DENGE VE FETANET LAZIM

Üniversite sınav sonuçlarının açıklanmasından sonra tercihler yapıldı. Nihayetinde yerleştirme sonuçları da açıklandı. 28 Şubat kalıntısı sürecin aşılması üzerine İmam Hatip Liselerinin ülke geneli eğitim ve öğretim alanındaki yerleri istikrarlı bir yükseliş göstermeye başladı.

Özellikle son birkaç yıldır üniversitelere yerleşen öğrencilerin tercihleri üzerine değerlendirmeler de yapılmaya başlandı. Yapanlardan birisi de benim. Zira uzun yıllardır ilahiyat dışı alanlara yani fen ve sosyal bilimlere İmam Hatip mezunlarının yerleşmelerinde görünür bir eksiklik vardı. Bu doğru.

Hamdolsun özellikle fen ve sosyal bilimler programları uygulayan proje imam hatiplerin çoğalmasıyla bu alanlarda da imam hatip mezunu gençlerin görünürlüğü artmaya başladı. Doğrusu Genetik, Bilgisayar, robotik endüstri alanları, tıp, hukuk, siyaset bilimleri vb. alanlarda mensubu bulunduğum İmam Hatip mezunu gençliğin söz sahibi olması ülkenin ve ümmetin geleceği açısından muhteşem bir heyecan yaratmakta. Rabb’im bu heyecanımızı söndürmesin. Amin

Ancak bu sefer de özellikle Proje İmam hatiplerden ilahiyat ve İslami ilimler fakültelerini tercih eden öğrenciler neredeyse yok denecek kadar az olmaya başladı.

Peki ne var bunda?

Şu var efendim; Proje imam hatip liseleri yüksek puan ve başarı dilimi ile öğrenci almaktalar. Dolayısıyla göreceli olarak daha başarılı olan belki de daha zeki olan öğrenciler İlahiyat dışı bu okullara yerleşmekteler. Okullarımızda bu öğrencilerin özellikle fen ve mühendislik alanlarına dönük bir teşvik ve motivasyonun olduğu da bilinen bir durumdur.

Sonuç itibariyle, başarılı ve zeki öğrencilerimizden İlahiyat ve İslami İlimler fakültelerine gidenleri mumla aramaktayız. Bu durum sanki Dini eğitim alanının başarı ve zeka gerektirmeyen bir alan olduğu düşüncesini ortaya koymaktadır. Halbuki dini bilginin öğrenildiği ve çağa taşındığı okulların öğrencileri zeka ve başarı açısından iyi olmalılar.

Yani uzun yıllardır bizim gibi kıt akıllıların elinde oyuncağa dönen bu dinin, zeki öğrenciler eliyle öğrenilip İmam hatiplerdeki gelecek nesil öğrencilere öğretilmesi, var olan bir kısır döngüyü kırmaya katkı sağlayacaktır.

Bir de özeleştiri ile karışık tespit durumu var ki sormayın gitsin;

Abiler ablalar, İmam hatip liselerinden Mühendislik, ve benzeri diğer alanlara öğrenci göndermek çok güzel. Bununla birlikte, özellikle ve gayretle bu çocukları ilahiyat alanından uzak tutmanın ve dini eğitimin sırdan bir iş olduğu anlayışı ile hareket etmenin yanlışlığını da görmek lazım.

Bu kısım ağır oldu demeyin. Zira özellikle 11 ve 12. sınıfta meslek derslerinin ağırlıklı olarak Üniversite sınavına hazırlık için kullanılması yönündeki idari tasarrufların izahı başka neyle yapılır?

Kaldı ki İmam Hatip liselerinden mezun edip tıp, mühendislik vb alanlara gönderdiğimiz öğrencilerimizin İmam Hatip lisesi mesleki yeterlilikleri ve uygulama donanımları açısından nicelikleri konusunda içimiz ne kadar rahat? Bu çocukların ne kadarı İmam hatiplilik ruh ve bilinci açısından temsil yeterliliğine sahip. Bu sorulara yüksek sesle cevap vermek kolay olmasa gerek? Elbette bu durumun ileriye doğru düzeleceği söylenebilir. Ancak 28 Şubattan beri kaç neslin elimizden kayıp gittiğine hep birlikte şahit olduk. Daha fazlasını önlemek lazım değil mi?

Bizim dini geleneğimiz orta yollu olmayı bize öğretir. Bir zamanlar fetönün yaptığı gibi sadece fen bilimlerini kutsayan bir yaklaşımın doğru olmadığını anlatmaktır derdimiz. O nedenle; bu çocukları okullarında İmam hatip ruhuna uygun olarak yetiştirme bilincinden hiç taviz vermeden uğraşmak birinci öncelik olmalıdır.

Ardından, her proje okulunda Fen ve İlahiyat alanına dengeli dağılımlar olacak planlamalar yapılmalıdır. İlahiyat fakültelerine de mirasçısı olamaya aday oldukları peygamberin Fetanet sıfatına uygun "Yüksek zekâ, zihin açıklığı, çabuk anlama ve kavrama yeteneğine" sahip gençlerden göndermeye çabalamalıyız.

Derdimizi dert görüp davayı istatistiksel rakamlara mahkum etmeyenlere selam ve muhabbetle.

Osman HAZIR