Nehirden denize Özgür Filistin!

İsrail işgaline karşı direnişin sembolü haline gelen Toprak Günü'nün 47. yıl dönümünde Filistin, nehirden denize özgür olacağı günü bekliyor.

DÜNYA 30.03.2023, 04:35
15
Nehirden denize Özgür Filistin!
İsrail, halihazırda Filistin topraklarının %85’ini kontrol altında tutarken Müslüman ülkelerin yöneticilerinin bir an evvel söylemden eyleme geçmesi gerekiyor. Bu doğrultuda işgalci İsrail rejimini İslam coğrafyasından silip atmak için acilen atılması gereken on beş adım büyük önem arz ediyor.
Takvim yaprakları 30 Mart 1976’yı göstermektedir. Filistin’in kuzey bölgesindeki Celile’de yaşayan Filistinlilere ait binlerce dönüm arazi işgalci İsrailliler tarafından gasbedilir. Söz konusu işgal faaliyetinin ardından Filistin halkı, bu gaspı protesto etmek için genel greve gider ve gösteriler düzenler. İşgalci İsrail rejimi güçleri bu gösteriler karşısında kendisinden bekleneni yapar ve Filistinlilere yönelik zulmünü artırır. İsrail rejimi, Celile’de 6 Filistinliyi şehit edip binlerce kişiyi yaralarken bu mezalimin yaşandığı tarih ‘Filistin Toprak Günü’ olarak anılmaya başlar. O gün bugündür "Toprak Günü" olarak anılan bu olay, Filistin direniş sembollerinden birini teşkil ediyor.

Bu sene, Filistin topraklarındaki İsrail işgaline karşı direnişin sembolü haline gelen Toprak Günü'nün 47. yıldönümü anılıyor. Osmanlı’nın gerilemesiyle birlikte adım adım Filistin toprakları üzerinde nüfuz kuran ve nihayetinde 1947 senesine gelindiğinde sözde devlet ilanında bulunan İsrail güçleri, günümüzde ise tüm Filistin topraklarının %85’ini kontrol altında tutuyor. Nihai amacı Fırat Nehri’nden Nil Nehri’ne kadar büyük bir coğrafyada ‘Büyük İsrail Devleti’ meydana getirmek olan Siyonistlere karşı mücadelenin tek bir reçetesi bulunuyor; mal ile ve can ile direniş…

Sadece Filistin topraklarının değil bütün bir İslam coğrafyasının kan gölüne dönmesinin ana müsebbibi olan Siyonistlerin Filistin üzerindeki emellerinin temel noktasını Kudüs oluşturuyor. Kudüs’teki Mescid-i Aksa’yı yıkmayı ve kutsal mekâna Süleyman Mabedi’ni inşa etmeyi planlayan Siyonistler, bu doğrultuda 3 sistematik plan uyguluyor. Kudüs’ü işgal altında tutan Siyonist İsrail’in mübarek belde üzerinde uyguladığı sistematik işgal planlarından ilki olarak “Kudüs’teki kutsal mekânımız Mescid-i Aksa’yı zamansal olarak bölme” göze çarpıyor. Müslümanları Mescid-i Aksa’dan uzak tutma gayreti içerisinde olan Siyonist İsrail yönetimi, her geçen gün Kudüs’teki işgalin boyutlarını genişletiyor. Müslümanların ilk kıblegâhı Mescid-i Aksa ve çevresi gün içerisinde belli aralıklarda Müslümanların ziyaretine kapatılıyor. Mescid-i Aksa ve çevresinde belli zaman dilimlerinde Müslümanların bulunmasına mani olan İsrail işgal güçleri, Yahudilerin Aksa’ya yaptığı baskınlardaysa sivil işgalcilere adeta kalkan oluyor.

Yine özelde Mescid-i Aksa ile ilgili olan bir sistematik plan ise Mescid-i Aksa çevresini mekânsal olarak bölme… Mescid-i Aksa'yı mekânsal olarak bölme planı çerçevesinde Kudüs'teki camileri yıkan Siyonist İsrail, Mescid-i Aksa’nın çevresine de sinagoglar inşa ediyor. İşgal yönetimi, Mescid-i Aksa'nın çevresini sinagoglarla doldurarak İslami kimliği yok etme amacı güderken Filistinli Müslümanların tüm haykırışlarına rağmen bu önemli konu İslam ülkelerinde bir türlü gündeme gelmiyor. Siyonist İsrail yönetiminin Kudüs üzerindeki sinsi planlarından bir diğeri ise Kudüs’ün nüfusunu Yahudileştirme olarak görülüyor. Kudüs’te sık sık Müslümanların evlerini yıkan İsrail, aynı zamanda Yahudilerin ikamet etmesi için işgal konutları inşa ediyor.

Filistin topraklarındaki İsrail işgaline karşı direnişin sembolü haline gelen Toprak Günü vesilesiyle topraklarımızdaki işgal gerçeğini idrak etmek büyük bir önem arz ediyor. Filistin topraklarındaki İsrail işgalinin sona erdirilmesi adına neler yapılması gerektiği hususu da önem teşkil eden hususların başında yer alıyor. Bu bağlamda İslam ülkelerinin işgalci İsrail mikrobunu coğrafyamızdan kovabilmesi ve Müslümanların selametini sağlayabilmesi için birazdan bahsedeceğimiz hususların acilen hayata geçirilmesi gerekiyor.

Varlığıyla yeryüzüne kargaşa saçan İsrail rejimine karşı sert adımlar atılmasının zaruri olduğu görülüyor. İsrail ile yapılan “normalleşme” girişimlerinin son bulması ve karşılıklı misyonların kapatılması gerekiyor. Söz konusu adım çerçevesinde Türkiye’nin yapması gereken ilk iş Tel Aviv’de bulunan büyükelçimizi geri çekmek ve İsrail rejiminin Türkiye Büyükelçisi Irit Lillian’a da kapıyı göstermek...

Siyonist rejimi etkisizleştirebilme adına adım atılması gereken bir diğer alan ikili anlaşmalar konusu. İsrail ile gerçekleştirilen tüm ikili anlaşmaların iptal edilmesi büyük önem arz ediyor. Bu doğrultuda akıllara ilk olarak ülkemizin İsrail rejimi ile imzaladığı “normalleşme” anlaşması geliyor. Türkiye başta olmak üzere tüm İslam ülkelerinin İsrail ile yaptığı tüm ikili anlaşmalardan çekilmesi coğrafyamızın selameti için önem taşıyor.

Ellerinde Müslüman kanı bulunan katil işgalcilere darbe vurulması gereken alanlardan bir diğerini de yargı sahası teşkil ediyor. Bu çerçevede İsrail rejimi hükümeti ve askeri yetkilileri hakkında uluslararası davaların açılması ve bu şahıslar hakkında yakalama kararı çıkarılmasının sağlanması gerekiyor. Geçtiğimiz yıllarda İsrail rejimi aleyhine açılan fakat “normalleşme” anlaşması kapsamında düşürülen Mavi Marmara davasını da hatırlatmamız zorunluluk taşıyor. İsrail rejimini oldukça zor durumda bırakan Mavi Marmara davasına teknik olarak geri dönüşün mümkün olduğu biliniyor. Siyonist katillerin cezalandırılması için yargılama sürecine dönülmesi ile İsrail rejiminin baskı altına alınacağı düşünülüyor.

Filistin davasına sahip çıkmanın ve İsrail rejimine karşı durmanın yolu zihinlerden de geçiyor. Filistin’in özgürlüğü için sahip olduğumuz fikirlerin doğruluğu büyük önem taşırken Filistin topraklarının zerresinde İsrail’in hakkı olmadığını bilmek ve buna uygun olarak hareket etmek gerekiyor. Bu çerçevede Müslüman ülkelerin yöneticilerinin İsrail rejiminin Filistin’deki işgaline çözüm olarak sunulan ‘iki devletli çözüm’ anlayışından uzak durması ve ‘Filistin’in nehirden denize tamamının özgürleştirilmesi’ ilkesine uygun bir siyaset izlemesi şart duruyor. Öte yandan İsrail rejiminin İslam coğrafyasından söküp atılması amacıyla çalışmalarda bulunacak resmi oluşumlar kurulması da önem arz eden konular arasında yer alıyor.

Müslüman ülke yöneticilerinin İsrail rejimini çökertmek adına Filistin’e maddi ve askeri alanda verecekleri destek önemlilik arz ediyor. Bu noktada İsrail rejiminin zulümlerini caydırıcı ve engelleyici bir nitelik taşıyan ‘Filistin Barış Gücü’nün kurulması ve bu oluşuma tüm İslam ülkelerinden belirli sayıda asker alımında bulunulması gerekiyor. Filistin hükümeti ile iş birliği yapmak suretiyle Kudüs başta olmak üzere Filistin topraklarının Yahudileştirilmesinin önüne geçilmesi de büyük önem taşıyor. Bu doğrultuda da Filistin topraklarında yatırımlarda bulunulması ve İslami kültürün devamının sağlanması şart duruyor. Öte yandan Filistinlilere destek verilmesi gereken alanlardan birini de mülteciler meselesi oluşturuyor. İsrail işgali nedeniyle topraklarından ayrılmak zorunda kalan Filistinlilerin evlerine geri dönüşü için desteklenmesi ve bu doğrultuda uluslararası bir oluşum kurulması atılması lüzumlu adımlar arasında yer alıyor.

Başta Filistinliler olmak üzere tüm insanlık için tehlike saçan İsrail rejiminin en güçlü olduğu alanların başında ekonomi geliyor. İsrail rejimine mali alanda ciddi darbeler vurulması gerekirken bu minvalde İsrail rejimine ekonomik ambargoların uygulanması şart görünüyor. İsrail’e açılacak ekonomik savaş kapsamında hava sahalarının İsrail rejimine kapatılması, karşılıklı uçuşların durdurulması, limanların İsrail rejimine ait unsurları kabul etmemesi, İsrail malı ürünlerin İslam ülkelerine girmesinin engellenmesi gibi hususlar da gereklilik arz ediyor.

İslam ülkelerinde İsrail rejiminin varlığına doğrudan ya da dolaylı olarak hizmet eden tüm askeri üslerin millileştirilmesi gerekiyor. Siyonist İsrail rejiminin gerçekleştirdiği zulümlerdeki en büyük destekçi niteliği taşıyan ABD’ye kaşı atılacak adımların da İsrail’e zarar vereceği aşikâr olarak ortada duruyor. ABD’nin ve NATO’nun İslam ülkelerinde bulunan askeri üslerinden İsrail rejimine istihbarat ve lojistik gibi noktalarda destek sağlanabileceği düşünüldüğünde bu üslerin de millileştirilmesinin önemi daha iyi anlaşılıyor.

Millî Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan öncülüğünde hayata geçirilen ve yeryüzünde adil bir nizamın oluşturulmasını amaç edinen D-8’e, gerektiği şekilde sahip çıkılması hâlinde İsrail rejiminin planlarını hayata geçirmede büyük zorluk yaşayacağı öngörülüyor.

● D-8 aktif hale getirilmeli.
● İsrail’le tüm diplomatik ilişkiler kesilmeli.
● İsrail’e ekonomik ambargolar uygulanmalı.
● Hava sahaları İsrail rejimine kapatılmalı ve karşılıklı uçuşlar durdurulmalı.
● Limanlar, İsrail rejimine kapatılmalı.
● İsrail malı ürünlerin ülkelere girişi engellenmeli.
● İsrail ile gerçekleştirilen tüm ikili anlaşmalar iptal edilmeli.
● İsrail rejimi hükümeti ve askeri yetkilileri hakkında uluslararası davalar açılmalı ve bu şahıslar hakkında yakalama kararı çıkartılmalı.
● İşgalci İsrail rejiminin Filistin’deki işgaline çözüm olarak sunulan ‘iki devletli çözüm’ anlayışından vazgeçilmeli ve ‘Filistin’in nehirden denize tamamının özgürleştirilmesi’ ilkesi belirlenmeli.
● Filistin’e maddi ve askeri destek verilmeli.
● İsrail rejiminin İslam coğrafyasından söküp atılması amacıyla çalışmalarda bulunacak resmi oluşumlar kurulmalı.
● İslam ülkelerinde İsrail rejiminin varlığına doğrudan ya da dolaylı olarak hizmet eden tüm askeri üsler millileştirilmeli.
● İsrail rejiminin zulümlerini caydırıcı ve engelleyici bir nitelik taşıyan Filistin Barış Gücü kurulmalı ve bu oluşuma tüm İslam ülkelerinden belirli sayıda asker alımında bulunulmalı.
● İsrail işgali nedeniyle topraklarından ayrılmak zorunda kalan Filistinliler evlerine geri dönüşü için desteklenmeli ve bu doğrultuda uluslararası bir oluşum kurulmalı.
● Filistin hükümeti ile iş birliği yapmak suretiyle Kudüs başta olmak üzere Filistin topraklarının Yahudileştirilmesinin önüne geçilmeli. Bu doğrultuda Filistin topraklarında yatırımlarda bulunulmalı ve İslami kültürün devamı sağlanmalı.

Yorumlar (0)
sanalbasin.com üyesidir
18
açık
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:15
Güneş 05:43
Öğle 12:42
İkindi 16:26
Akşam 19:30
Yatsı 20:52
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Whatsap İhbar Hattı