KILIÇDAROĞLU’NA YAPILAN TAM ANLAMIYLA TERBİYESİZLİK!

               CHP Kurmaylarının seçim yenilgisinden sonra ağızlarından düşürmedikleri kelime “Değişim”…

               İmamoğlu ile başlayan, daha sonra Özel ve Tanju Özkan ile devam eden, diğer yandaş yazarlar tarafından da tekrar edilen sihirli kelime değişim.

               İyi de nasıl bir değişim istendiği konusunda hiçbirinde net bir ifade yok. Herkes Onların ağzındaki bu ifadenin ne anlama geldiğini biliyor ama ne İmamoğlu, ne de Özel açıktan Kılıçdaroğlu gitsin yerine ben geleyim cümlesini kullanmıyor veya kullanacak cesaretleri yok.

               Aslında ben Kemal Kılıçdaroğlu adına üzülüyorum.

               Adam daha nasıl bir değişim yapsın. Gerek kendisi zamanında, gerekse de kendisinden önce CHP’nin istikrarlı bir biçimde yenilgisinden bıkmış.

               Sol oyların bu memlekette yüzde 30-35 bandını aşamayacağını, bunun ise sonsuza kadar muhalefet demek olduğunu görmüş.

               Bunun için sadece sol oylara talip olmamış, kalkmış 6 lı masayı oluşturmuş. Bunun da yetmediğini görerek piyanonun tüm tuşlarına basmış en sağından en soluna kadar bütün partileri, bütün görüşleri toplamış. HDP gibi Kandilin siyasi ayağının da desteğini almış, Zafer gibi ırkçı faşist bir partinin desteğini de yüklenmiş.

               Geçmişte kırdığı, üzdüğü, aleyhlerinde beyanatlar verip lehlerine olan her konuyu Anayasa Mahkemesine taşıdığı muhafazakar kesimden de helallik dilemiş, Onların gönüllerini almaya çalışmış.

               O da yetmemiş partisindeki ön sıraları kapalı kadınlara açmış, kameralara onları göstermeyi özellikle istemiş.

               Daha önce temcit pilavına çevirdikleri Atatürkçülük, laiklik  söylemlerinden vazgeçmiş, bu söylemlerle toplumun bir kesimine sopa göstermeyi bırakmış.

               Mitinglerinde kullandığı yumuşak söylemle ve sonunda yaptığı kalp işaretiyle insanların sevgisini kazanmış. Karşısında olan insanların bile sempatisi etrafını kuşatmış.

               Babala TV’de tam 8 saat gençlerin en hoyrat sorularına bile sakince yanıtlar vermiş, en ağır sorularda bile kızmamış, öfkelenmemiş.

               Milletvekili sıralarına CHP düşüncesiyle hiçbir zaman yanyana gelemeyecek isimleri aday olarak koymuş ve hayatta CHP’ye oy vermeyecek insanları ilk defa CHP’ye oy verdirerek bir ilki başarmış.

               Şimdiye kadar alınabilecek en yüksek oy olan yüzde 48 oyu almış. Yenilmesine yenilmiş ama aldığı oyla başı dik gezebilmiş. Yapabileceklerinin azamisini yapmış, düşünülecek en uç noktaları bile düşünerek cesaretle uygulamaya koymuş.

               Tabii ki önünde en büyük engel CHP’nin tarihi, trollerinin azgınlığı, tabanlarının yankı odasından çıkmayan hoyratlığı olmuş. Onlar için bu kısa zaman yetmemiş. Bu milletin hafıza kodlarına işlenmiş CHP zulümlerini gidermek bu kadar kısa zamanda mümkün olmamış.

               Kazanacak aday deyip önüne İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerini koyanlar, sanki onlar olursa mutlak kazanacaklarını zannedenler nasıl yanıldıklarını görmüyorlar mı?

               İmamoğlu ve Yavaş birer Cumhurbaşkanı adayı olarak meydanlarda değiller miydi? Onlar da kendi şehirlerini bırakıp il il gezmediler mi?

6 Parti lideri kendi mitinglerini yapmadılar mı? Toplum önüne hem beraber, hem de ayrı ayrı çıkmadılar mı?

Bence Kemal Kılıçdaroğlu CHP’nin başına gelebilmiş şimdiye kadar ki en düzgün liderdir. Ona yapılan kutu kola, tuvalet terliği, Merzifon eşeği yakıştırmaları ise sahiplerinin seviyesini göstermesi açısından ilginçtir.

Bu trol milleti aynı bumerang gibi döner her zaman sahibini vurur. Karşı tarafa yapılan hakaretlere en başta karşı çıkılsaydı bunlar bu kadar terbiye sınırlarını aşamazlardı, aşsalar da sahipsiz kalırlardı.

Kılıçdaroğlu’nu savunmakta bizlere düşmezdi.