ŞAM-I ŞERİF

Hz. Peygamber yirmi beş yaşında ticaret kervanıyla Şama gelmiş. Şamla ilgili yirmi altı Hadis rivayet edilir. “ Allahım Şama bereket ver.” Ebu Hureyreden rivayet edilen Hadis-i Şerif “ Yeryüzünde yaratılan ilk toprak Şam toprağıdır.” Mahşer burada kurulacak.
Anadolu insanının hafızasında meşhur vurgular vardır: “Evveli Şam ahiri Şam.” Tekrar başka bir vurgu; ” Bundan iyisi Şam'da kayısı!”
Dünyada ilk yaratılan toprak Şam toprağıdır.
Kıyamet, Haşir ve Hesap burada görülecek. Mahşer burada kurulacak!
Kureyş suresindeki “ Rıhlete-şşitei vassayf...”ayetiyle bahsedilen yaz kervanlarıyla seyahat Şam'a yapılırdı. Kış yolculuğu da Yemene.
Yeryüzündeki ilk cinayet Şamda işlendi, Kasyon dağında. İlk kardeşkanı burada aktı. Ademin oğlu Kabil, Habili bir iddia ve ihtiras uğruna Kasyon dağında öldürdü. Bir büyük baş hayvanın çene kemiğiyle kafasına vurarak katlettiği kardeşi ölünce Ona ne yapılması gerektiğini bilemedi. Cesedi sırtına aldı ve dağların arasındaki dar bir vadiye, Bludanı da geçerek Zebedan'a kadar taşıdı. Şaşkındı, bilgisizdi. Ölen bir insan için ne yapılması gerektiğini bilmiyordu. Çok yorulmuştu, gittikçe ağırlaşan kardeşinin cesedini sırtından yere indirdi. Allah ona yapması gerekeni öğretmek istedi. Havada çığlık çığlığa kavga eden iki karga yere indiler. Kanatları gagaları ve pençeleriyle vuruşmaya başladılar. Biri diğerini öldürdü, sonra da ayaklarıyla yeri eşeleyerek küçük bir çukur açtı ve ölen kargayı oraya bıraktı ve üzerini toprakla örttü. Bundan ilham alan Kabil de hemen orada bir çukur kazıp kardeşi Habil'i toprağa gömdü.
Kasyon dağında öldürülen Habil'in cesedi, abisi Kabilin sırtında yirmi kilometre taşındıktan sonra Zebedanda toprağa verildi. Şam merkezine sadece yirmi beş kilometre uzaklıktaki Habilin mezarını bir ticari taksiyle gidip ziyaret ediyoruz.
Şam'ın Humus yolu üzerinde Ma'lule Habilin köyüdür. Dünyada Hz. İsa efendimizin konuştuğu Arapçanın bir versiyonu olan Aramice'nin Unesko desteğiyle filolojik eğitimi burada yapılır.
Şam'da Osmanlıdan kalan yüz yirmi eser turizme açılmış.
Şam'a her gidişimizde, Dağ mahallesinde Endülüslü allame ve kâşif Muhyiddin Arabi daima ilk ziyaretgahımız olurdu. Konyadan gelen Şeyhul Ekberin çevresi Türkiye Muhacirleriyle kuşatılmış. 1221 yılında Hicazdan dönen Mevlana ile babası Bahauddin Veled, Şamda Muhyiddin Arabiyi ziyaret ediyorlar. Sonra vedalaşıp ayrılırken Babasının arkasında yürüyen Mevlana Celaleddine bakıyor ve “Görüyorum ki: Diyor, bir ırmağın peşinden bir derya yürüyor!”
Yine dünyevileşen Şamlılara karşı sert bir karşılık vermesi yüzünden katlediliyor ve cesedi bir çöplüğe gömülüyor.
“Dinukum dinarukum,
Kıblekum nisaekum,
İlahekum tahtel kademeyn!”
Açılımı: “Sizin dininiz para olmuş, kıbleniz kadın.
Taptığınız benim ayağım altındadır!”
Mevlana Halid-i Bağdadi ( Nakşibendi, Kürdi ) 'nin kabrinden geçen yol üzerinde ve iki yüz metre yukarda ve yine dağın böğründe küçük bir mağaraya çıkılır. Burada sembolik minyatür bir Osmanlı kalesi şehri tepeden seyreder. İçinde minik sevimli bir mescit var. Duvarlardan-kayalardan sular damlar. Bu jeolojik katmanlarda meydana gelen süzülmeye halk farklı yorum getirir: Üzerinde ilk cinayetin işlendiği Kasyon dağı binlerce yıldan beri Habil için gözyaşı döker.
İslamın ilk müezzini Habeşistanlı Bilal, 642. yılında Şam'da vefat etti. Türbesi Babus-Sağir (Küçük Kapı) kabristanında. Endülüs Fatihi Tarık bin Ziyad aynı kabristanda medfun.
Büyük bilgin İmam Gazali tam on bir yıl Şam'da kaldı. Din İlimlerinin İhyası (İhyayı Ulumuddin) adlı ölümsüz eserini burada yazdı. Çok sayıda Hadis rivayet eden Ebu Derdağ bu şehirde, Ebu Hureyre'nin Makamı, Muaviye, Kerbela mazlumları ve Resulullahın eşleri, torunu Hz. Hüseyin efendimizin başı, İsrailoğullarının katlettiği Hz. Yahya, Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin Eyyubi ve Onu yetiştiren Selçuklu sultanı Nureddin Mahmut Zengi, mahzun padişah Sultan altıncı Mehmet Vahdettin, Suku Hamidiye, Merci Meydanı.
Yüzyılın mega projesi olan, Dünya İslam Birliğinin sembolü, Hicaz demiryolunun Şam istasyonu mutlaka görülmelidir.
Şam asırlarca bir ilim ve kültür merkezi olmayı sürdürdü. Mevlana Halep ve Şam'da toplam yedi yıl ilim tahsil etti. Gazali on bir yıl ve Fatih sultan Mehmedin hocası ve mürşidi olan Akşemseddin yine bu şehirde iki yıl ilim tahsil ettiler.
Ve nihayet dörtbin kişilik “Mat'am Karye”-Köy lokantasında şarkın en gelişmiş damak zevki renkli sular ve fıskıyeler arasında yaşanıyor.
Yarın da Peygamber efendimizin hayatında iki defa ziyaret ettiği Busrayı inşallah birlikte gezebileceğiz.