SORUN SECCADENİN ÜZERİNE BASILMASI MI?

               Son günlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun seccade üzerinde çektirdiği fotoğraf gündem olmaya devam ediyor.

               Kimileri seccadenin kutsal bir şey olmadığını anlatmaya çalışıyor, kimileri ise Ramazan ayında böyle bir saygısızlığın yapılmasını alabildiğince eleştiriyor.

               Kılıçdaroğlu’nun “Görmedim” diyerek yaptığı özür bile tartışmaları sonlandırmaya yetmedi.

               Bence sorun yanlış yerlerde aranıyor.

               Elbette ki seccade kutsal bir şey değil.

               Nitekim hacca gidenler bilirler, oradaki insanlar yeri geldiğinde seccade üzerinde namaz kılarken, yeri geldiğinde üzerine örtü veya başının altına yastık yaparak uyurlar.

               Önemli olan namaz kılacak temiz bir yer bulunmasıdır. Allah yeryüzünü mescit yapmıştır.

               Bence burada tartışılması gereken şey CHP’nin halka yabancılaşmasıdır.

               Halkının inanç, gelenek ve göreneklerinden uzak olması veya yabancı kalmasıdır.

               Türkiye’de bir kısım aristokrat yaşantı sürenler haricinde halkın çok önemli bir çoğunluğu evlere dışarıda giydiği ayakkabılarıyla girmez.

               Neredeyse her evde ayrılmış misafir terlikleri bulunur.

               Evlere girilirken ayakkabılar soyulur ve terlikler giyilir.

               Ayakkabılarla evlere girilmesi genellikle bizim toplum tarafından ayıplanır.

               Tabi böyle durumlarda seccade hassasiyeti de önemlidir.

               Eğer hassasiyet varsa seccadenin bu kadar insan tarafından görülmemesi mümkün değildir.

               Hadi Kemal Bey görmemiştir, o kargaşa arasında fark etmemiştir, yanındaki, yönündeki, karşısındaki diğer insanlarda mı göremediler? O kalabalık arasında ikaz eden kimse hiç çıkmadı mı?

               Diğer taraftan bir iftarda ezan okunmadan yemeğe başlamak oruç ve oruçlu insanlarla ilgili bir hassasiyettir. Elbette ki oruçlu olmayabilirsiniz. Ancak iftar sofrasına oturduysanız diğer insanların oruç hassasiyetine dikkat etmeniz gerekmektedir.

               Yine Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce görüşmesinde içeride olan bir kişinin konuyu anlatırken “Çay, kahve içildi, kurabiye yenildi” diyerek Ramazan günü yaptığı aktarma toplum yabancılaşmasının ve hassasiyetinin örneklerinden biridir. Bunun toplumda algılanış biçimini bilmemekten kaynaklanır.

               Ne yazık ki CHP’nin tarihi bu yabancılaşmanın örnekleriyle doludur.

               Yıllarca “Laiklik” diyerek halkının inançlarıyla savaşmış, her inancı yaşamayla ilgili konu geldiğinde karşı çıkmış veya mahkemeler eliyle engelleme yolunu seçmiştir.

               Halen sosyal medyada bir kısım CHP’li troller bu insanlara nefret kusmaya devam etmektedirler. Öyle ki deprem bölgesine yardım getiren insanların saçı, sakalı, kıyafetini dert edinmekte, Onların yaptığı işe değil de giydiği kıyafetlerine veya saçı, sakalına takılmaktadırlar.

               Bence Kemal Kılıçdaroğlu 20 yıllık yıpratıcı iktidarına rağmen halen Ak Partinin anketlerde birinci parti çıkmasına ve kendisinin halen %25’i neden aşamadığına bu açıdan bakarak sorgulaması gerekmektedir.

               Halkına yabancılaşarak, onların değerlerini aşağılayarak iktidar olabilen (darbeler hariç) bir yapıyı tarihler yazmıyor. Bakalım Masa formülü bunu aşabilecek mi?