Son Dakika

Millî Görüş ve Millî Gazete, bize bizim kim olduğumuzu öğretti

Millî Gazete yazarı Zeki Ceyhan, Maaile dergisinde Selime Sümeyye Abatay'a konuştu. Ceyhan, "Millî Görüş ve Millî Gazete, bize bizim kim olduğumuzu öğretti" dedi.

GÜNDEM 19.01.2023, 04:35
3
Millî Görüş ve Millî Gazete, bize bizim kim olduğumuzu öğretti
Zaman çok hızlı geçiyor. Daha dün Millî Gazete’mizin 50. yılını kutlarken bugün 51. yıla adım atmış bulunuyoruz. Söylemesi dile kolay, tam 51 yıl!.. Fakat bir de bu 51 yılda neler yaşandığını konuşmak lazım. Sonuçta gazetecilik, tarihe şahitliktir bir bakıma. Bir de “Hak geldi batıl zail oldu” umdesiyle 51 yıldır yayın yapan bir gazetenin şahitliğini düşünün. 51 yıldır ülkede ve dünyada yaşananlara şahitlik eden, hakkı manşetlere taşımaktan vazgeçmeyen bir gazete… Beki kendinden önce veya aynı dönemde yayın hayatına başlayan fakat fırtınalara direnemeyip yayın hayatına devam edemeyen, etse de ilk günkü politikalarına sahip çıkamayan nice gazete varken istikametten asla ayrılmayan bir gazeteyi düşünün. Ve bu gazetenin ilk günlerinden beri hakkı söylemekten vazgeçemeyen bir gazetecisini, bir yazarını, bir ağabeyini düşünün. Konuşacak ne çok şey, kayda düşecek ne çok hatırat vardır! Gazeteci olarak, yazar olarak tarihe tanıklık etmiş, darbeler görmüş, çok sayıda başbakan, çok sayıda cumhurbaşkanı görmüş, dönem dönem mesleğin farklı versiyonlarını görmüş, bir tecrübe abidesi, Erbakan Hoca’mızla teşriki mesai yapmış Zeki Ceyhan ağabeyin şahitliğine, tadımlık sohbetimizle kayıt düşelim istedik.

Millî Gazete’den önce Yeni Devir Gazetesi’nde başlıyor Zeki ağabeyin serüveni. Millî Gazete’deki serüveni ise 1979’da başlıyor. Yarım asırlık Millî Gazete’nin neredeyse yarım asırlık emektarı… Millî Gazete ile yollarının nasıl kesiştiğini kendisinden dinleyelim:
“Millî Gazete’den önce Yeni Devir gazetesi dönemi var. Yeni Devir gazetesini yayına hazırlayan arkadaşlar benim de yazmamı istemişlerdi. Yeni Devir oldukça güçlü bir kadro ile yayın hayatına başlamıştı. Camiamızın tanınmış pek çok ismi ile birlikte yazmaya başlamam elbette bana çok şey kazandırdı.
Yeni Devir gazetesindeki yazılarım Hasan Aksay ağabeyin dikkatini çekmiş olacak ki, bir süre sonra Millî Gazete’de de yazmamı teklif etti. Doğrusunu söylemek gerekirse ilk anda bir hayli tereddüt ettim. Yeni Devir’deki köşemden memnundum. Kendi halimde bir şeyler yazıp duruyordum. Millî Gazete’de bunu başarabilir miydim? Hasan Aksay ağabey Millî Gazete’de yazmamı merhum Erbakan Hoca’mızın da istediğini söyleyince daha fazla itiraz edecek bir şey kalmamıştı!
Uzunca sayılabilecek bir süre hem Yeni Devir’de hem de Millî Gazete’de birlikte yazdım. Demek istediğim, Millî Gazete’de yazmaya başlamamda Hasan Aksay ağabey çok etkili oldu. O dönemde bizler merhum Erbakan Hoca’mıza biraz daha mesafeli duruyorduk. Hasan Aksay ağabey ise oldukça yakınındaki isimlerden biriydi. Zaten Millî Gazete’nin başında da Hasan Aksay’ın ağabeyi bulunuyordu.
Sizin de belirttiğiniz gibi 80’li yıllardan beri Millî Gazete’de bulunuyorum. Ömrümün çoğunun Millî Gazete’de geçtiğini söyleyebilirim. Millî Gazete bize neler kazandırmadı ki! Millî Görüş ve Millî Gazete her şeyden önce bize ‘bizim kim olduğumuzu’ öğretti. O günlere kadar ‘komünizmle mücadele’ gibi faaliyetlerle yetinirken Millî Görüş ile tanıştıktan sonra ‘antitez’ olarak kalmak yerine ‘tez’ olarak hayata devamın daha makul ve mantıklı olacağını kavradık. Ve bir Millî Görüş mensubu olarak yolumuza devam ettik.”

Gazetelerin okurları ile buluşmak için zor şartları aşmak zorunda olduğunu ve zaman zaman diğer gazetelerin bu zorlukları aşamadığı için yayın politikalarında değişiklik yapmak zorunda kaldıklarını ifade eden Zeki ağabey, Millî Gazete’nin 51 yıldır her gün bu zorlukları aşarak yayın hayatına devam ettiğini dile getirdi:
“Millî Gazete ile diğer gazeteler arasındaki farkı anlatabilmek için ‘siyah’ ile ‘beyaz’ örneğini versek yeterli olur sanırım. Millî Gazete, 50 yıllık yayın hayatı boyunca hep ‘hakkı üstün tutan’ anlayışın sesi olmuştur. Diğer gazeteler ise ‘hakkı üstün tutma’ yerine ‘gücü üstün tutan’ anlayışların temsilcileri olmuşlardır. Zaman zaman Millî Gazete gibi ‘hakkı üstün tuttuklarını’ iddia eden gazeteler çıkmış ama yayın hayatları sırasında karşı karşıya kaldıkları baskılara dayanamayarak çoğu pes etmiş ve onların yanında yer almışlardır. Gazetelerin içinde bulundukları ekonomik şartların hiç de iç açıcı olmadığını söylemeye gerek var mı? Gazeteler, okurları ile buluşabilmek için her gün bin bir türlü sıkıntının üstesinden gelmek zorundalar. Millî Gazete şükürler olsun ki bugüne kadar her türlü zorluğa dayanmış ve karşı karşıya kaldığı sıkıntılara rağmen yayın hayatını sürdürmüş bulunuyor. Temennimiz ve duamız, bundan sonra aynı şekilde yoluna devam edebilmesidir.
Sıkıntıların düne göre çok daha arttığı, Millî Görüş’ün sesi olan Millî Gazete’nin sesinin kısılması için elden gelen her şeyin yapıldığı bir dönemde yaşıyoruz. Hem de bizlere karşı bu sıkıntıyı düne kadar en yakınlarımızda gördüğümüz isimler çıkarıyor. Evet, çok kısa süre öncesine kadar birlikte olduğumuz isimleri şimdi karşımızda bize karşı mücadele verirken görüyoruz. Bu şartlar altında merhum Erbakan Hoca’mızı hatırlamamak ne mümkün. O bizlere hep istikametin öneminden söz eder ve istikamette milim sapmaların ileride çok büyük felaketlere yok açacağını anlatırdı. Aynen dediği gibi oldu!
Merhum Erbakan Hoca’mızın çizdiği yolu beğenmeyerek kendi akıllarını daha üstün gören dünkü dostlarımızın bugün ne hallere düştüklerine hep birlikte tanık oluyoruz. Merhum Erbakan Hoca’mızın dile getirdiği gibi dün istikametten milim sapanların bugün geldikleri nokta gerçekten de ibret alınması gereken bir nokta! İnsanoğlu bir kez şaşırmaya görsün, gerisi çorap söküğü gibi geliyor.
Millî Gazete’ye yönelik hasmane hareketler bize hep ormandaki ağacın kendisini kesmeye gelen adamın elindeki baltaya bakıp ‘sapı bizden’ demesini hatırlatıyor. Bugün Millî Görüş ve Millî Gazete’ye yönelik davranışların hepsinin de ‘sapının bizden’ olanlar tarafından organize edilmesi ne kadar acı bir durum!
Dünkü milim sapmalar bugün Millî Görüş ve Millî Gazete hasımlığı olarak tezahür ediyor. Dün beraber olduğumuz, dün beraberce sevinip, beraberce üzüldüğümüz kimi dostlarımızı bugün tanımakta güçlük çekiyoruz. Onlar bizim öz değerlerimizi beğenmeyerek başka değerlerin peşine takıldılar. Peşlerine takıldıkları yeni değer yargılarına ne kadar sadakat gösterirlerse kendilerine iktidar yollarının o kadar açılacağını varsaydılar! Nitekim öyle de oldu! Kendi değer yargılarımızı Batılı değer yargıları karşısında mağlup ilan edenlere başarı kapılarının hepsi açılıverdi. Ancak ne var ki bir süre sonra birbirlerine düşmekten kendilerini alamadılar. Dün Millî Görüş camiası içinde fitne fesat ateşini yakanlar bugün aynı ateşte kendileri kavruluyorlar.”

Millî Gazete’nin bir okul olduğunu söyleyen Zeki Ağabey, bugün siyaset dünyasından medya dünyasına pek çok ismin Millî Gazete ekolünden geldiğini vurguladı:
“Millî Gazete sizin de ifade ettiğiniz gibi gerçekten bir okul olmuştur. Bugün gerek siyaset dünyasının gerekse medya dünyasının pek çok tanınmış isminin yolları Millî Gazete ile bir dönem mutlaka kesişmiştir. Bizim mahallenin medyasında ‘Millî Gazete’den geçmemiş isim yoktur’ diyemesek de bu konuda oldukça iddialı olabiliriz! Şu kadarını söyleyelim. Bugün siyaset ve medyanın dünyanın pek çok ünlü ismi dün Millî Gazete’nin ‘fahri muhabir kartını’ taşıyabilmek için can atan isimlerdir!
Millî Gazete ekolünden gelen siyasetçiler var. Millî Gazete ekolünden gelen yazılı ve görsel medyanın mensupları var. Millî Gazete ekolünden gelen sendikacılar var. Millî Gazete olarak bir okul görevi üstlendiğimiz doğrudur ama bir başka doğru da öğrencilerimizin bir kısmının oldukça haylaz çıkmaları ve ekmeğini yedikleri yere ‘yan bakmaya’ başlamaları gerçeğidir.
Bütün bu gelişmeleri askeri bir tanımla izah edersek yaşadıklarımızı ‘eğitim zayiatı’ olarak görüp yola devam etmekten başka çaremiz olmadığını söyleyebiliriz. Dilek ve temennimiz Millî Gazete’nin elli yıldır takip ettiği hakkı üstün tutan yola aynı şekilde devam etmesi ve önüne çıkarılacak badireleri kazasız belasız atlatmasıdır.”

“Kuşkusuz merhum Erbakan Hoca’mız Millî Gazete’nin en sağlam okurlarından biriydi. Hiçbir zaman ‘sıradan bir okur’ olmadı. Millî Gazete’yi adeta ilanlara kadar okur ve onlara ilgili görüşlerini bizlerle paylaşırdı” diyen Zeki ağabey, Erbakan Hoca’mız ve Millî Gazete ile ilgili anılarını bizlerle paylaştılar:
“40 yılı aşkın bir süre Millî Gazete çatısı altında olunca elbette anlatacak hayli anı oluyor. Size öncelikle bir dönem Millî Gazete’den ayrılışım ile ilgili anımı anlatayım. Bir seçim öncesinde merhum Erbakan Hoca’mız ile toplanmış ve neler yapılması gerektiğini konuşmuştuk. O toplantıda merhum Erbakan Hoca’mız bana da bir görev vermişti. Verilen görevin Millî Gazete’nin o günkü imkânları ile yerine getirmek mümkün değildi. Ama bunu merhum Erbakan Hoca’mıza söyleme cesaretini kendimde bulamamıştım.
Hocam bir emir vermiş ve ben sebep ne olursa ne olsun bu emrin gereğini yerine getirememiştim. Yapmam gereken işin gazeteden ayrılmak olduğunu düşündüm. Ve o sırada arkadaşların çıkarmaya hazırlandığı yeni bir gazeteye geçtim. Geçtim ama “sudan çıkmış balık” gibi olmuştum. Millî Gazete’de bulduğum huzuru oralarda bir türlü bulamıyordum. Çok geçmeden o gazeteden ayrıldım.
Bir süre sonra Türkiye yine bir seçim ortamına girdi. Arkadaşlar Erbakan Hoca’mızın çağırdığını söylediler. Toplantıda hocam herkesle ayrı ayrı ilgilendi ve sıra bana gelince ‘Ben senin neden ayrıldığını bilmiyorum’ dedi. Bunun üzerine verdiği talimatı yerine getirmenin imkânsız olduğunu, bu durumu kendisine söyleyemediğimi ve bu nedenle ayrıldığımı ifade ettim. ‘Hiç öyle şey olur mu, biz kardeşiz, sen de fikirlerini söyleyeceksin elbette’ dedi ve biz yeniden besmele çekip Millî Gazete’ye başladık. O günden beri de bize verilen bu görevi yerine getirmeye gayret gösteriyoruz.
Millî Gazete ve merhum Erbakan Hoca’mızla ilgili bir başka anım ise AKP’nin kurulduğu günlerle ilgili! AKP kurulmuş Millî Görüş camiası ciddi bir sarsıntı geçirmeye başlamıştı! Pek çok arkadaşımız siyasete AKP çatısı altında devam etmemiz gerektiğini savunuyordu. Ben ise bu görüşe şiddetle karşı çıkıyor ve bu fikri savunanlarla adeta tek başıma savaşıyordum. Öyle bir hale gelmiştik ki gazete her gün benim yazılarım nedeniyle okur kaybına uğruyordu. Bu hali içime sindiremedim ve merhum Erbakan Hoca’mızdan randevu talep ettim. Allah razı olsun bir Cuma namazı sonrasına randevu verdi. İki saate yakın baş başa görüşme fırsatımız oldu. Yazılarım yüzünden gazetenin zarar gördüğünü ifade ederek, bir süre yazmamayı teklif ettim. Merhum Erbakan Hoca’mız buna karşı çıktı ve şöyle dedi: ‘Biz tek kişi kalsak bile davamızı savunmak zorundayız sen de bunu yapıyorsun, bir yere gitmiyorsun.’
Bu destek benim için çok önemliydi. Evet, bizim ‘illa iktidar olmalıyız’ diye bir derdimiz yoktu. Bizim derdimiz ‘tek kişi kalsak bile davamızı savunmaktı.’ Elbette ‘gücü değil, hakkı üstün tutan’ kişiler olarak görevimizi yapmaya devam edecektik.”

Aile kurumuna yönelik birçok saldırı mevcut. Özellikle bu konuda çok titiz olması gerektiği halde aileye en büyük darbelerin medya aracılığı ile yapıldığını görüyoruz. Bu kapsamda “Millî Gazete ve aile” diye bir başlık atsak neler dersiniz diye sordum Zeki ağabeye. Net ve tek cümlelik bir cevap verdi:
‘Evinize gözünüz kapalı sokabileceğiniz ve ailenize rahatlıkla okutabileceğiniz gazete ancak Millî Gazete olur’ derim.
Röportajımızın sonuna gelirken Zeki ağabey, okurlarımıza şöyle seslendi: “Maaile okurlarına selam ve sevgilerimi sunuyor, onlardan dua bekliyorum.” Millî Gazete’nin 51. yılı vesilesi ile yaptığımız bu röportaj için Zeki ağabeye, 51 yıldır Millî Gazete okuru olduğunuz için sizlere teşekkür ederiz. Nice senelere Millî Gazete’m!..

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:15
Güneş 05:43
Öğle 12:42
İkindi 16:26
Akşam 19:30
Yatsı 20:52
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı