buyuruyor ki: “Nasıl beş vakit namaz, bir cumadan diğer cumaya kadar olan küçük günahları bu namazlar silerse, bir Ramazan’dan diğer Ramazan’a kadar olan vakitte büyük günahlardan sakınıldığı takdirde, aradaki küçük günahlara Ramazan orucu kefaret olur. Bütün bu müjdeler Ramazan’ı ve oruç tutan insanları ve bölgeleri huzur ve mutluluğa gark eder.”

Ramazan ayının bereketinin devam edebilmesi için önemli kuralların olduğunu belirten Yıldırım, orucu zedeleyecek davranışlardan uzak durulmasının önemine değinerek, “Bir defa orucu zedeleyecek her türlü söz ve davranışlardan kendimizi uzak tutmalıyız, bu konularda ısrarcı olan olursa ‘ben oruçluyum’ diyerek onu da uyarmalıyız. Ayrıca teravih namazlarını cemaatle camilerde kılmaya azami gayret sarf etmeliyiz. Kur’an-ı Kerim’i mümkünse her gün bir cüz okuyarak bu ayda hatim yapabiliriz. Bu ayda fakir fukaraya soframızda yer açıp mümkünse ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmalıyız. Bayram namazından önce fıtır sadakamızı muhakkak hesaplayıp vermeliyiz. Ramazan’ın feyiz ve bereketinden bol bol istifade etmeliyiz” diye konuştu.

Eski Ramazanlara dikkat çeken Yıldırım, eski Ramazanlarda ihlasın olduğunu ve gösterişin olmadığını belirterek, “Eski Ramazanlarda paylaşma vardı, cimrilik yoktu. Kardeşlik vardı, yabancılaşma yoktu. Zenginler bayramlarda gurur ve kibre kapılmadan evlerinde sofra kurar, herkesi davet ederlerdi. Ayrıca çocuklar bayram sevincini yaşamak için büyüklerle birlikte mezarlıkları ve akrabaları ziyaret ederler, büyüklerin hayır duasını alırlardı. Şimdi ise bir mesaj ile eski Ramazanları yaşamak mümkün olmuyor” dedi.

Son yıllarda dernekler ve belediyelerin Ramazan ayının gelmesi ile birlikte başlattığı Ramazan etkinliklerine dikkat çeken Yıldırım, bu hareketleri bir sapma olarak gördüğünü belirterek, “Her İslami değerin suistimal edildiği gibi Ramazan’da da Ramazan bezirganlarının bu ibadeti istismar edip dünyevi maksatlarına alet ettikleri görülmektedir. Bu gibi durumlara karşı uyanık olmalıyız. Ve bu sapmalara meydan vermemeliyiz. Bu gibi durumlar İslam’ı olduğu gibi yaşamaktan değil, muhafazakâr ve liberal bir yapıya kaymaktan doğmaktadır” ifadelerini kullandı.

Ramazan ayının Filistin’deki saldırılara denk geldiğini ifade eden Yıldırım, Siyonist İsrail’in son 6 aydır soykırım ve vahşeti uygulamaya devam ettiklerini belirterek, “O kutsal beldede Filistinli ve Gazzeli mücahitler, Ahzab Sûresi 23’üncü ayetinde Allah’ın bize müjdelediği kimseler şu anda Gazze’de destanlar yazıyor. Siyonist İsrail ve emperyalist Amerika, onların ortakları ve İslam ülkelerinin işbirlikçi yöneticileri de ‘galu belada’ Allah-u Teala’ya verdikleri sözün tam tersini yapıyorlar. Emperyalist Siyonistler, İsrail’e her türlü silah gücünü verirken, İslam ülkelerinin yöneticileri, koltuklarını koruma pahasına İsrail ve Amerika’dan korkuyorlar. Gazze, Müslümanlar için bir turnusol kâğıdı hükmünü almıştır. O mazlum Müslümanlara yardım etmeyip İsrail ile ticareti devam ettiren ve ilişkilerini kesmeyen herkes Allah’ın huzurunda hesap verecektir” dedi.