Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TV5’te katıldığı Gündem Türkiye programında Mustafa Yılmaz’ın sorularını yanıtlayarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İktidarın izlediği ekonomi politikalarına değinen Karamollaoğlu, izlenen yanlış yollar nedeniyle kötüye gidişin devam ettiğini belirterek, “Türkiye yatırım yapıyormuş, sağlıklı bir havaya büründürmeye çalışıyorlar ama sadece ve sadece Türkiye'yi batırıyorlar” diye konuştu.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TV5’te katıldığı Gündem Türkiye programında Mustafa Yılmaz’ın sorularını yanıtladı. Karamollaoğlu, yaklaşan yerel seçimlerin Ramazan’a denk geldiğini hatırlatarak, “Biz genel seçimlerin hemen arkasından mahalli seçimlere gidiyoruz. Normal şartlarda, mahalli seçimlerde tansiyon genel seçimler kadar yüksek değildir. Bir defa Anayasa’da mahalli seçimlerin hangi zamanda yapılacağı belirlenmiş. Bunu değiştirmek çoğunluk olmadığı müddetçe de mümkün değil. Mart ayının son Pazar günü seçime gideceğiz. 1 Nisan’dan itibaren yeni bir dönem başlayacak” dedi.

Filistin’de yaşananlara dikkat çeken Karamollaoğlu, İsrail’in her gün canice saldırılarına devam ettiğini belirterek, “İşin garip tarafı bütün dünya bu manzaraya karşı tamamen duyarsız bir yaklaşımın içinde özellikle de yönetimler duyarsız. Halk bütün engellemelere rağmen kendilerine ulaşan bilgilerle, görüntülerle ister istemez bir isyanın içine sürükleniyor ama yöneticilerde hiç insaf duygusu kalmamış. Bugün başlangıcından beri katledilenler 32 bini geçti. Bu vahşete karşı dünyanın gelişmiş ülkeleri ve Türkiye maalesef duyarsız” ifadelerini kullandı.

İsrail’in geçmişine dikkat çeken Karamollaoğlu, Yahudilerin yaklaşık 250 yıldır planlarını uygulamayı sürdürdüğünü belirterek, “İsrail birdenbire meydana gelmiş bir devlet değil. Aslında binlerce yıllık serüvenleri var. Yaklaşık 250 senedir Yahudiler, dünyada içine sürüklendikleri buhrandan nasıl kurtuluruzu adım adım tatbikata koydular. Yahudilerin en çok üzerinde durduğu konu paraya, mali müesseselere hâkim olmaktı. Amerika Merkez Bankası'nın ortaklarının tamamı Yahudi. Para mekanizmalarına bunlar hâkim” dedi.

Türkiye’nin paraya muhtaç hale geldiğinin altını çizen Karamollaoğlu, paranın dışarıdan gelebilmesi için de Siyonist merkezli firmalara muhtaç olduğunu belirterek, “Bakın Tayyip Bey ABD'ye gittiği zaman 2000'li yılların başında 2 konu ile döndü Türkiye'ye. Kendisine Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanlığı verildi. BOP demek Büyük İsrail Projesi. O projenin Eş Başkanı Tayyip Erdoğan. İlk müdahale Irak’a yapıldı. TBMM izin vermemesine rağmen bizim hava sahamız, havalimanlarımız, deniz limanlarımız, Amerika, İngiliz, Fransız silahlarına, harp vasıtalarına açıldı. Irak böyle yok edildi” diye konuştu.

İktidarın israfa devam ettiğini belirten Karamollaoğlu, israfa son verilmesi için çağrıda bulunarak, “Tayyip Bey uçakla her gün en az 3 ayrı yere gidiyor. Kimin parasıyla gidiyor? Bu milletin. Bu iş buradan başlar. Bizim yapacağımız ilk iş; bütün ama bütün israfı durdurmak. Sarayın, bakanlar, bakanların eşleri, çocukları, yakınları, valiler, üst kademedeki insanların tamamı. Binlerce, on binlerce insanın koruması var, arabası var. Bunların tamamı kesilir. Buradan emin olun milyarlar çıkar. Bu harcamalar, israflar dursun Türkiye rahata çıkar. Türkiye yatırım yapıyormuş, sağlıklı bir havaya büründürmeye çalışıyorlar ama sadece ve sadece Türkiye'yi batırıyorlar. Bunun için ısrar ediyorum; bu hükümet gitsin, Tayyip Bey gitsin, elini eteğini çeksin. Yerine biz gelelim Türkiye'nin problemleri en geç 2 sene içinde bütünüyle çözülür” dedi.

Ekonominin kapsamlı bir alan olduğunun altını çizen Karamollaoğlu, ekonomide faiz kadar önde gelen bir başka unsurun israf olduğunu belirterek, “İsraf ne demek? Parayı sokağa atmak demek. Parayı sokağa atmakla, parayı ekonomiye katkı sağlamayacak şekilde dağıtmak aynı manaya gelir. Ekonomiyi düzeltmek istiyorsanız birden fazla adımı aynı anda atacaksınız. Bir numaralı mesele israftan vazgeçmektir. Tayyip Bey'in bir uçakla Türkiye'yi hallaç pamuğu gibi gezmesi parayı sokağa atmaktır. Türk ekonomisine hiçbir faydası yoktur. Kendi ekiplerinin kendilerine tahsis edilen ürünleri kullanmaları da parayı sokağa atmaktır. Bütün bunlar duracak” diye konuştu.

Yaklaşan yerel seçimlere dikkat çeken Karamollaoğlu, Saadet Partisi’nin imkânlarının kıt olduğunu belirterek, “Bizim imkânlarımız kadar kıt imkânlarla çalışan bir parti yok desek yerindedir. Biz kendi üyelerimizin katkıları ile yolumuzu sürdürüyoruz. Biz yoklukla savaşıyoruz. Birikmiş tek bir kuruşumuz bile yok. Sürekli olarak bize gönül veren üyelerimiz bize destek veriyor ve kampanyalar böyle yürütülüyor. Ne kadar gelirse onu harcayacağız. Bu seçim, son seçim değil ama Türkiye’de vatandaşlar iktidara bir mesaj vermiş olacaklar. Eğer memnunuz dersek iktidar bir yumruk daha vurur. Onun için insanımız oy kullanırken 40 kere düşünmek mecburiyetinde. Vereceği oy iktidarın politikaları üzerinde nasıl bir etki meydana getirecek diye” dedi.

Mal beyanı tartışmalarına da değinen Karamollaoğlu, kendi mal varlığını kamuoyuna sunarak, “Benim bir evim var bir de Passat marka arabam var. 15-20 senelik bir araba. Benim bu kadar. Başımızı sokacağımız bir evin olması, yarın kendi ihtiyaçlarımızı karşılamak için arabamızın olması önemli. Siyaset bir zenginleşme aracı olmamalı. Sanki sadece zenginleşme değil, şu anda bakanların, danışmanların, belediye başkanlarının, hanımları, çocukları, kardeşleri bakıyorsunuz ki acayip bir ordu oluşmuş. Her birinin altında bir araba, bir koruma, Allah’tan korkmak icap eder” ifadelerini kullandı.